RAMAZANDAN önceki son kandil olan Berat Kandili’ni yarın gece karşılayacağız. Üç aylardan ikincisi olan şaban ayının ortasındaki bu gece; bağışlanma, affedilme anlamına gelen Berat ismini almıştır. Bu geceden on beş gün sonra zamanların en şereflisi olan ramazan ayına kavuşmuş olacağız.
Öncelikle, "Bu gece neler oldu, neden bu geceye bu kadar önem verildi" gibi soruların cevabını verelim. Denilir ki Kuran-ı Kerim’in tümü bu gece dünya semasına (göğüne) indi. Daha sonra da Peygamberimize (SAV) ramazan ayında inmeye başladı. Yine Duhan Suresi’nin 2, 3 ve 4. ayetlerinin işaret ettiği rızık, zenginlik, fakirlik, doğum ve ölüm gibi önemli olayların bilgilerinin meleklere bu gecede verildiği söylenmiştir.
Melekler bir yıllık bilgileri, talimatları ve yapacakları işlerin ayrıntılarını bu gece edinirle
Bu gece bir yıllık hesabımızı çıkarmamızda fayda vardır. Nerede hata yaptık, manevi karnemizde kırık notlarımız var mıdır? Kimin kalbini kırdık, kimin gıybetini yaptık, hangi komşumuzu incittik, kime haksızlık yaptık, kime zarar verdik, hak ettiğimiz yerde miyiz? Hangi iyiliklere engel olduk, ibadetlerimizi yapabiliyor muyuz? Hayatın hakkını verebiliyor muyuz? Hayat sadece yaşamak mıdır; yoksa iman etmek, samimiyet, Allah’a yakınlık, benlikten sıyrılma, erdemi yakalamak, benlik ve mahviyet -kendini yok sayacak bir kişiliğe ulaşmak- gibi güzellikleri içinde taşımak değil midir?
Ağlayan bir çocuğu kendi çocuğumuzla aynı karede görebiliyor muyuz? Daha dün dini ve ırkı bizden çok farklı da olsa Osetya’da veya Gürcistan’da halkın başına düşen bir bombayı yakınımızın evine atılmış gibi daralarak karşılayabiliyor muyuz? Yoksa iki farklı din mensubu birbirini yiyor bana ne mi diyoruz?
Tabii ki insan eksenli olan dinimiz, çırpınan bir kuşun ıstırabını paylaşmamızı emrederken bu kadar bencil ve duyarsız olamayız. Olmadık da!
Bu geceye "Tövbe Gecesi" de denilmiştir. Peygamberimiz (SAV) bu konuda da bizlere ışık olmuştur.
O gece Yüce Allah güneşin batmasıyla beraber tecelli eder, tan yeri ağarıncaya kadar şöyle buyurur:
"Yok mu benden af dileyen affedeyim. Rızık isteyeni rızıklandırayım, musibete uğrayana afiyet vereyim! Yok mu şunu şunu isteyen, vereyim." (İbni Mace İkame, 191)
O zaman ramazan öncesi bu son istasyonda biraz durup durulanalım, temizlenelim, ahitleşelim.
Karar verelim, ümitlenelim, koşuya başlayalım. Kötü maziyi ve sayfaları çok uzakta bırakıp güzele ve güzelliğe doğru koşalım.
Dudaklarımızda Peygamberimizin bu gece okuduğu özel dua olsun:
"Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana, senden yine sana sığınırım.
Sana gereği gibi hamdetmekten acizim.
Sen kendini övdüğün gibi yücesin.[/b
tüm isLaM aLeminin kandili kutlu oLsun