İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
BÖLÜM 1
Internet Nedir? Nasıl Çalışır?
HTTP ve TCP/IP
Web Server
Browser (Web Tarayıcısı )
WEB'in Dili: HTML
BÖLÜM 2
HTML'de Metin
HTML'de Grafik ve Multimedya Öğeleri
HTML'de Renkler
RGB ve Heksadesimal Renk Koduna Yakın Bakış
Etiketler (Tag ) ve Parametreler (Attribute )
HTML Sayfasının Bölümleri
Metne Satır Başı Verme
BÖLÜM 3
Başlık Etiketleri: <h1>, <h2>, <h3>, <h4>, <h5> ve <h6>
Paragraf Etiketi: <p>
Ortalama Etiketi: <center>
Koyu, Eğik (İtalik ) ve Altıçizili Yazılar
Diğer Metin Düzenleme Etiketleri
<big> ve <small> Etiketleri
<blockquote> Etiketi
Yatay Çizgi
Özel Karakterler
Yorum-Açıklama Satırı
<nobr> Etiketi
<s> Etiketi
<pre> Etiketi
<sup> ve <sub> Etiketleri
Yazı Tipi (Font )
Metinleri Renklendirme
<basefont> Etiketi
Listeler
Sıralı Listeler (Ordered List ) : <ol> ... </ol>
Sırasız Listeler (Unordered List ) : <ul> ... </ul>
Tanımlama Listeleri (Definition List ) : <dl>...</dl>
BÖLÜM 4
Grafik ve Renkler
Grafik Etiketi: <img>
Grafik Dosyasının Ebatları
Resimleri Hizalama
hspace - vspace Parametreleri
border Parametresi
Sayfa Fonunda Resim Kullanmak
BÖLÜM 5
Bağlantılar
accesskey Parametresi
charset Parametresi
title Parametresi
target Parametresi
Bağlantılarda Farklı Renkler Kullanmak
Resim Haritaları (Image Map )
BÖLÜM 6
Tabar
border Parametresi
cellpadding ve cellspacing Parametreleri
Tabloyu Renklendirme ve Fon Olarak Grafik Kullanma
Tablo ve Hücrelerin Ebatlarını Belirlemek
Tabarda Hizalama
Hücreleri Birleştirme
Bilgi Sunma Aracı Olarak Tablo
bordercolor, bordercolordark, bordercolorlight Parametreleri
rules ve frame parametreleri
Yapı İskeleti Olarak Tabardan Yararlanma
BÖLÜM 7
Çerçeveler
frameborder Parametresi
border Parametresi
bordercolor Parametresi
framespacing Parametresi
frameborder Parametresi
noresize Parametresi
scrolling Parametresi
marginwidth ve marginheight Parametreleri
Çerçeve İçindeki Bağlantılarla Diğer Çerçevelerin İçeriklerini Değiştirmek
EK-A
Web Tasarımcılarından Öğütler
EK-B
HTML Etiketleri
ÖNSÖZ
Bir süre Internet denen acayip dünyayı dışarıdan seyretmekle yetindiniz. Ve birgün geldi zincirleri kırarak bu gerçekten korkutucu teknoloji dünyasına doğru bir adım atmaya karar verdiniz. İlk Internet erişim paketinizi heyecan-korku-mutluluk karışımı duygular içerisinde satın aldığınızda elbette başınıza gelecekleri bilemezdiniz. Internet'e bağlanıp da o site senin bu site benim edâlarıyla kendi has ifadesi ile sörf yaparken, içinizdeki istek de giderek büyüyordu: "Ben de kendi Internet sitemi yapmak istiyorum, bu dünyada benim de bir yerim olmalı". Evet hedef ortaya çıkmıştı, şimdi yapılması gereken şey hedefinizdeki Web sitesini yapmanız için gereken bilgilere ulaşmaktı. Bir süre kaynak arayıp durdunuz. Bu süre zarfında edindiğiniz izlenimlerden bir tanesine göre "Frontpage çıkmış ve mertlik bozulmuştu". Öyleyse günümüzde bu işlerin yolu Frontpage'den geçiyor diyerek bu programı edindiniz. Bir iki el alıştırmadan sonra hayalinizdeki Internet sayfalarını hazırlamaya başlamıştınız. Fakat bu hep böyle devam edemezdi, çünkü sizin istediğiniz aslında bu değildi. Öyle ya hep "Usta Webciler sayfa tasarımı yaparken kodları elleriyle yazar" denmiyor muydu? Cazibeye kapılmıştınız bir kere. Tıpkı bahsettikleri usta Webciler gibi siz de kodları ellerinizle yazmalı ve bütün dünyaya bu işin nasıl yapıldığını göstermeliydiniz. İstikâmeti ustalık olan yolculuğunuzda azığınız kuvvetli azminiz, yoldaşınız ise Notepad olacaktı. "Şöyle beni hedefime hızla götürecek bir de aracım olsaydı" diye düşünürken bizi buldunuz. Siz artık şeklen olmasa bile rûhen amatör bir Web tasarımcısısınız ve aramıza hoş geldiniz.
İki seriden oluşan bu kitap yukarıda "hayatından kısa bir kesit"ini sunduğumuz sizler için yazıldı. Fakat kitabın adında geçen "amatör" ifadesine bakarak bu kaynağın hafif kalacağını düşünmeyin. Kitabınız size kodlamada ihtiyaç duyacağınız bütün bilgileri ve yer yer tasarım püfleri sunduğu gibi, usta bir Webci olup çıktığınızda elinizin altında bulundurmak isteyeceğiniz bir başvuru kaynağıdır da.
Sözü fazla uzatmadan insanlarımızın bilgi açlığını giderecek, kendi anadillerinde yazılmış kaynakların daha da artması dileğiyle sizi kitabınızla baş başa bırakıyoruz.
Teşekkür
Öncelikle beni yetiştiren ve bugünlere gelmem için her türlü fedakârlığı gösteren Sevgili Aileme teşekkür ederim. İyi kötü birçok günlerimizi, kederlerimizi, mutluluklarımızı paylaştığımız buraya yazamayacağım kadar çok dostumu da bu kısa teşekkür satırlarında anmak isterim. Özellikle bu kitabı birlikte kaleme aldığımız, kendisinden çok şey öğrendiğim Sevgili dostum, ağabeyim Dr. Hakkı ÖCAL'a teşekkür ederim.
Titizlikle incelenmiş olmasına rağmen varsa yazım ve kodlama hataları bana aittir.
Bu kitapta yer alan kodları http://www.pclife.com.tr/.........................../awthr_kodlar1.zip adresinden bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
BÖLÜM 1
Internet Nedir? Nasıl Çalışır?
Internet'in ne olduğu sorusuna cevap vermek imkânsız denecek kadar zor. Bugün Internet'i oluşturan bağlantılar demeti nereden başlıyor, nereye gidiyor, kaç site var, bu gibi problemlerin cevabını bilmek artık imkânsız. Herşeyden önce "Internet'in yeri" diyebileceğimiz bir yer yok. Bu yüzden Internet'in ne olduğunu bir kenara bırakın, bize gerekli olduğu ölçüde Internet'in nasıl çalıştığını anlamaya çalışalım.
Internet'i bir demiryolu şebekesine benzetebiliriz. Yüzlerce lokomotif ve binlerce vagondan oluşan bir sistemin, sonuç itibarıyla aynı raylar üzerinde, belirli bir sisteme göre hareket etmesi gibi Internet de yüzlerce omurga, binlerce omurgalar arası bağ, onbinlerce hizmet sağlayıcıdan oluşan bir sistemle milyonlarca kişiye hizmet sunuyor. Trenle yolculuk etmek için sistemin nasıl çalıştığını, hangi trenin ne zaman nerede olması gerektiğini bilmenize hiç gerek yok. Sizin için önemli olan belirli bir trenin, belirli bir istasyondan, belirli bir saatte kalktığını bilmekten ibaret. Internet de öyle; günün belirli saatinde Internet'de mevcut alanları gezen, bilgi edinmeye çalışan, ya da kimi alanlardan ücretsiz program edinmeye çalışan bir kullanıcı, Internet'in nasıl çalıştığını bilmek zorunda değil. Ama bu sistemde yer edinecek ve başkaları için birşeyler sunacak kişinin sistemin nasıl çalıştığını bilmesi gerekir.
Internet ağlar arası ağ demektir. İki veya daha fazla bilgisayar arasında iletişim kurmak, bir başka deyişle bağımsız bilgisayarları bir ağ halinde birbirine bağlamak için herşeyden önce bu bilgisayarları birbirleriyle irtibatlandırmamız gerekir. Bu irtibatı sağladığımızda ise karşımıza bilgisayarların birbirlerine bilgi aktarmalarını ve aktarılan bilginin doğru anlaşılmasını sağlayacak ilkeler-kurallar üzerinde anlaşmalarını sağlama problemi çıkar. Aralarında alışveriş sağlayabilmek için, bilgisayarları ortak bir dili konuşur hale getirmek zorundayız. Bilgisayar ağı ve Internet uzmanları, programlama diliyle karıştırılmaması için bilgisayarlar arasındaki ortak iletişim diline "dil" yerine "protokol" derler. Bir protokol sistemdeki bütün birimlerin birbirlerine nasıl ve hangi sırayla hitap edeceklerini gösteren ilkeler-kurallar listesidir diyebiliriz. Şimdi Internet için gerekli protokoller hakkında bilgi edinelim.
HTTP ve TCP/IP
Web sayfası tasarlarken dikkat edeceğiniz en önemli unsur, sayfalarınızın içeriğinin sunuluş biçiminin önemli ölçüde ziyaretçinin bilgisayarının türü (Mac, PC, Sun ), ziyaretçinin işletim sistemi (Windows 3.x, NT, 95/98/2000, MacOS, Unix ) ve kullandığı tarayıcı yazılımı (Internet Explorer, Netscape Navigator ) tarafından belirleneceği olmalıdır.
Bir Web sayfasının ziyaretçinin ekranına kadar katettiği yolda çeşitli protokoller (kurallar ) var. Bunların başında bir bilgisayar ağı olan Internet'in ulaştırma kuralları HTTP (HyperText Transfer Protocol – Hareketli Metin Aktarma Kuralları ) geliyor. Hypertext dosyalarını olduğu kadar çoklu ortam unsurlarını (ses, video ve diğer grafik öğelerden oluşan Multimedya dosyaları ) ve bilgisayar programlarını Internet'teki bilgisayarlar arasında alıp-vermeye yarayan başka protokoller de vardır: FTP (File Transfer Protokol - Dosya Aktarma Kuralları ) bunlardan biridir.
Internet bağlantısını, bir telin iki ucunda bulunan iki bilgisayar arasındaki ilişki olarak görebilirsiniz. Web sayfalarını içeren bilgisayar, Web ilişkisinde Server (Sunucu ) diye adlandırılır. Ziyaretçinin bilgisayarı ise Client (İstemci ) olarak adlandırılır. Sunucu bilgisayarla, İstemci bilgisayar arasındaki ilişkiyi (Server-Client ilişkisi ) düzenleyen kurallara TCP/IP (Transmission Control Protocol/Internet Protocol - Aktarma Denetim Kuralları/Internet Kuralları ) adı verilir. Gerek HTTP gerekse FTP, İstemcinin Web Server'dan, yani HTML sayfaların ve bu sayfaların içinde yer alan resimlerin, grafiklerin, ses ve video dosyalarının durduğu bilgisayardan bilgi isteme ve bu istediğine karşılık verildiğinde verilen karşılığın doğru gelip gelmediğini anlamasını sağlar. İki bilgisayar, üzerinde anlaştıkları bir tür konuşma adabı diyebileceğimiz bu kurallara uygun mesajlarını kıtadan kıtaya, ülkeden ülkeye, kentten kente, yeraltı ve sualtı kabarı ile, uydularla iletirler. İstemci bilgisayar ile Web Server arasında oluşan bu bağlantı bazen kesilebilir. Fizikî bağlantının kesilmesi, aktarma işinin tümüyle kesilmesi, sona ermesi anlamına gelmemesi için, Internet kurallarının IP bölümü, iki bilgisayar arasındaki bağlantının doğru kanallardan kurulmasını, kesildiğinde yeniden kurulmasını sağlar. Bu işlemi yaparken, evrensel bir adres sisteminden yararlanır. Internet'te Web Server'lar kaynak sayıldığı için IP, aradığı kaynağı URL (Universal Resource Locator - Evrensel Kaynak Yolu Belirleyici ) denilen adres sistemini kullanarak bulur. Aynı kurallar demetinin TCP bölümü ise kurulan bağlantı sayesinde gelen bilginin doğru anlaşılmasını sağlar.
Aslında her bilgisayar, merkezî işlem birimi (CPU ) ile ekran, klavye, CD-ROM sürücü, vs., arasında bir ağ demektir. Bir büro ortamında bir İstemci bilgisayar ile merkezdeki Server, bir ağın parçalarıdır. Bu ağların Internet denen dev ağdan farkı, sizin bilgisayarın CPU'su ile klavyesi, ekranı ve yazıcısı arasındaki bağ, yine bir büro ortamındaki Client ile Server arasındaki ilişki "sabit durum" ilişkisidir. Yani bu ağlarda iki taraf birbirinin durumuna her an vakıftır; birbirlerinin ne durumda olduklarını her an bilirler. Oysa iki kıta arasında kurulmuş bir Internet ilişkisinde İstemci, Sunucu'nun; Sunucu, İstemci'nin durumunu, bağlantıdaki kesilmeler sebebiyle bilemeyebilir. TCP/IP "durumun bilinmediği ilişki" esasına dayanır. İstemci bilgisayar, Web Server'dan istediğini HTTP veya FTP kurallarına göre talep eder. Bunun için Web Server'ın kendisini bulup, bu talebi doğruca ona iletmesine gerek yoktur; talebi kendisine Internet bağlantısı sağlayan (ISS ) firmanın bilgisayarına iletmesi yeterlidir. Bunu yaparken talep ettiği şeyin adını-sanını bildirdiği gibi, bulunacağı kaynağı belirlemek için gerekli adresi de (URL ) bildirmek zorundadır. Internet hizmeti sağlayan firmanın bilgisayarı, bu talebi ve talebi karşılayacak kaynağın adresini, Internet'in omurgası olarak adlandırılan ana bağlantıyı kuran, bakımını yapan ve ISS'lere hizmet sunan firmanın bilgisayarına iletir. Ana omurga firmasının bilgisayarlarında dünyadaki tüm Internet kaynaklarının listesi ve onlara ulaşmak için hangi omurgadan, kime yol açılması gerektiğini gösteren bir liste bulunur. Ana omurga firmasının bilgisayarı bu listeye göre, müşterinin talebini diğer bir ana omurga firmasına, o firma da bunu hedef Web Server'a ev sahipliği yapan (host ) bilgisayara iletir. Bu talep Web Server'a talebin konusu ve talep edenin adresi ile birlikte bildirilir. Sizin İstemci olarak o sırada sadece kendi ISS'inizle bağlantınız sürmektedir; yoksa bilgisayarınızla hedef Web Server arasında doğrudan, birebir ilişki yoktur. Hedef Web Server, İstemci olarak sizin kim olduğunuzu ve size nasıl ulaşabileceğini, ancak kendisine gelen talebin altındaki adresten bilmektedir. Web Server, sizin o anda kendi ISS'inizle aranızdaki bağlantının devam edip etmediği ile hiç mi hiç ilgilenmez. Onun için önemli olan kendisine iletilen talebin karşılığını, talebin altındaki adrese iletmekten ibarettir. Aynı yol bu kez tersine katedilir, böylece arzu ettiğiniz bilgi (sayfa, video, grafik, ses vs. ) sizin ekranınıza ulaşır. Kısaca ne talep sahibi İstemci bilgisayar, ne talebi karşılayan Web Server bir diğerinin o anda nerede ve ne durumda olduğu ile ilgilenmez. Bu "durumdan haberdar olmama" hali özellikle Internet'te ticaret bahsinde çok önem taşır. Bu maksatla yazılan programlarda bu halin dikkate alınması gerekir.
Web Server
Yukarıda bahsedildiği gibi HTTP ve FTP, İstemci bilgisayarla Sunucu bilgisayarın üzerinde anlaştıkları bir dille (HTML ) birbirine ilettikleri talep ve talebin karşılığı olan malzemenin alınıp verilmesinde TCP/IP denilen kurallardan yararlanılarak yapılan iletişimi düzenleyen ilkelerdir. Bu ilkelere uygun olarak çıkartılan bir talep, Web Server tarafından karşılanır ve talep edilen bilgi İstemci bilgisayara iletilir.
Web Server olarak tayin edilmiş bilgisayarda, kendisine gelecek HTTP ve FTP taleplerini anlamasına ve bu talepleri yerine getirmesine yarayan programlar (Apache Web Server, Internet Information Server, Netscape Web Server, vs. ) sürekli çalışır vaziyette olur. Bu programların bilgi alıp-vermenin yanısıra elektronik posta alıp-verme ve yönlendirme, veritabanlarına erişme ve içinden seçme yapma, kendi sabit diskinde duran bir dosyayı alıp karşı tarafa aktarma veya karşı tarafın gönderdiği dosyayı alıp kendi sabit diskine kaydetme gibi özellikleri vardır.
Windows 95/98'e PWS (Personal Web Server - Kişisel Web Server ) adı verilen program kurularak, bu program aracılığı ile Internet'e 24 saat bağlı olmadan yukarıda bahsettiğimiz Web hizmetleri sağlanabilir.
Bir PC ile Web Server hizmeti yapacaksanız, başarınızın bol sabit disk alanı ve hafızaya (RAM ) bağlı bulunduğunu hatırlamalısınız. PC'lerin Internet'in gerektirdiği en önemli özellik olan aynı anda birden fazla işlem yapabilme becerisi işletim sistemi kadar, donanım kaynaklarının genişliğine de bağlıdır.
Browser (Web Tarayıcısı )
Web tasarımcısının en az HTML kadar bilmesi gereken birşey varsa o da Browser'ların HTML'i nasıl yorumladığıdır. Bu yüzden bir Web tasarımcısının bigisayarında Web Server yazılımı bulunmayabilir, sayfalarına başka bir Internet Web Server hizmeti veren kişi veya firma evsahipliği (host ) yapıyor olabilir, ama mutlaka piyasada mevcut Browser'ların en yaygın sürümleri bulunmalıdır. Netscape Navigator aynı bilgisayarda farklı dizinlerde bulunmak şartıyla çalışabilir. Ancak Microsoft Internet Explorer'ın farklı sürümleri aynı Windows ortamında çalışamazlar. Bunun için iddialı bir Web tasarımcısının, bu Browser'ın farklı sürümleri için birden fazla bilgisayar bulundurması gerekebilir.
Neden değişik Browser'ların değişik sürümlerine ihtiyacınız var? Bu sorunun cevabı, HTML'in Internet'in ortak dili olduğu gerçeğine bir ölçüde gölge düşürecektir. Çünkü ortak bir HTML dili bulunmasına rağmen Browser'ların ve bazen aynı Browser'ın farklı sürümlerinin HTML'i yorumlayışı farklıdır. HTML, W3C (WorldWideWeb Consortium - Uluslararası Web Konsorsiyomu ) adlı kuruluşun çıkarttığı adı "tavsiye" olmakla birlikte kendisi standart sayılan dördüncü sürümüne ulaşmış bulunuyor. Böyle bir standartlaşmaya rağmen, Netscape ve Microsoft firmaları bilgisayar kullanıcılarının rağbet ettiği tek tarayıcı programın kendi programları olmasını sağlamak üzere giriştikleri rekabet çerçevesinde, programlarını sadece HTML'i aynı şekilde yorumlayan ve dolayısıyla birbirinden farksız sonuçlar veren programlar olmaktan çıkartmak istediler. Bunun sonucu ise Web tasarımcısının, bazen Netscape'in anladığı ama IE'nin anlamadığı, kimi zaman IE'nin becerebildiği buna karşılık Netscape'in yapamadığı HTML özelliklerinden hangisini kullanacağına karar veremez duruma düşmesi oldu.
HTML'i kullanarak ticarî amaçlı Web tasarımı yapan kişi Internet kullanıcılarının hepsinin ekranında aynı şekilde gösterilecek sayfalar yapmaya mecburdur. Buna karşılık bir firmanın intranet ortamı için Web sayfası yapan kişinin, HTML'in kendi firmasının kullandığı Browser'ın özelliklerinden yararlanması mümkündür.
WEB'in Dili: HTML
Farklı bilgisayarlar ve kelime-işlem programları arasında, yazı dosyalarının biçimlendirilmesinde ortak bir yöntem bulma çabası, 1986'da, Dünya Standartlar Enstitüsü tarafından SGML (Standart Generalized Markup Language - Standart Genelleştirilmiş İşaretleme Dili ) adıyla birleştirildi. Burada kullanılan dil, "program yazma dili" teriminde olduğundan pek de farklı değil. Fortran, Basic, Cobol gibi bir program yazma dili, bilgisayara, kendisine verilecek talimatların nasıl bir yöntemle verileceğini ve bu talimatlar üzerine ne yapması gerektiğini belirtir. SGML ile ondan türetilen HTML ve XML "dilleri" kullanılarak oluşturulan belgeler, programlama dillerinden farklı olarak doğrudan bilgisayarın işletim sistemine değilse bile bir yazılıma, örneğin kelime-işlemcisine ya da veri-işlemcisine "aşağıdaki veriyi ekranda şöyle göster, yazıcıdan da şöyle çıkart" anlamına gelen komutları da içerdiğine göre, "dil" sayılabilir.
Ne var ki, SGML ve ondan türetilen HTML ve XML'in bir uygulama programı tarafından anlaşılabilmesi için, bu yöntemle kendisine verilecek bilgileri nasıl işleyeceğine ilişkin bilgilerin, önceden programın içine konmuş olması gerekir. Yani bir programın HTML'i anlayabilmesi için, içinde HTML'i anlama ve yorumlama komutlarının olması gerekir. Bu anlamda, işin program tarafı başka birisi tarafından yapılmış sayılabilir; bizim HTML ile yaptığımız sadece veri oluşturmak şeklinde yorumlanabilir. Bu açıdan bakarsak, SGML ve türevleri dil sayılamazlar.
Gerçek bilgisayar programcıları, HTML gibi, bilgisayara hem bilgileri hem de bu bilgilerin nasıl işleneceğini gösteren "metinleri" dil saymazlar. İster "dil" sayılsın, ister sayılmasın, HTML kısaca tanımlarsak Netscape Navigator, Internet Explorer, Mosaic, Spry gibi bilgisayar kullanıcısı, bilgisayar ve Internet arasında arabirim görevi yapan programların anladığı bir veri ve komut ulaştırma yöntemidir; diğer bilgisayar programlarından farklı olarak sabit disk veya disket gibi bilgisayar kayıt ortamlarına kaydedilirken, düz yazı olarak kaydedilir; herhangi bir düz yazı programı ile oluşturulabilir, okunabilir ve değiştirilebilir. Diğer bilgisayar programlarından farklı olarak, disk ve disketlere yazılırken Binary-İkili sistemle yazılmaz; içinde 16 Tabanlı-Heksadesimal komutlar yoktur; her şey standart düz yazı olarak yer alır. Buna karşılık herhangi bir düz yazı dosyasından farklı olarak "metnin" içinde "<" ve ">" işaretleri arasında yer alan İngilizce bazı komut kelimeleri vardır.
HTML, önceleri Macintosh, ardından IBM uyumlu bilgisayarların yardım dosyalarının oluşturulmasında kullanılan bir yöntem olarak yaygın bir kullanım alanı buldu. Ancak, HTML kısaltmasının açık şekli olan Hypertext Markup Language (Hareketli Metin İşaretleme Dili )'da geçen Hypertext terimi, 1950 yılında Ted Nelson adlı bir bilgisayar uzmanı tarafından içinde "hot" yani başka bir metinle veya resimle ilişkilendirilmiş noktalar bulunan metin anlamına kullanılmıştı. Apple firması, bu yöntemi ekranda gösterilen yardım metinlerinin içinde bir kelimeyi veya simgeyi tıklayarak ilgili başka bir metne veya simgeye gitme yöntemi olarak kullandı. Metinler böylece "hyper" yani hareketli hale geliyordu.
1989 yılında, Avrupa Parçacık Fiziği Laboratuvarı CERN uzmanlarından Tim Berners-Lee, laboratuvar yönetimini ortak bir yazı biçimlendirme sistemine ikna edebilmek için, "Enformasyon Yönetimi: Bir Öneri" başlıklı bir rapor hazırladı. Bu raporda, daha sonra bugünkü Internet'in temeli olacak bilgisayar şebekeleri arası ağda bilgi alışverişi için Hypertext'in ortak yöntem olmasını önerdi. Üstelik bu öneri bugün dördüncü sürümüne ulaşmış olan HTML dilinin temeli oldu.
Bugünkü Internet'i Internet yapan iki unsur var: Birincisi bilgisayarlararası iletişimi gerçek zamanlı olmaktan çıkartan bağlantı protokolünün (HTTP ) geliştirilmesi; diğeri ise HTML dilinin ortak dil olarak benimsenmesini mümkün kılacak basitlikte olmasına karşın, bir metnin biçimlendirilmesine ve resim, ses video gibi diğer unsurlarla bütünleştirilmesini sağlayabilecek yeterlikte olması. Bu arada durağan bilgi kümesi alıp-verebilen HTML'e, dinamik değişken özellikler kazandırmayı öngören ekler ortaya DHTML ilkelerini çıkarttı. Ne var ki DHTML diye adlandırılabilecek ortak bir standart olmaması, bunun hiç değilse şimdilik, Browser'ların sürümüne göre değişik anlamlar taşıması Web tasarımcılarının çektiği sıkıntıyı artırıyor.
HTML'in belki Internet'teki pabucu tümüyle olmasa bile kısmen dama atılabilir. Ama firmaların kendi yerel ağ ortamlarında haberleşme ve bilgi alışverişinde giderek daha sık uygulamaya başladıkları intranet, Web gibi, giderek daha geniş kitlelerin ilgisini çekebilmek için televizyon özelliklerine sahip olmak zorunda değil; HTML'in bugünkü haliyle izin verdiği multimedya uygulamaları, herhangi bir firmanın en ilgi çekici ve en etkili tarzda iç-iletişim yapmasına yeter. Başka bir deyişle HTML, Internet'te ve intranet'lerde daha uzun süre yaşayacaktır.