UYGUR KAGANLIĞI’NIN ÇÖKÜŞÜ VE PARÇALANMASI
808 yılında Kagan’ın ölmesiyle yerine, Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kagan
geçti. Bu tarihte Kagan’ın yanı sıra Hsien-an prensesi de ölmüştü. Çinliler hem tebrik etmek
hem başsağlığı dilemek için elçiler gönderdiler. Kagan, diğer Kaganlara göre daha uzun süre
tahtta kalmıştır. Alp Bilge Kagan devri devlet için son derece huzurlu ve sükûn dolu olmuştur.
Bu dönem Uygurları rahatsız eden tek güç Tibetlilerdi. Tibetliler, Sha-t’o’ları
kullanarak Uygurlara karşı üstünlük sağlamaya çalışıyorlardı. Fakat Sha-t’o’lar Ötüken’e
gelip Uygurların hâkimiyetini kabul ettiler. Bu, o devirdeki Uygur otoritesinin büyüklüğünü
gösteren en büyük delillerden biriydi.
Tibetliler, Uygurların bu üstünlüğünü hazmedemeyerek zaman zaman Uygurlara karşı
intikam duygularını açığa çıkarıyorlardı. Tibetliler, Uygurların başkenti Karabalsagun
bölgesine kadar sefer düzenlemişler, fakat başarılı olamamışlardı. Eski devirlerine nazaran
çok kuvvetlenen Tibetliler, İpek Yolu’na gözlerini dikmişler, özellikle Turfan ve onun
doğusundaki toprakları zaman zaman istila etmişlerdi.
Uygur Kaganı 813 yılında Çin’e elçi göndererek bir Çin prensesiyle evlenme talebinde
bulunmuştur. T’ang Hanedanı’nın İmparatoru bu talebi, masraflarının ağırlığı yüzünden
reddetmek istemiş; ancak bunu açıklamaya çekinip oyalama yoluna gitmiştir. Uygur Kaganı
820’de Alp Tarkan başkanlığındaki bir heyeti daha yollayıp evlilik yolundaki ısrarını
tekrarlayınca, İmparator Hsien-Tsung evliliği çaresiz kabul etmek zorunda kalmıştır.
Bu devirde Uygurlar siyasi güçlerinin en parlak zamanlarını yaşamış, buna karşılık
Maniheizm ise etkisini arttırarak sürdürmüştür. Çinlilerden Uygurlara geçen Maniheizm’i ise
Çin’de Uygur Türkleri yaymışlar, Uygur hâkimiyeti devam ettikçe, Çin’de Maniheistler rahat
yaşamışlardır. 821 yılı Şubat ayında Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kagan öldü. Çin
Sarayı üç gün matem ilan etti. Çin Sarayı’nın ileri gelenleri baş sağlığında bulundular.
Uygurlar hakkında bilgilere sahip olduğumuz Karabalsagun Kitabeleri bu hükümdar adına, bu
dönemde dikilmiştir.
821 yılında Ay Tengri’de Kut Bulmış Alp Bilge Kagan ölünce yerine Kün Tengri’de
Ülüg Bulmış Alp Küçlüg Bilge Kagan geçti. Moyen-Çor Kagan’la kuvvetlenen, Bögü
Kagan’la parlayan, Kutlug Bilge Kagan’la zirveye çıkan Uygurlar için 821 tarihi bir kırılma
dönümüdür. Bu tarihten sonra Uygur başkentinde türlü entrikalar, suikastlar ardı ardına
yaşanarak adeta bir kaos ortamı oluşmaya başlamıştır. Bu karışıklıklar Uygurların siyasi
kuvvetlerinin hızla zayıflamasına sebep oldu. Kün Tengri’de Ülüg Bulmış Alp Küçlüg Bilge
Kagan ise Kaganlığı’nın içindeki karışıklıkları ortadan kaldırmak için çaba göstermiş ve Çin
ile ilişkilere büyük önem vermiştir.
Çin Sarayı, yeni tahta çıkan Kagan’ı tebrik için elçiler gönderdi. Kagan başa geçince
Uygurlar ilk iş olarak, sürekli ertelenen Çinli prensesle evlilik merasimini gerçekleştirmek
için girişimlere başladılar. Bu girişim Uygurların azılı rakibi olan Tibetlileri rahatsız etti ve
Uygur ülkesine akınlar yapmaya başladılar. Tibetlilerin bu akınları başarısızlıkla sonuçlandı.
Kagan büyük bir merasimle Çinli prensesle evlendi. Dış görünüş itibariyle Uygur Kaganı’na
büyük şeref kazandıran bu evlilik aslında devletin içişlerine müdahale imkânı elde eden Çin
lehine idi. T’ai-ho Prensesi, Uygur ülkesi için bir uğursuzluk timsali olmuş, Çin Sarayı’nın
ananevi politikası arzu edilen şekilde rahatlıkla yürümüştür. 824 yılında Kagan vefat etti.
824 yılında Kün Tengri’de Ülüg Bulmış Alp Küçlüg Bilge Kagan ölünce yerine küçük
erkek kardeşi Hazar Tegin geçti. Hazar Tegin’in Kaganlık unvanı, “Ay Tengri’de Kut Bulmış
Bilge Kagan” idi. 825’de Çin İmparatoru yeni Uygur Kaganı’nı tebrik için elçiler ve hediye
olarak on iki araba dolusu ipekli kumaş gönderdi.
Hazar Tegin başa geçince Çin İmparatoru’na, Çinli bir prensesle evlenmek ve bu yolla
bir akrabalık tesis etmek istediğini bildirmiştir. Daha önceki Türk devletlerinde ve Uygurların
daha önceki dönemlerinde de karşımıza çıkan bu Çinli prenseslerle evlenme hadisesi her iki
toplum için, zararlı olduğu kadar yaralı bir takım unsurları da içinde barındırıyordu. Çinliler
açısından, Türklerin kent sınırlarına gelip şehirlerini yağmalamaları az veya çok azalacak,
Çin’in siyasi ve askeri bakımdan zayıf oldukları dönemlerde de Çinlilerin yardım isteklerine
olumlu cevap verilecek, Uygurlar yardıma gelecekti. Türkler ise bu kurulan akrabalık
sayesinde Çin içlerinde ticareti daha kolay şekilde yapacaklardı.
Yalnız Uygurların bu evlilik istekleri Çin tarafından her zaman kabul edilmiyordu.
Hazar Tegin’in bu evlilik isteği de Çinliler açısından ekonomik olarak zararlı olmasından
dolayı önce reddedilmiş ama daha sonra ise Hazar Tegin’e isteğinin kabul edildiği
bildirilmiştir. Çin İmparatoru Hazar Tegin’e kendi küçük kardeşi olan T’ai-ho Konçuy’u
vermiştir. Evlilik merasimleri kaynaklar tarafından ayrıntılı şekilde anlatılmış, bu sayede
Uygurların kültürü hakkında bilgi sahibi oluyoruz.
821 tarihinden itibaren Uygur Devleti gerileme sürecine girmeye başladı. Siyasi
bunalımı daha da arttıran ekonomik kriz de bu tarihte ortaya çıktı. Her ne kadar Çinliler dost
gibi görünse de, aslında ülkelerinde huzuru kaybeden Uygurlara karşı diş biliyorlardı. Hazar
Tegin zayıf yaradılışlı bir Kagan’dı. Bütün bu sebeplerle iç karışıklıklarla uğraşan devlet hızla
daha da kötüye gitti.
Bu dönemde dikkat çeken husus ise; Çinlilerin geleneksel politikalarını ustalıkla
harekete geçirmeleridir. Çinliler, Uygurları zayıflatmak için bin bir türlü entrikalar çevirirken
diğer taraftan da Uygurların dikkatini çekmemek için, Uygur atlarına karşılık çok yüksek
ücretler ödemeyi, elçileri vasıtasıyla da kıymetli hediyeler yollamayı ihmal etmiyorlardı.
Kudretsiz olan Kagan, 832 yılında yeğeni veya nazırı Külüg Boga tarafından öldürüldü.
832’de Ay Tengri’de Kut Bulmış Bilge Kagan ölünce yerine Hu Tegin geçti. Onun
Kaganlık unvanı “Ay Tengride Kut Bulmış Alp Külüg Bilge Kagan” idi. Bu Kagan’ın ismi
enteresandır. Hu kelimesiyle Çinliler bütün barbarları ifade ederlerdi. Bu isim, konu ile
araştırma yapanlarca, Uygurların başkentte bulunan Sogdlulardan etkilendikleri şeklinde
açıklanmıştır. 832’de Uygur elçileri Çin Sarayı’na gidip Ay Tengri’de Kut Bulmış Bilge
Kagan’ın ölümünü haber verdiler. Çin sarayında üç günlük matem ilan edildi. Yüksek
dereceli memurlar başsağlığı dileğinde bulundular.
833’te Çin İmparatoru yeni Kagan’a tebrik için elçiler gönderdi. Bu dönemde de
Çinlilerle evlilik yoluyla siyasi ilişkiler kurulmaya çalışıldı. 835 senesi Haziran ayında Çinli
prenses Uygur ülkesine getirildi. Bu hükümdar için Çin İmparator fermanında geçen övgü
dolu sözler dikkati çekmektedir. Bunlardan başka ise Çinlileşme propagandası ortaya çıkmış,
bu tarihlerde kendini dilde gösterdi. İmparator Wen-tsung 836 senesinde yabancılarla daha iyi
anlaşabilmek maksadı ile sınır bölgelerinde yabancı dil öğrenen ve öğreten memurluklar
kurulmasını emretti. Bu hamle görünüşte diğer ülkelerle ticari, siyasi münasebetlerde dil
anlaşmazlığını çözmek içindi. Böylece Çin dili Uygur ülkesinde yaygınlaşmış olacaktı. Bu da
kültürel bir yıkımın ilk aşamasıydı. Bu aşamanın sonunda Çinlileşme kaçınılmaz olacak ve
Çin dilini konuşmaya mecbur olunacaktı.
839 senesinde Kagan’ın nazırları olan An Yün-ha ve Ch’ai-tsao, Teğin Kagan’ı
devirmek istediler. Hu Tegin planı meydana çıkardı ve onları öldürdü. O sırada bir miktar
asker ile dışarıda olan diğer bir Uygur nazırı Kürebir bu olaya çok kızdığı için bazı Sha-t’o’larla birlikte Kagan’a hücum ederek isyan etti. Bu karışıklık neticesinde Kagan öldü.
Bazılarına göre Kürebir tarafından öldürülmüş, bazılarına göre intihar etmiştir.
Hu-Tegin’in ölümü üzerine Ho-sa Tegin Kagan ilan edildi. Bu dönemde son derece
fazla aksilik yaşanmıştır. 839 tarihinde, sert geçen kış ayı Uygurların hayvan sürülerinin telef
olmasına sebep olmuş ve var olan siyasi bunalımın üstüne ekonomik sıkıntıların eklenmesiyle
ülkede huzursuzluk daha da artmış, önceki Kagan’ın tahttan indirilişi sırasında merkezde
olmayan kumandanlardan Külüg Baga, Kırgızların yanına giderek onlarla birlikte yüz bin
süvariyle Uygur başkentini basmış, Hazar Tegin ve Kürebir’i öldürmüş Kaganlık otağı dâhil
bütün değerli varlıklar Kırgızların eline geçmiştir.
Böylece Kırgızlar Moyen-Çor ve Kutlug Bilge zamanında uğradıkları Uygur
taarruzlarının intikamını korkunç bir şekilde almış oldular. Yapılan Kırgız taarruzu Orhun
bölgesindeki Uygur hâkimiyetinin sonu olmuştur.
Uygurların yıkılışına sebep olan olayları şu şekilde sıralamak mümkündür;
1- Çinlilerin geleneksel olarak Türklerin güçlerinin parçalanmasına neden olan iç
karışıklıklara sebep olma ve körükleme siyaseti,
2- Yönetici devlet adamları arasındaki sürtüşmeler, hatta başka devletlerle anlaşıp
darbeyle başa geçme teşebbüsleri,
3- Yaşadıkları coğrafi bölgenin çetin zorlukları. Son dönemlerine denk gelen kış
ayının çok çetin geçmesinin, siyasi buhranla sarsılan devlete ekonomik olarak
yansımasa,
4- Maniheizm inancının insanlar arasında kökleşerek bir hayat tarzına dönüşmesi,
bunun sonucunda savaşçılık özelliklerinden gün geçtikçe uzaklaşması ve
düşmanlarla mücadele etmekteki acizlik ve miskinlik sayılabilir.
Bu arada Uygurların yıkılması Mani Dini’nin geleceğini tehlikeye atmış ve Mani
Dini’nin Çin’de yayılması son bulmuştur diyebiliriz. Uygurların yıkılmasının akabinde Çin
imparatoru verdiği emirle, kendine bağlı bütün topraklarda Mani mabetlerini kapatmış ve
mabede ait olan mülkleri ele geçirmiştir. Mani Dini’ne ait olan kitaplar yakılıp yok edilmiştir.
Çin İmparatoru konuyu takip etmiş ve Mani Dini’nin kendi gelecekleri açısından tehlike
oluşturacağı için Uygurların yıkılmasını fırsat bilerek ve hemen harekete geçmiştir.
Kırgız yenilgisiyle devletleri yıkılan Uygurlar, çeşitli yerlere göç etmişlerdir. Bu göç
ettikleri coğrafi bölgeyi şu şekilde açıklamak mümkündür:
1- Yıkılan Devletin ikinci adamı ve bazı kısım boylarla Batıdaki Karluklara,
2- Bazı Uygur Boyları Tibetlerin hâkim oldukları topraklara,
3- Doğuya doğru, Moğol olan Shih-wei kabilelerinin hâkim oldukları topraklara,
4- Bazı Uygur kabileleri ise güneye doğru inip Sarı Nehrinin batı kısımlarına doğru
göçmüşler, burada kendilerine yeni bir Kagan seçmişler ama Çin ve Kırgız
baskısıyla dağılarak Sha-chou, Kan-chou (Kansu) ve Kao-ch’ang (Turfan) şehrine
yerleşmişler,
5- Bir kısım Uygurlar ise ufak aileler halinde Kitan, Moğol kabilelerinin arasında
yaşamışlardır.
Bundan sonra Uygur tarihinin ikinci devresi başlamaktadır. Kagan ailesine mensup iki
kardeş tarafından idare edilen göç hareketi, değişik bölgelere yapılmak zorunda kalmıştır. Göç
eden Uygurlar zamanla küçük şehir devletleri kurarak Orta Asya İpek Yolu ticaretine hâkim
oldular. Yalnız göç eden bu Uygur Türkleri, Bozkır Türk Devlet anlayışından uzak hareket
etmişlerdir. Bu devletlerden Kan-chou Uygur Devleti ve Turfan Uygur Devleti en
önemlilerindendir.