Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

Saturday, 20.08.2011, 20:29

Orhan Veli Kanık $iirleri

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum

2

Saturday, 20.08.2011, 20:29

Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?

3

Saturday, 20.08.2011, 20:30

Bilmezler yalnız yaşamayanlar,
Nasıl korku verir sessizlik insana;
İnsan nasıl konuşur kendisiyle;
Nasıl koşar aynalara,
Bir cana hasret,
Bilmezler.

4

Saturday, 20.08.2011, 20:32

Nisan

İmkansız şey
Şiir yazmak,
Aşıksan eğer;
Ve yazmamak,
Aylardan nisansa.

Arzular ve Hâtıralar

Arzular başka şey,
Hâtıralar başka.
Güneşi görmeyen şehirde,
Söyle, nasıl yaşanır?

Böcekler

Düşünme,
Arzu et sade!
Bak, böcekler de öyle yapıyor.

Dâvet

Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.

5

Saturday, 20.08.2011, 20:38

Dilimin ucunda bir eski arkadas adi,
Unutulmus sekilleri tasiyan bulutlar;
Bir gökyüzü genisligiyle ruhuma dolar
Otlarin içine sirtüstü yatmanin tadi.

Avucumda sicakligini duydugum ekmek;
Üstümde hatirasi kadar güzel sonbahar;
O bembeyaz, o tertemiz bulutlara dalar
Düsünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek.

6

Saturday, 20.08.2011, 20:39

Uyusamayiz, yollarimiz ayri;
Sen cigercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyecegin, kalayli kapta;
Benimki aslan agzinda;
Sen ask rüyasi görürsün, ben kemik.

Ama seninki de kolay degil, kardesim;
Kolay degil hani,
Böyle kuruk sallamak Tanrinin günü.

7

Saturday, 20.08.2011, 20:40

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhanelerıyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geciyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul`u dinliyorum.

8

Saturday, 20.08.2011, 20:41

Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum.
Eve ekmekle tuz götürmeyi;
Böyle havalarda unuttum.
Şiir yazma hastalığım;
Hep böyle havalarda nüksetti.
Beni bu güzel havalar mahvetti.

9

Saturday, 20.08.2011, 20:42

Denizden yeni mi çikmisti neydi;
Saçlari, dudaklari
Deniz koktu sabaha kadar;
Yükselip alçalan gögsü deniz gibiydi.
Yoksuldu, biliyorum
-Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya-
Kulagimin dibinde, yavas yavas,
Ask türküleri söyledi.
Neler görmüs, neler ögrenmisti kim bilir,
Denizle bugaz bugaza geçen hayatinda!
Ag yamamak, ag atmak, ag toplamak,
Olta yapmak, yem çikarmak, kayik temizlemek...
Dikenli baliklari hatirlatmak için
Elleri ellerime degdi.
O gece gördüm, onun gözlerinde gördüm;
Gün ne güzel dogarmis meger açik denizde!
Onun saçlari ögretti bana dalgayi;
Çalkandim durdum rüyalar içinde.

10

Saturday, 20.08.2011, 20:43

Alnimdaki biçak yarasi
Senin yüzünden;
Tabakam senin yadigarin;
`Iki elin kanda olsa gel` diyor
Telgrafin;
Nasil unuturum seni ben,
Vesikali yarim?

11

Saturday, 20.08.2011, 20:44

Gel benim canimin içi, gel yanima;
Ipek çoraplar alayim sana;
Taksilere bindireyim,
Çalgilara götüreyim seni.
Gel,
Gel benim altin dislim;
Sürmelim, ondüle saçlim, yosmam;
Mantar topuklum, bopsitilim, gel.

12

Saturday, 20.08.2011, 20:45

Mesut sanmak için kendimi
Ne kağıt isterim,ne kalem
Parmaklarımda sigaram
Dalar giderim mavisinden içeri
Karşımda duran resmin..

Giderim deniz çeker
Deniz çeker,dünya tutar
İçkiye benzer birşey mi var
Birşey mi var ki havada
Deli eder insanı,sarhoş eder?

Bilirim,yalan,hepsi yalan
Taka olduğum,tekne olduğum yalan
Suların kaburgalarımdaki serinliği
İskotada uğuldayan rüzgar
Haftalarca dinmeyen motor sesi
Yalan....

Ama gene de
Gene de güzel günler geçirebilirim
Geçirebilirim bu mavilikte
Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız
Ağacın gökyüzüne vuran aksinden
Her sabah erikleri saran buğudan
Buğudan, sisten,ışıktan,kokudan...

Ne kağıt yeter ne kalem
Mesut sanmam için kendimi
Bunların hepsi...hepsi fasafiso
Ne takayım, ne tekneyim
Öyle bir yerde olmalıyım
Öyle bir yerde olmalıyım ki
Ne ışık,ne sis,ne buğu gibi
İnsan gibi....

13

Saturday, 20.08.2011, 20:45

Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüyünde ayrı bir telaş!

Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur, başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...

14

Saturday, 20.08.2011, 20:46

Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne höş
Magillerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.

Açsam rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.

Bir limanda, büyük ve beyaza.
Mercan adalarda bir limana.
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.

Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.

Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serceler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.

Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her aksam dizilisini
Ufukta mermer adaların.

Ne hoş. ey Tanrım, ne hös!
İller, goller, kıtalar asmak.
Ne hoş deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.

Versem kendimi butun
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.

15

Saturday, 20.08.2011, 20:47

Mahallemizde
Senden başka ağaç olsaydı
Seni bu kadar sevmezdim.
Fakat eğer sen
Bizimle beraber
Kaydırak oynamasını bilseydin
Seni daha çok severdim.

Güzel ağacım!
Sen kuruduğun zaman
Biz de inşallah
Başka mahalleye tasınmış oluruz.

16

Saturday, 20.08.2011, 20:48

Yüz sene sonra bugünkü dünyadan
Bir tek insan kalmadığı gün,
Sicilya sahillerinde yasayan bir balıkçı
Bir yaz sabahı ağlarını atarken denize
Her zamankinden daha geniş gökyüzüne bakıp
Benden bir mısra mırıldanacak
Şarki halinde bu dünyadan Mehmet Ali isminde bir sairin
Gelip geçtiğini bilmeksizin...

Bu güzel düşüncenin
Olmayacağından eminim
Fakat nedense bu is
Benim pek tuhafıma gidiyor.

17

Saturday, 20.08.2011, 20:50

Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Ne çamaşıra gidilir artık, ne can silmeye;
Bulaşıksa kendi bulaşıkları.
Çocukları olur, nur topu gibi;
Elden düşme bir araba satın alınır.
Kızılay Bahçesi’ne gidilir sabahları;
Kumda oynasın diye küçük Yılmaz,
Kibar çocukları gibi.

18

Saturday, 20.08.2011, 20:51

Birincisi o incecik, o dal gibi kiz,
Simdi galiba bir tüccar karisi.
Ne kadar sismanlamistir kim bilir.
Ama yinede de görmeyi çok isterim,
Kolay mi? ilk gözagrisi.

Ikincisi Münevver Abla, benden büyük
Yazip yazip bahçesine attigim mektuplari
Gülmekten katilirdi, okudukça.
Bense bugünmüs gibi utanirim
O mektuplari hatirladikça.

............................çikar
............................durduk mahallede
..........................................halde
...........................adlarimiz yan yana yazilirdi duvarlara
.......................................yangin yerlerinde.

Dördüncüsü azgin bir kadin,
Açik saçik seyler anlatirdi bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yillar geçti aradan, unutamadim,
Kaç defa rüyama girdi.

Besinciyi geçip altinciya geldim
Onun adi da Nurünnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah
Canimin içi Nurünnisa.

Yedincisi Aliye, kibar bir kadin
Ama ben pek varamadim tadina,
Bütün kibar kadinlar gibi,
Küpe fiyatina, kürk fiyatina.

Sekizincisi de o bokun soyu:
Sen elin karisinda namus ara,
Kendinde arandi mi, küplere bin.
Üstelik kendinde de
Yalanin düzenin bini bir para.

Ayten`di dokuzuncunun adi,
Barlarda göbek atar
Is baisnda sunun bunun esiri,
Ama bardan çikti mi,
Kiminle isterse onunla yatar.

Onuncusu akilli çikti
Birakti gitti beni.
Ama haksiz da degildi hani,
Sevismek zenginlerin harciymis
Issizlerin harciymis.
Iki gönül bir olunca
Samanlik seyranmis ama,
Iki çiplak da - olsa olsa -
Bir hamama yakisirmis.

Isine bagli bir kadindi on birinci.
Hos, olmasin da ne yapsin?
Bir zalimin yaninda gündelikçi;
Adi Luksandra
Gece odama gelir,
Sabaha kadar kalir.
Konyak içer, sarhos olur,
Sabahi da, isbasi yapardi safakla....

Gelelim sonuncuya.
Ona baglandigim kadar
Hiçbirine baglanmadim.
Sade kadin degil, insan.
Ne kibarlik budalasi,
Ne malda, mülkte gözü var.
Esit olsak, der,
Hür olsak, der.
Insanlari sevmesini de bilir,
Yasamayi sevdigi kadar.

19

Saturday, 20.08.2011, 20:52

Rüzgar tersine esiyor... Niçin?
Eski günler geri mi gelecek?
Kımıldıyor kozasında böcek
Bildiği hayata doğmak için.

Neden içimize doldu vehim?
Ah ümit, ümit yollar boyunca
Düşünmez miydi aksam olunca
Hacer`in kollarında İbrahim

Ve gemisinde Kleopatra?
Neden yine kaynaştı havalar?
Saadet mi getiriyor rüzgar
Dolarak erguvan atlaslara?

Elimize değen kimin eli?
Kimdir bu muammalarla genel?
O mu helezonlara yükselen,
Saba ellerinin en güzeli?

Sesler mi çözülüyor derinde,
Nedir durup dinlediklerimiz,
Şarki mi söylüyor semiramis
Babil’in asma bahçelerinde?

Omzundan örtüler kaydı yere.
Kim bu, kim? alnımızdaki yazı:
Gözlerinde günahının hazzı
Gülüyor saz benizli bakire.

20

Saturday, 20.08.2011, 20:53

Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.