ben seni seviyorum
sen gezmeyi,
senin hep gittiğin yere ben hiç gidemiyorum.
Öylece durmayı seviyorum ben..
Durup ardından bakmayı..
Sen yürümeyi seviyorsun ama arkana bakmadan..
yaprak seviyorum ben yaprak..
Kuru, yaş ayırmadan..
Sen ezmeyi seviyorsun, neye bastığına bakmadan..
Acımdanmı bilemem,
Yürüyemedim bu sabah
Çok sevdiğim sahili..
İçim sıkıldı bak şimdi..
Ya balıklarımı tutarsa birileri..
Ya martılarıma taş atarlarsa...
Hepsinden önemlisi
Ya benden önce biri görüp severse seni
KIRMIZI hırkanla o balkonda............
Yazdığım kadarını da
yazamadım aslında
Seni göremediğim
kadarını sevdim
Işığından aydınlık karanlığım
Sen değil ben sevdalıyım
Merhaba Canım
Hüzün benim Adım
Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını..
Herkesin yüzü gözü ıslak,
Başları eğik omuzlarının arasında..
Yağmur yağdığında... Herkes..
Benim hep olduğum gibi...
böyle insanlarız biz hüznü ekmek yapanlardan
kahkahalarımız bozmaz kafiyeleri
öyle bir güleriz ki hüzün bile borç bilir
tebessümü halimize
biz bir seni anlayamadık
gülüşünle dertlerimizin üstünü alırdın
gittiğinde yağan yağmur kopardı
sakladığımız fırtınayı
biz senin gidişini anlayamadık
biz ki vedaları selam yapanlardandık
biz bir seni selamlayamadık
Öyle bir bulut doğar ki içine bazen
Yağsan olmaz yağamazsın
Hıçkıramazsın, hıçkırsan ağlayamazsın
Uzatırsın elini bir tatlı dokunuş için
Tutamazlar, tutunamazsın...
bir gün sen de anlayacaksın
kalabalıklardan kaçıp
dizlerini karnına kadar çekip ağlayacaksın
işteo an özleyeceksin
eski sevgilini değil
pili bitmiş oyuncak ayını.
yanından ayırmadığın, yatarken sarıldığın saflığını
tel sarar kızıma tel sarar diyen babana benzemeyecek her erkeğin gözleri.
o küçük kız çocuğu değilsin artık
ama birgün sen de ağlayacaksın!
kenarları dantelli elbisesiyle
saçlarıı ördüğün oyuncak bebeğini
nereye koyduğunu htırlaman gerektiğini anlayacaksın!
tel sarar kızıma tel sarar diyen babana benzemeyecek her erkeğin gözleri.
Sevgim avuçlarımda uyandım yine bu sabah
Bir baktım yoksun
Sevgimi bırakmışsın öksüz
Hemen aldım avuçlarıma
Sen bıraktın,
Ben koyacak yer bulamadım...
Cam kenarına koysam güneş alır,
İçerisi zaten nemli
Başkasına göstermemeli
Avuçlarımda sevgim ÇARESİZLİĞİ BİLİR MİSİN?
BİLDİĞİNDEN DAHA ÇARESİZİM...
Ve en çok seni özledim ben.
Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni.
Her teyzeyi annen gibi sevmeni.
Sanki ayıpmış gibi kimselere söylememeni.
Ve o bisikleti ilk gördüğünde koşuşunu.
Yağmurlu bir günde annenin elinden yediğin ekmeği.
Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı.
Yaz akşamlarında oturduğun kaldırımı.Seni bir kez daha görmek isterdim...
hiç konuşmadan..
kısa pantolonlu siyah beyaz halini..
bir lokma boyunu..
diz çöküp yere sımsıkı...ama çok sıkı
sarılmak sana..
gözyaşlarımı omuzlarına bırakıp gitmek istiyorum şimdi
sana kim olduğumu söylemeden...arkama bakmadan
ağladığımı sana göstermeden
seni çok özledim
ama çok özledim
çocukluğum! !
Herhangi bir geminin limandan ayrılmasına bile ağlar oldum
Sonra akşamların gelişi gündüzlerin vedası üzdü beni
Sayende yaşadığıma bile efkarlanıyorum
Artık gerisini sen düşün
Sebepsiz hüzünlerdir benim kirpiklerim
İster istemez öpüp kaçarlar beni
Hiçbir şey olamamış gibi
Nasıl bir selama mutlu oluyorsam
Sensizliğimde bir yağmur damlası bazen kahrediyor beni
Çok genç öleceğim belki
Belkide yaşayanlar kendi nefeslerine bile inanamayacaklar öldüğümde
Elbette her veda gibi hüzünle uğurlanacağım
Kimileri üzülecek kimilerinden fazla
Az yaşadı diyecekler arkamdan az yaşadı
Ama çok sevmişti...
Bir tatlı sevinçti,
gelişinin heyecanı yüreğindeydi.
Gökyüzünden süzüldü bana doğru yaklaştı.
Beni seçmişti.
Dudaklarıma dokundu, dudaklarımı ıslattı.
Ama gitti...
Bir serseri yağmur damlasıydı...
En yakın deniz kenarına atıyorum kendimi
Her dalga halime üzgün..
Her dudakta bana tebessüm..
ne vardı diyorum 'ah' ne vardı
Şu kaldırımda resmin olsaydı...
Eğilip öperken ben
Görenler, varsın dileniyorum sansaydı...
Bir zamanı seviyorum
Bir zamanı sevmiyorum
Hep ensemde zamanlar, özletmiyor kendini...
Sevmediğim zamanlar, özlüyorum sevmeyi
Ve
En sevdiğim zamanlar,
Özlemek zorunda kaldığım zamanlar...
Eskiden buralara güneş doğardı
Kuş seslerini kessen
Kuşlar kızardı
Yüzümde tebessüm bahardı
Senli şarkılarım vardı benim
Bir gittin
Gidişinle yağmur ağladı
Bu kadar mı kasvetin ey gece!
Hadi örtsene beni
Ne o yetmiyor mu karanlıkların yoksa
Korkmuyorum artık senden gel
Gel gücün yeterse yıldızlarını üzerime ser