"Haşa ben ölümden korkmuyorum. Çünkü ben Müslümanım! Her Müslümana yakışan da ölümü tebessümle karşılamaktır.
Hakikaten ölüm ebediyet alemine açılan ilk perdedir.."Muhammed İkbal
Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
“İçinizde Kevser havuzuna ilk ulaşan ben olacağım ve sizin Allah yolundaki hizmetlerinize şâhitlik edeceğim. Vallahi şu anda havuzum gözümün önündedir. Yeryüzü hazinelerinin anahtarları (veya yeryüzünün anahtarları) bana verildi. Vallahi sizin benden sonra tekrar şirke dönmenizden hiç korkum yok. Ben asıl sizin dünyayı elde etmek için birbirinizle kapışıp kavga etmenizden korkuyorum.”
"Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir." (Araf Suresi 179. Ayet)
"Nasıl istersen öyle yaşa, fakat bil ki, bir gün mutlaka öleceksin. Kimi seversen sev ama unutma ki, bir gün ondan ayrılacaksın. Dilediğin gibi davran, lâkin şu da her zaman hatırında olsun ki, her yaptığının karşılığını mutlaka göreceksin." (Hadis-i Şerif - Kaynak: Hâkim)
Bir İngiliz sorar,
-Kadınlarınız neden yabancılarla el sıkışmıyor?
Türk cevap verir,
-Siz neden kraliçe Elizabetle el sıkışmıyorsunuz?
İngiliz,
-Herkes onunla el sıkışamaz, sadece bazı belirli kişiler.
Türk,
-Bizim kadınımız da bizim kralicemizdir, herkesle el sıkışmaz...
"Akıp giden zaman içinde bir kafesteyim, Her türlü amelde çok ahesteyim, Kabrim beni bekliyorken dünyalık hevesteyim,
Uyandır artık Ya Rab! Belki son nefesteyim..!"
(Hazreti Mevlâna Celaleddin Rûmî)
"İstediğin kadar inançlıyım de namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarıyolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin."(Hazreti Mevlânâ Celaleddin Rûmi)
İnsana musibet 4 sebeple gelir:
1.Ya hak ettiği için gelir, sabrederse günahlarına kefaret olur.
2.Ya daha büyük belâlara kalkan olarak gelir.
3.Ya tıpkı yağmuru haber veren fırtına gibi, arkadan gelen nimeti haber verir.
4.Ya da ahiretteki derecesini katlar. (Şems-i Tebrizi)