Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

KesmeSekeri

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "KesmeSekeri"

Mesajlar: 441

Kayıt tarihi: Jun 15th 2007

Konum: NL

  • Özel mesaj gönder

1

Tuesday, 11.12.2007, 22:52

Dostluk ipleri

Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçük bir dükkanı varmış. Sabaha kadar uğraşır didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanını kapatırken elektrikli sobayı kapatmayı unutmuş ve çıkan yangın sonucu her şeyini kaybetmiş.Ne para ne pul ortada kalmış.

Günler boyu iş aramış ama bulamamış, arada bulaşık yıkar yük taşırmış. Evin kirasını ödeyecek para bile kazanamayınca küçük bir bavula sığan eşyasıyla sokak da bulmuş kendini.

Mevsim kış da olsa park dan başka gidecek yeri yokmuş.Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında.Açlıktan ve soğuktan bitkin bir halde bank da otururken büyük fiyakalı bir araba yanaşmış kaldırıma.Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam.''Yalnız bırakın beni, park da dolaşırsam belki sinirim geçer'' diye demiş.Zengin olduğu her halinden belli olan ihtiyar birkaç adım attıktan sonra bank da titreyen terziyi görmüş.

Terzi yaşlı adamın üzerindeki paltoya dikkatle bakıyormuş. Siniri geçiveren ihtiyar ''Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur''Ona nasıl yardım etsem acaba?diye düşünmeye başlamış. Oysa terzi paltonun sıcaklığını değil kalın ve kaliteli kumaştan yapılan paltonun sahibine yakışmadığını düşünüyormuş.

Yaşlı adam terzinin yanına yaklaşıp ''Ne o evlat, bu ayazda donmuşsun paltomu istersen sana verebilirim.''diyince ''Hayır ben sadece bu paltonun size göre olmadığını Kumaşın fazla kalın ve dikiminden dolayı sizi olduğunuzdan şişman göstermiş''diye yanıt vermiş terzi.Yaşlı adam şaşırmış bu cevaba çünkü onca para vermişken paltoyu kendisine yakıştıramıyormuş.''Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?diye soran yaşlı adam ''Ben Terziyim''yanıtını alınca ''Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın''diyerek arabaya bindirmiş.

İyiliksever yaşlı adam, terziye dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş ve tek isteği bundan sonra giysilerini dikmesiymiş.

Terzi işe başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış.Yaşlı adamda desteğini esirgememiş çevresindeki zengin kişilerle tanıştırıp sipariş almasını sağlamış.Küçük dükkan kocaman Moda Evi olmuş.''Ünlü İşadamı'' diye anılır olmuş.

Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş.Terzi büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az zaman varmış.Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam fenalaşmış,kalp krizi geçiriyormuş hemen ambulans çağırmışlar ve hastaneye kaldırmışlar.Yeni İşadamımız ise büyük işi kaçırmamak için uçağa yetişmiş.Yaşlı adam ölmemiş uzun süre hastanede kalmış ve bir süre sonra iyileşmiş.Sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş.Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken yaşlı adamı bir türlü ziyarete gitmemiş.

Aradan uzun bir süre geçmiş bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş.Bir süre sonra terzinin işleri bozulmuş Fabrikaları kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala küçücük bir dükkanı kalmış.

Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş.''Nerde Hata Yaptığını'' sormak için.Kırgın olan ihtiyar yinede onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten hemen sonra çıkıp gitmesi istemiş.

'Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış ormandaki kulübede yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübede yangın çıkmış ve bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince çıkınını alıp eşeğine binip yola koyulmuş.

Bir ses işitmiş yoluna devam ederken. BÜLBÜL''Senin haline çok üzüldüm Büyü yapacağım eşeğin şarkı söylemeye başlayacak sende çok para kazanacaksın demiş.Gerçektende eşek güzel şarkı söylemeye başlamış.Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor herkes onları izlemek için yarışıyorlarmış.Ünleri tüm ülkeye yayılmış.

Bir gün yine bir kasabaya gitmek için koşuştururken BÜLBÜLÜN yardım isteyen sesini duymuş oduncu. Kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş duraklamış. Ama kazanacağı paraları düşününce arkasına bakmadan kaçmış oradan.

Gösteri başladığında eşek şarkı yerine sadece bir eşeğin çıkarabildiği sesleri çıkarıyormuş. Oduncu kendisini Şarlatanlıkla suçlayan halkın elinden canını zor kurtarmış.İşte O zaman BÜLBÜL ölünce Büyünün bozulduğunu anlamış.

Bende Senin BÜLBÜLÜNDÜM ve sen beni öldürdün. Büyüde o yüzden bozuldu.Keşke güzel giysiler dikerken DOSTLUK İPLİĞİNİ KOPARMASAYDIN.

Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi çünkü söyleyecek sözü yokmuş.

DOSTLUK İPLERİNİ koparmamanız DİLEĞİYLE......

djseker

Orta Düzey

Mesajlar: 336

Kayıt tarihi: Jul 9th 2007

Konum: Mamak son durak taki PARK

  • Özel mesaj gönder

2

Tuesday, 11.12.2007, 23:03

KesmeSekeri, Hmm enteresan şu sıralar heralde dostluk ihtiyaç sırt çevirme moda mı oldu dostluk ipek gibidir hem çok saglam hem cok nazik paylaşımın için teşekkür üzerime düşeni aldım başarılarının devamını dilerim

melikenalan

Profesyonel

Mesajlar: 1,436

Kayıt tarihi: Jun 12th 2007

  • Özel mesaj gönder

3

Tuesday, 11.12.2007, 23:29

dostluk büyülü biseydir arkadaslar, dostlar gönül diliyle konusur sevgiyle halesir, bir sürü insan olur ama cok nadir insan hic kimse olmaktan daha fazlası olur ve yasamımıza damgasını vurur.
ne az insan vardır söylemek istediklerinizi anlatmadan anlayan, yada sıradan sözcüklerin herkesin kulandigi bir nasılsın iyim diyisinizden ruhunuzdaki fırtınaları anlar.
araya mesafe girer zaman ama bu korunur asla zede görmücek kadar derindedir, gün gelir çakısırsın öyle canın yanarki bir yanın eksik,
sevgiyle nefret ates olur birlikte yanar sen bile sasırırsın, insan bu iki zıt duyguyu birlikte nasıl bukadar yogun yasar kendine bile sasar.
gün gelir onu rüyanda ölmüs gördün icin aglıyarak uyanırsın, gün gelir o bilmez onun yasamının kaygısını duyarsın oda aynıdır.
seni niye seviyorum biliyormusun der, biliyorum dersin biliyorsundur, tıpkı onu cok sevdigini onunda seni sevdini bildigin gibi, gün gelir rest cekersin hadii bee ama bilirsin sen arkanı dönmüsündür, ogülümseyerek vede öfkeli arkandan bakarken biliyordurki dönüsün onadır.dost bagrına sıgındıgın bir limandır ruhunun dinlendigi yüreginin yenilendigi güvenin enerjiye huzura dönüstügü sıcacık bir gülümsemedir. seni niye seviyorum biliyormusun diye söze basladıgın.

maxma

Profesyonel

Mesajlar: 2,495

Kayıt tarihi: Nov 23rd 2006

Konum: Evin Bir Kosesi :)

  • Özel mesaj gönder

4

Tuesday, 11.12.2007, 23:41

KesmeSekeri, paylasimin icin tsk..
ama dostluk ipi öle hemen kopucak bir ip deil bence..
bana göre.
birisine dostum diyorsan böle cabucak kopmamali onunla. hersey

Pink

Stajyer

Mesajlar: 79

Kayıt tarihi: Feb 12th 2007

  • Özel mesaj gönder

5

Wednesday, 12.12.2007, 01:54

Bence Insanlar dostlugun ne oldugunu birinci kendinde aramali, ne bekler, ne ister bir dosttan, beklentileri nelerdir. Bunlarin bilincinde olduklarinda ve bunlari verebildiklerinde, iste ozaman ayni degerleri bekleyebilirler, aksi taktirde bu sadece bir döngedir, o ondan bekler, o ondan bekler ve sonucta herkez bosa bekler :D

i-rem

Profesyonel

  • "i-rem" bir kadın

Mesajlar: 2,183

Kayıt tarihi: Jun 26th 2007

Konum: Bizim köy hangi sehire bagli, bilmem ki :p

  • Özel mesaj gönder

6

Wednesday, 12.12.2007, 08:03

Alıntı sahibi ""Cemile""

Bence Insanlar dostlugun ne oldugunu birinci kendinde aramali, ne bekler, ne ister bir dosttan, beklentileri nelerdir. Bunlarin bilincinde olduklarinda ve bunlari verebildiklerinde, iste ozaman ayni degerleri bekleyebilirler, aksi taktirde bu sadece bir döngedir, o ondan bekler, o ondan bekler ve sonucta herkez bosa bekler :D


Cemile sanirim hikayeyi okumayi denememissin bile... o ondan bekler bu bundan bekler gibi bir durum yok, dost karsilik beklemez ! ve dostlugunu gösteremeyen (ipi koparana) yol düsmüs.. Dikkatini cekeyim ;)
Istedigin kiliga gir, dost olmayi bilmiyorsan ve beceremiyorsan ve olamiyorsan, kopmaktan baska alternatifin kalmaz...baska degisle YOL GÖRÜNÜR !
Daima Kaybedenler Dost olmayi bilmeyen ve ögrenemeyenlerdir !

Forumda bir arkadasimiz nasil yorum yapmis: Güzel bakan Güzel görür :up:

Dostlar yildizlara benzerler,karanlik cökünce ilk onlar görünürler... Halime Özaslan

Iyi ki varsiniz dostlarim! Siz sevgiyi; Düsmanlarim! Siz de sabri ögretiyorsunuz... Sebnem Arslan

Pink

Stajyer

Mesajlar: 79

Kayıt tarihi: Feb 12th 2007

  • Özel mesaj gönder

7

Wednesday, 12.12.2007, 10:23

Heyyy :D okudum tabiki. Yorumumuda yaptim :D

i-rem

Profesyonel

  • "i-rem" bir kadın

Mesajlar: 2,183

Kayıt tarihi: Jun 26th 2007

Konum: Bizim köy hangi sehire bagli, bilmem ki :p

  • Özel mesaj gönder

8

Wednesday, 12.12.2007, 10:27

Alıntı sahibi ""Cemile""

Heyyy :D okudum tabiki. Yorumumuda yaptim :D


o zaman anlamamissin üzgünüm ;)

9

Tuesday, 16.08.2011, 01:17

Dostluk Ipi

Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış... Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini...
Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam,
"Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş.
Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş. Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle. Birden siniri geçiveren ihtiyar,
"Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış.
Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş. Yaşlı işadamı, terzinin yanına yaklaşıp,
"Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun. İstersen paltomu sana verebilirim" deyince,
"Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göstermiş" diye yanıt vermiş terzi.
Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış. Çünkü o da üzerindeki paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş.
"Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?" diye soran yaşlı adam,
"Ben terziyim" yanıtını alınca
"Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi.
Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş. Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş. Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş. Küçük dükkân önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş.
Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmasını sağlamış. Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş. Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü yaşlı adamı ziyarete gidememiş.
Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış. Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş.
Ve başlamış anlatmaya:
"Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş.
Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş. Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona
"Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın" demiş.
Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamış. Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş. Oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış.
Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını zor kurtarmış. İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış. Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın..."
Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi, çünkü söyleyecek bir sözü yokmuş...
Dostluk iplerinizi koparmamanız dileğiyle.......

10

Tuesday, 16.08.2011, 01:21

Dostluk iplerinizi koparmamanız dileğiyle.......


Aminnnnnnnnnnnnnnnnn
tsler bu guzel paylasim icin cenk.

11

Tuesday, 16.08.2011, 03:24

Dostluk iplerinizi koparmamanız dileğiyle.......

amin inş janem..yüregine saglık..
dost yolunda ölünmeli menfaat ugruna satılmamalı..

12

Tuesday, 16.08.2011, 10:59

tşk ederim kızlarr...yüreğinize sağlık...okuduğunuz için tşk ler...

13

Tuesday, 16.08.2011, 23:58

cok guzelmis tskler