Dua İnsanı Yüceltir
İnsanda var olan anlayış bozukluğu gittikçe artan bir hastalıktır. Bunlar duanın ne olduğunu anlayamamaktadır. Buna binaen diyorlar ki: "Biz sadece Kur'ân'ı alıyoruz. Diğer bütün duaları ise terk ediyoruz."
Bunlar duanın ne olduğunu asla anlamamışlar. Duanın içine girmiş değillerdir ki, içinde ne olduğunu, bunların ne söylediklerini de anlayabilsinler.
Eğer diğer dualar olmasaydı,
Münacat-ı Şabaniyye tek başına bile olsaydı, masum Ehlibeyt İmamları'nın hak olduğunu ispat etmek için yeterli olurdu. Çünkü masum Ehlibeyt İmamları'nın hepsi bu duayı inşa ve takip etmiştir.
İslâm ariflerinin tarih boyunca boğaz yırttıkları, kitap yazdıkları tüm meseleler, Münacat-ı Şabaniyye'nin sadece birkaç kelimesinde özetlenmiştir. Gerçekte İslâm ariflerinin hepsi, İslâm'da var olan bu dualardan faydalanmış, feyiz almışlardır.
İslâm arifleri ile Hint arifleri arasında oldukça fark vardır. Bazı üstatlarımızın tabir ettikleri şekliyle: "Kur'-ân yukarıdan aşağıya nazil olmuş (indirilmiş) ilâhî bir kitaptır. Dualar ise, aşağıdan yukarı çıkmaktadır."
Demek ki bu dualar, Kur'ân'ın bir tecellisidir. Bu dualar sadece insanı "adam" etmek için gelmiştir. Zira kendi başına bırakılan bir insan, bütün diğer hayvanlardan daha da yırtıcıdır. Bu dualar, duaya mahsus olan özel dilleriyle (üsluplarıyla), insanın elinden tutmakta, insanı yukarılara doğru götürmektedir. Öyle yukarılara ki, ben ve senin gibiler oranın idrakinden bile aciziz.
İnsan bir defasında görüyor ki, Kesrevî diye biri geliyor ve kitap bile yazıyor. Ama bu adam bir yandan da "Mefatihü'l-Cinan" [DUALAR] kitabını yakıyor. Ariflerin de kitaplarını yakıyor. Elbette ki Kesrevî, hünerli bir yazar idi. Ama sonunda deli oluvermişti.
Bazı şarklı kafalar maalesef böyledir. Hemen dört kelime öğrenince, büyük iddialara kalkışıyorlar. Kesrevî, sonunda peygamberlik iddiasında bulundu. Yukarılara doğru çıkamadığından, yukarıları aşağıya getirmeye çalıştı.
Alıntıdır. Kaynak kitap:
Nefis Tezkiyesi - İmam Humeyni