Haydi ben bensiz geleyim, sen sensiz gel.
Ne varsa şu ırmağın içinde var,
Soyunalım iki can, dalalım şu ırmağa, hadi.
Bu kupkuru yerde yakınmadan gayri ne gördük,
Bu kupkuru yerde ne gördük zulümden gayri.
Bu ırmakta ne ölmek var bize,
Bu ırmakta ne gam var,
Ne keder var, ne dert.
Bu ırmak alabildiğine yaşamaktan,
Bu ırmak iyilikten, cömertlikten ibaret.
Durma, çabuk gel, gelmem deme.
Ne evet demek yaraşır sana,
Ne hayır, dostum,
Senin şanına sadece gelmek yaraşır. (Hz Mevlana)
Yüksek mevkilere çıkmak, baş olmak, ona buna hükmetmek istiyorsun. İstediğini elde edemediğin zaman, yahut elde ettiğini kaybedince üzülüyorsun, harap oluyorsun. Bu hâl, bu didinme, bu sızlanma, bu inleme, bu ne vakte kadar sürecek? İçine düştüğün acıklı hâli anla da, ASLININ ASLINA GEL !!!"
Hazreti Mevlâna Celaleddin Rûmî
“Ateşten bir kalbim, buzdan bir ülkem, tuzdan bir evim, şekerden bir sevgilim vardı. Sonra ne mi oldu? Sadece yağmur yağdı. Yağmur bereket der unuturum”.