Önce kendi evinde başarılı ol.
Allah’ ın yardımını iste ve buna layık ol.
Dürüstlüğünden hiç bir zaman ödün verme.
İlgili kişileri unutma.
Bir yargıya varmadan önce her iki tarafı da dinle.
Başkalarına akıl danış.
Orada bulunmayan kimseleri savun.
İçten, ama kararlı ol.
Her yıl yeni bir konuda yeterlilik kazan.
Yarının işini bugünden tasarla.
Beklerken elini çabuk tut.
Her zaman olumlu bir tavır takın.
Mizah ve hoşgörü anlayışını kaybetme.
Kişi olarak da, iş yerinde de düzenli ol.
Hatalardan korkma; sadece o hataları yaratıcı, yapıcı ve düzeltici tepkiler gösterememekten kork.
Yanında çalışanların başarıya ulaşmalarını kolaylaştır.
Konuştuğunun iki katını dinle.
Bütün yeteneklerini ve çabalarını elindeki işe yönelt, bir sonraki işini ya da yükselmeyi dert etme.
~William Rolfe Kerr~
”Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü var: Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip daha çok konsantre olmak!
Şükretmek, hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek, hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek, sadece insanın keyfini yerine getirmekle kalmıyor.Fiziksel sağlığı düzeltiyor, enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor!
İyilik yapmak, sözgelimi düzenli olarak bir huzurevini ziyaret etmek, bir komşuya yardım etmek, babaanneye mektup yazmak, mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırıyor!
Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik.
Yaptığınız işi sevip, o işe bütün konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de, mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor olsanız da böyle.
O kadar araştırma, kolonoskopide ekstra 60 saniyeye katlanan denekler (!), yazışmalar, toplantılar, istatistikler…Psikologlar yine bize ana okulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda yazılanları bulmuşlar:
“Mutlu olmak için ÇALIŞ,İYİLİK YAP,ŞÜKRET.!…”

Kendime Notlar;
• Sürekli olarak dik dur! Gözlerin daima yukarıda olsun.
• Kendinle olan konuşmalarını kontrol et.
• Negatif konuşmaları hemen anında kes!
• Duygularını izle. Olumsuz duyguları vücudundan hemen at.
• Beslenmene dikkat et. Ağır şeyler yeme. Mümkünse hep doğal şeyler tüket.
• Her fırsatta derin nefes alıp ver. Burundan al uzun süre tut, ağızdan nefes ver.
• Hedeflerine odaklan. Hedefe ulaşıncaya kadar pes etme.
• Her zorluğun içindeki fırsatı gör. Daima umudunu koru. En zor durumlarda bile.
• Kararlı ol! En kötü karar bile kararsızlıktan daha iyidir!
• Kendine her durumda inan. Kimse sana inanmasa bile.
• En büyük ödüller, en büyük zorlukların ardından gelir.En büyük hediyeler, bazen en kötü ambalajla sunulabilir.
• Her zaman ŞİMDİ’ yi yaşa. Geçmişe takılıp kalma!
• Düşünme, sadece YAP!
• Cesur ol.
• Çözüme odaklan, sorunlara değil
• Doğru soruları sor.
• Geçmiş başarılarını hatırla. Ama onlara sığınma. Daha iyisini yap.
• Meraklı ol. Sürekli yenilikleri takip et.
• Kendini geliştirecek ve motive edecek kitaplar oku.
• Kendine inan. Kendine %100 inan.
• Sorunları birer meydan okuma olarak gör.
• Başarısızlık yoktur. Sadece sonuç vardır.
• İki işi yarım yapacağına, bir işi tam yap.
• Zamanlama gerektiren işlerde bir kaplan gibi en uygun an gelene kadar bekle. Sonra tereddüt etmeden harekete geç.
• Sabretmeyi bil.
• Her zaman farklı alternatiflerin olsun.
• Enerjik ol.
• Sorunu parçalara böl, öyle çöz.
• Çözüm dışındaki tüm alternatifleri sil.
• Sabah kalkarken o gün yapılacak işlere keyifle bak.
• İşleri oyuna çevir.
• Heyecanın diğer insanlara bulaşsın.
• Çalışırken şarkı söyle veya gülümse.
• Algılarını aç.
• Her sonunun bir çözümü vardır.
• Yaptığın işin en iyisini yap.
• Üşenme, erteleme, vazgeçme.
• Hakkını ara.
• İşleri teker teker yap.
• Daima dürüst ol.
• Sorunlarından kaçma – yüzleş.
• İnsanları ve kendini eleştirmek yerine GELİŞTİR

Emeğine sağlık abimmmm
Emeğine sağlık abimmmm
Teşekkür ederim sevgili kardeşim
İŞYERİNDEKİ OLUMSUZ DUYGULARIMIZDAN KURTULMAK
Hepimizin bildiği gibi bazen kelimeler yetersiz kalır ve iletişim durur. Bu yetkili kişiyi
kızgın, sinirli veya alıngan bir ruh haline sokabilir, kendi ekibine veya çalışanlarına
saldırmak isteyebilir.
"Çalıştığım bankada gişelerin arkasındaki masamda karşımda oturan müşterinin
işlemlerini yaparken çalan telefonu açara cevap verdim. Karşımda ve telefonda birer
müşteri varken masamın karşısına gelen bir diğer müşteri "Benim kredi evraklarımı alıp
inceler misiniz?" diye sordu. Telefon ahizesini kapatıp, "Size en kısa sürede yardımcı
olacağım" diye cevap verdim. Cevaptan tatmin olmayan müşteri "Siz hep böyle
yapıyorsunuz, bu bankada işler böyle mi yürüyor?" diyerek bağırıp çağırmaya başladı. O an
telefon konuşmam bitmiş ahizeyi yerine koyuyordum. Ayaktaki müşterinin bankam ve
benimle ilgili haksız çıkışmaları ve sözleri sinirlenmeme sebep oldu. O an tam sağ elimin
altındaki tel zımbayı kavrayarak dişlerimi sıktığımın farkına vardım. Sonra nerede
olduğumu ve ne yaptığımı fark edince, "Otur oturduğun yerde, sen bir işyerindesin, böyle
davranamazsın" dedim kendi kendime. O anki sinirimi atlatabilmek için orada
bulunanlardan müsaade isteyerek lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayarak sakinleşmeye
ve sorumluluklarımı hatırlamaya çalıştım. Daha sonra işimin başına dönerek kaldığım
yerden çalışmaya devam ettim."
Seminer ve eğitim çalışmalarında bu ve buna benzer birçok hikaye ile karşılaşıyoruz. Bu tür
hikayeler anlatanların dışındaki katılımcılara, "Siz de buna benzer olaylarla karşılaşıyor
musunuz?" diye sorduğumda, genellikle cevap "Birçok defa" oluyor.
Bu ve buna benzer olaylar gün boyu çok sıkça yaşanıyor. İş hayatında başarılı olmak
istiyorsanız, çalışanlarınızla, iş ortaklarınızla ve müşterilerinizle nasıl iletişim kuracağınızı,
nasıl etkili ilişkiler içinde olacağınızı bilmek zorundasınız. Küçük bir işyeri sahibi için bile
bu durum, bir lisandan başka bir lisana çok ani bir değişimin gerektirdiği bir hale gelir.
Örneğin, beklentilerinizi çalışanlarınıza anlatma şekliniz, bunları iş ortaklarınızla veya
potansiyel müşterilerinizle anlatma şeklinizden farklı olabilir.
Bazı durumlarda duygu durumunu paylaşmak doğru ve yararlı olabilir. Başkasına saldırmak
veya öfkenin başkasından çıkması çoğu zaman çalışanların ve müşterilerin saygısını ve
size olan inancını yitirmeleriyle sonuçlanır.
İşyerinde duyguları kontrol etmenin etkili yolları diyebileceğimiz birkaç kısa başlığı sizinle
paylaşmak isterim.
-Kendinize iyi bakmak en iyi ilaçtır. Kendi fiziksel, duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarına
düzenli olarak dikkat eden bir yönetici ya da çalışan, iş ortamındaki yıkıcı veya olumsuz
duygularla daha iyi mücadele edebilir. Bu konularda iyi olanların özgüveni, çalışma azmi
ve verimliliği diğerlerine göre daha yüksektir. Yeterli uyku, dengeli beslenme ve düzenli
spor bu konuda önemlidir.
-Zihninizde ve vücudunuzda başta öfke ve kızgınlık olmak üzere, yıkıcı duyguların ne gibi
etkileri olduğunu gözlemleyerek farkına varmaya çaba gösterin.
-5-10 dakika yürüyün. Birisine ya da bir duruma öfkelendiğinizde mümkünse ofisten
ayrılın ve civardaki uygun bir alanda yürüyün. Olayı zihninizde tekrarlamamaya, iç sesinizin
olumsuz yorumlarını kontrol etmeye çalışın. Bu sizin zihninizi dağıtacak ve sabrınızın
taşmasını engelleyecektir.
-Öfkenizi bir danışmana, eğitmene veya güvendiğiniz bir iş arkadaşına açın. Detayları
onunla paylaşın. Duygu durumunuzu başkaları ile paylaşmak sizi rahatlatacaktır. Böylece
insanlar size destek verecekler, sizin farkındalığınız katkıda bulunacaklar ve ilerlemenize
yardımcı olacaklardır.
-"Ben neden öfkeleniyorum?"diye kendinize sorun. Çoğu zaman duygularımızın kaynağına
doğrudan giderek onları etkisiz hale getirebilirsiniz.
-Ayrıntılı bir "istemediklerim" listesi yapın. Bu listeye bazı durumların sonucu olabilecek
"aptal görünmek", "hazırlıksız yakalanmak" gibi tüm istemediğiniz şeyleri yazın. Onların
tümünü yazdığınız zaman, zihninizi temizlemiş ve üretici sonuçlar yaratır bir şekilde
bulacaksınız kendinizi.
-Kendinizi meşgul edin. Bazen düşünceleriniz sizi üzen konudan uzaklaştığı zaman
sakinleşmeniz çok daha kolay olur. Sizi üzen ya da kızdıran konu üzerinde konuşmayı
sürdürmeyin. Odak noktanızın değişmesi, davranış şeklinizi de değiştirecektir.
-Nelerin yolunda gittiğini, nelerin yolunda gitmediğinden daha fazla düşünürsek stresle
daha iyi baş edebilirsiniz.
-Harekete geçin. Çoğu zaman, işinizin bir bölümü ilerlemiyorsa, diğer bir bölümü,
üzerinde çalışmaya hazır olun ve olumsuz giden işlerin sizi olumsuz etkilemesine izin
vermeyin. Kendinizi kızgın veya öfkeli hissetmek yerine bu enerjinizi olumlu alanlara
yöneltin.
-Güçlü bir talepte bulunun. Eğer bir şeyin değişmesini istiyorsanız, bunu gerçekleştirmek
için çaba harcayın. Karar noktasındaki kişilerle iletişime geçin, onlara içinden çıkmadığınız
konuyu anlatın. Bu kördüğümden kurtulmak istediğinizi ve hem sizin, hem de
kurumunuzun nelere ihtiyaç duyduğu konusundaki fikirlerinizi onlarla paylaşın açıklayın.
Bazen isteklerinizi uygun bir rica yoluyla dile getirmek, işlerin ilerlemesinde yardımcı
olabilir.
Kendini Affetme Meditasyonu:
Gözleriniz kapalı rahat bir şekilde oturun. Derin bir nefes alıp verin. Kendi görüntünüzü tüm bedeninizi gözünüzün önüne getirerek yüksek sesle ya da içinizden ona bakarak şöyle söyleyin:
Ben seni affetmeye niyet ettim.
Ben seni affetmeyi kabul ettim.
Yaptığın ve yaşadığın her şey için ben seni onaylıyorum.
Yaşadığın her şey senin kendi seçimin.
Verdiğin her karar senin kendi seçimin.
Ben seni tüm kararların ve seçimlerin için onaylıyorum.
Seni bir başkasının onaylaması gerekmez.
Ben seni onaylıyorum.
Yaşadığın her şeyin ruhsal gelişimin için bir deneyim
olduğunu kabul ediyorum.
Seni bu yolda sevgiyle serbest bırakıyorum.
Seni seviyorum.
Seni affediyorum.
Şimdi kalbinizden kendi kalbinize pembe ışıklar yollayın. Pembe ışıkları giderek yoğunlaştırın ve tüm bedeninizi pembe sularla yıkayın. Görüntünüze pembe kıyafetler giydirin. Ona sarılın. Ona dokunun. Onu sevdiğinizi hissettirin.
Ben seni seviyorum.
Sonra onu sevgiyle serbest bırakın. Siz pembeleri yolladıkça yüz ifadenizdeki yumuşamayı fark edebilirsiniz. Derin bir nefes alıp verin ve gözlerinizi açın.
Ben kendimi yüreğimde affediyorum.
"Olduğum gibi olduğum için" kendimi seviyorum.
Her halimle ben muhteşemim

Kendinize şunu sorun: Yaptığım şeyde sevinç, rahatlık ve hafiflik var mı? Eğer yoksa zaman şimdiki anı örtüp karartıyor ve yaşam bir yük ya da bir mücadele olarak algılanıyor demektir.
Eğer yaptığınız şeyde bir sevinç, rahatlık ya da hafiflik yoksa bu ille de yaptığınız şeyi değiştirmeniz gerektiği anlamına gelmez. Nasıl'ı değiştirmek yeterli olabilir. "Nasıl" daima "ne"den daha önemlidir. Elde etmek istediğiniz sonuçtan çok, bunu nasıl yaptığınıza daha fazla dikkat verip veremeyeceğinize bakın. En büyük dikkati yaşanan anın sunduğu şeye verin. Bu, olanı tamamen kabul ettiğiniz anlamına gelir, çünkü siz en büyük dikkati bir şeye verip de aynı zamanda ona direnemezsiniz.
Siz şimdiki anı onurlandırır onurlandırmaz, tüm mutsuzluk ve mücadele ortadan kalkar ve yaşam sevinç ve huzurla akmaya başlar. Şimdiki-anın farkındalığıyla davrandığınızda, yaptığınız her şey -en basit eylem bile- bir nitelik, özen ve sevgi duygusuyla dolu hale gelir."
Eckhart Tolle,
Şimdinin Gücü…