Kutadgu Bilig’den Değerli Öğütler….
Öfke va gazapla işe yaklaşma.Eğer yaklaşırsan ömrünü heder edersin.
Kimin sana biraz emeği geçerse sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın.
Ey asil insan!İnsanlığı elinden bırakma ; insanlara karşı daima insanlıkla muamele et.
İşi adaletle gör,buna gayret et ; hiç bir zaman zulüm etme ..
Hangi iş olursa olsun sen onu tatlı dille karşıla ; her işte tatlı dil kullanırsan saadet sana bağlanır.
Hiç bir işte acele etme, sabırlı ol,kendini tut ; sabırlı insanlar arzularına erişirler.
Diline ve gözüne sahip ol,boğazına dikkat et ; az ye fakat helal ye.
Hangi işe girersen ,önce sonunu düşün ; sonu düşünülmeyen işler insana zarar getirir.
Başkasının zararını isteme, kendin de zarar verme ; hep iyilik yap, kendi heva ve hevesine hakim ol.
Bak, doğan ölür; ondan eser olarak söz kalır ; sözünü iyi söyle! Ölümsüz olursun.
İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir ; mal toplar yiyemez,öldükten sonra da vebali altında kalır.
Büyüklük taslayan, kibirli ve küstah adam tatsız ve sevimsiz olur ; kibirli insanın itibarı günden güne azalır.
EĞER KENDİNE CANDAN BAĞLI BİRİNİ ARIYORSAN , SÖZÜN KISASI KENDİNDEN DAHA CANDAN BİRİSİNİ BULAMAZSIN.
Bedenimi yenilemek istiyorsam, zihnimi güzelleştirmeliyim.
Kötülük, fesatlık, düş kırıklığı ve ümitsizliğe ilişkin düşünceler
bedenimin sağlığını çalar.
Acı dolu bir yüz tesadüflerin değil,
acı dolu düşüncelerin sonucudur.
Kırışıklıkların mimarı endişe, öfke ve kindir..
Güzel hoş bir evim olsun istiyorsam,
odalara bol bol hava ve
…güneş ışını girmesine izin vermem gerekir.
Güçlü bir beden, aydınlık ve mutlu bir yüz için de
keyifli, iyi niyetli, nazik düşüncelerimin
zihnime doluşmasına izin vermeliyim.
Hastalıkları iyileştiren en iyi doktor, neşeli düşüncelerdir.
Sıkıntı ve üzüntüyü hiçbir şey iyi niyet kadar kolay kovamaz.
Sürekli hastalıklı beklentiler,
kin, haset ve şüphe içinde yaşamak
insanın kendisini kendi elleriyle yaptığı hapishaneye tıkmasıdır.
Fakat her zaman iyi düşünen, her şeyden memnun olan,
her şey de iyi yön gören bencillikten uzak düşüncelerin cennetin kapısını açtığına inanan,
herkesin huzurlu olmasına çalışan kişi sonunda kendiside sonsuz bir huzur içinde
yaşamaya başlayacaktır.
İngiliz Kralı 8. Edward sevdiği kadın için tahtını terkettiğinde de kimse bu tercihe anlam verememişti. Çünkü “geçer akçe” olan “taht’tı ve bir kadın için koca imparatorluğun nimetlerim tepmek “akıl dışı” sayılıyordu. Birisini herşeyden vazgeçebilecek kadar çok sevmenin, insanın başına, hiçbir tacın sağlayamayacağı türden bir asalet halkası takacağını düşünemediler. İngilizler, tahtsız kralın ardından dövüne dursun, tahtsız kral da sevgisiz İngilizlerin haline acıdı durdu hayatı boyunca…
“Her seçim bir kaybediştir” diye…
Her tercih bir vazgeçiştir çünkü…
Sabah işe gitmekle, yatakta nefis bir miskinlik fırsatından vazgeçmiş olursunuz. Kalkar kalkmaz hayat binbir seçeneği dayar burnunuzun ucuna… “Ne giysem” telaşından, öğle yemeğinde “Ne alırdınız” diye başucunuzda biten garsona, “hangi kanaldaki filmi izlesem” kararsızlığından, “bize oy verin” diye bağrışan partilere kadar herşey, herkes, her an sizi ısrarla bir tercihe zorlar.
Yastığınıza teslim olmuşsanız, belki dışarda ışıl ışıl bir günden vazgeçmiş olursunuz. Bahar esintileri taşıyan bir elbise belki o gün yaşamınızı ışıldatabilecekken, ağırbaşlı bir sadeliğe karar vermekle muhtemel bir tanışıklığı tepersiniz. Belki yemediğiniz musakka, ısmarladığınız İzmir köfteden daha lezzetlidir. Ya da öbür kanaldaki film, o anki ruh halinize daha uygundur.
Ama yaşam, vazgeçtiğiniz şeye ilişkin ipucu vermez. Geri dönüp, o günü gökkuşağı desenli bir elbiseyle yeniden yaşama şansınız yoktur.
Bu seçim oyununda vazgeçtiğiniz şey, seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.
Ama neyin değerli olduğunun kararı da yine size aittir.
Ve vazgeçtiğiniz şey bazen bir saray, bazen şöhret sahnesinin parıltılı neonları da olsa, çoğu zaman gözünüz hiç arkada kalmaz.
Çünkü duvarlarına sevdiğinizin kokusu sinmiş bir ev ya da sevdiğiniz kadınla paylaşamadığınız bir saray sizin borsada kolay feda edilebilir değerlerdendir.
Hayata bir başka gözle bakmayı öğrendiyseniz, bu seçimde kazandıklarını sananlara yalnızca acıyarak gülümsersiniz.
Her şeyin sıradanlaştığı bir dünyada bazen kaybetmek en doğru seçimdir.
… VE o dünyada en yerinde tercih; vazgeçiştir.
İki şey başarının sırrıdır:
1 Ustalardan ustalığı öğrenmek
2 Kendini güncellemek
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1 Niyetin saf olması
2 Ruhsal farkindalik
İki şey milyonlarca insandan ayirir:
1 Sorunun değil çözümün parçası olma
2 Hayata ve her şeye yeni (özgün,orijinal,farklı)
bakış acısıyla yaklaşabilmek.
İki şey gelişmeyi engeller:
1 Aşırılık (mübalağa,abartı,ifrat,tefrit)
2 Felakete odaklanmış olmak
İki şey “hayatta önemli olan her şey” içindir:
1 Nefes alabilmek
2 Nefes verebilmek
alıntı
Hiç kimse içinde ne cevherler sakladığını bilmez. Ta ki bir zorunluluk, bir mecburiyet o cevheri ortaya çıkarana kadar. Yaşamın sana yükleyeceği bütün zorlukları sevinerek kabul et. Çünkü bir insanın karakterini oluşturan, onu mutluluğa ve başarıya götüren enerjiyi veren bu zorluklardır.
Tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş romantik olan insanlardır. Bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık ve anlayışla; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar. Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar.
This post has been edited 3 times, last edit by "Gulnuru" (Feb 26th 2014, 8:54am)
Gülümsemeyi asla unutma. Gözlerinin içi gülsün gülerken, bakışların pırıl pırıl olsun ve her zaman nemli kalsın göz pınarların.
Unutma kendini sevilebilecek bir insan haline getirmeyi ve ondan sonra da kendini sevip kendine sarılmayı.
Zamana güven ve onun senin en büyük dostlarından biri olduğuna. Acılarının ve felaketlerinin ancak onun koynunda uyuyabileceğini unutma.
Unutma. Başına gelenlerin günün birinde kişisel tarihinin ayrıntılarından biri olmaya mahkûm olacağını unutma.
Her çiçek sevgilin olsun, her sevgilin ise bir çiçek. Açık tut gönlünü tüm güzelliklere.
Ay dedenin sihrini gönderdiği gecelerde uyuyarak çalma hayatından saatlerini. Gecenin içinde yolculuğa çıkmayı unutma.
[b]İçinde hiç ölmeyecek bir gençlik virüsü yarat ve kaç yaşında olursan ol, her zaman yirmi beş yaşında kalman gerektiğini unutma. Asla taviz verme seni sen yapan yanlarından. Onurlu bir yasam sürebilmen için, şartlar ne olursa olsun
direnmeyi sakın unutma.
İçindeki seni katletmeye kalkma sakın. Kendine vuracağın her darbenin seni senden biraz daha uzaklaştıracağını unutma. Korkma mahallenin delisi olmaktan. Doğrucu Davutlar ne kadar çoğalırsa mahallende, hayat mutlaka daha iyiye
gidecektir, unutma.
Hatanın affedilmeyecek olanından kaç, ama hata yapmayayım diye de yakıp geçme yıllarını. Unutma ki, hiç hata yapmayan bir insan yapabileceklerinin en iyisini yapamamış demektir hayatta.
Korkma insanca korkularından. Ve korkunun kendisinden çok, onun beklentisinin daha korkutucu olduğunu unutma.
Bir anlamı olsun kendinle yaptığın kavgaların. Ve hep ileriye taşısın seni kavgada attığın her adım. Açık bırak pencereni ve sabah güneşinin, rüzgârı önüne katarak perdelerle yapacağı raksa dönük olsun bakışların.
Küçücük mutlulukların görkemine inandır kendini ve gülümse. Umutların bitmesin asla ve umutların bittiği yerin, hayatın da bittiği yer olacağını asla unutma.
Ve şaire kulak ver:
" Senden bir tane daha yok bu dünyada.