Seni duydum, bağıra çağıra susuyordun…
Bilirim gürültülüdür suskunluğun çığlıkların aksine sessiz, sedasız…
Soru işaretleriyle boğuştum önce…
Ardından ünlemler önüme dikildi…
Noktalandım!
Saat seni sen geçiyordu…
"ZAMAN"ın ötesi berisi sendin ve geç kalmamıştık bana kalırsa…
-Müsait bir yerinde inebilir miyim, tekleyen ömrünüzün?
Nabzımı ölçmenin en makul seçeneği senin ellerindi
Ehliyetsiz aşklardan ötürü trafiği felce uğrayan kalbimin
Adamı dakikada ortalama 81 defa çarpan otomatik kapısı
Yalanı yok, seni en az
“Düğmeye basabilir misiniz?” sorusu kadar benimsemişti
Bunu sen de kabul etmelisin ki
Şu durumda başparmağını bileğimden çekmen
Tenimde yapılabilecek en manasız eylemdi!
-Nabız hızla irtifa kaybediyor!
-Düş'ecek nasılsa…
Nedendi bu, tenlerimizin korsan yayınlarını ele güne duyurma çabası
Tez zamanda elden çıkarılan müstakil eller işte
Bildiğin, baştan sona tutuşmaktı!
Kundaklamaktı mecburen ikamet ettiğin bir canhanesini
Candı, havliydi; birileri hep ötekini aşkın dışına attı
Pencereydi, camdı; büsbütün aşağıya indi!
Yangından öncelikli olarak kurtarılacak her ne varsa
Olay anında, zaten orada yoktu…
Özgür Gümüşsoy / Hiç Bey ile Herşey Hanım`ın Gönül Münasebeti
Üstesinden gelemeyeceğimiz aşk yok sanıyorduk oysa
Nehirlerden tedarik ediyorduk çünkü gözyaşlarımızı
Çünkü biz kuraklıktan asırlar önce geçtik
Kıyametlere hazırlıklıydık terklerin mahşer kalabalığında
Oysa yalnız ve gençtik yalnızca gençtik
Gittin… Ağrısız, sızısız, neştersiz etten duvarlar örüldü aramıza!
" İskambil oyunlarında unutulur hep maça kızı
Valeler neden eksik destede bilemem
Her kumarı kaybedemem ki aşk’ın kazanması için
Zaten kanar benim kalbim ne zaman 'şans' istesem… "
Hayatımın en rahat yolculuğundayım tabii
Neticede gönlümden kalkmışım gönlüne gidiyorum
Bir yol var biliyorum!
Tesadüf o ki, yan koltuğum boş yine
Oraya her seferimde yokluğunu oturtuyorum…
Seni tam da "Gözlerimi sana ilikliyorum, bakışmalar kördüğüm…"
cümlesinin devrikliğinde sevdim.
Öznesiydin acılarımın, gizli mi(?) hayır aksine apaçıktı eylemlerin.
Şimdilerde imla kurallarıyla ilişkimi tekrar gözden geçiriyorum.
Çünkü bu fiili meçhul günlerde,
hatıranın yanına varıp da iki satır dertleşilmiyor!
Adın soruyla başlıyor ağzımdaki yolculuğuna
Kelimelerimi usul usul çığırından çıkarıyor ellerin
Dilimize çeviremiyorum seni kusuruma bakma
Başka lisanı da yok ki çaresizliğimin...
Hırsız da olsan ne çalacaksın ki yokluktan
Yankesici olsan ruhumun meydan kavgalarında
Dolandırıcı olsan ya da gülüşünle kandırsan beni
Güzelliğinden dolayı suçlu sayılsan
Cinayetimi üstlenir miydin?
Sırf hayatımı seviciler kervanına katıl diye
Onca sessiz kalmışlığım, tükürdüğümü yalamışlığım
Lafımı esirgemişliğim, yutmuşluğum…
Bu aşk için onca dirsek çürütmüşlüğüm
El pençe divan durmuşluğum var!
Bak ben sadece bilmen gereken bir sırrı açıklamak istemiştim;
Hırçın bir derenin yeni yatağını yadırgadığı
Uyurgezer coğrafyamızda seninle ben
Biz ikimiz; ölçeksiz sevdik birbirimizi
Sen ki, rüzgârdan kadın
Kasırgalara yön verirdin tek hareketinle
Ben ise bir ayağı çukurda yaşayan o koca çınar
Dokunsan yıkılacaktı sanki mazim, dokunsan ağlayacaktım…
Sen dış dünyaya kapalı bir müzayede salonuydun…
Açık arttırmadaydı bütün duyguların…
Yüzünün eskizleri, dudaklarının tenimdeki resitalleri,
gözlerindeki Allah’a ait karakalem çalışmaları,
rüzgârın saçlarına serenatları,
esmerliğinden muzdarip şiirlerim,
hepsi…
Hepsi alıcı bulurken,
hislerim boş bulundu…
AllaTurkaa »
AllaTurkaa Life »
Yazılar »
Anlamlı Sözler
(9.10.2006, 17:47)
