Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

SARI-FM

Stajyer

  • Konuyu başlatan "SARI-FM"

Mesajlar: 19

Kayıt tarihi: Jun 19th 2007

  • Özel mesaj gönder

1

Thursday, 21.06.2007, 18:54

Dinle oglum...

Dinle oglum

Dinle oğlum, bunları sana sen uyurken söylüyorum.Küçücük elini yanağının altına sokmuşsun, nemli alnındaki sarı lülelerin yapış yapış ıslak. Odana bir hırsız gibi süzülerek girdim. Birkaç dakika önce kütüphanede oturmuş gazetemi okurken vicdan azabım nefes kesen bir dalga gibi üstüme geldi. Bir suçlu gibi yatağının başucuna geldim. Neler mi düşündüm oğlum? Sabah sabah kızmıştım.Okula gitmek üzere giyinirken seni azarladım, çünkü yüzünü ıslak havluyla öylesine silivermiştin. Ayakkabılarının kirli olduğunu görünce sana onları temizlettim. Bazı eşyalarını yere attığında sana öfkeyle bağırdım. Kahvaltı ederken bir sürü kusurunu buldum. Yiyecekleri etrafına saçıyordun, lokmalarını çiğnemeden yutuyordun, ekmeğine çok fazla tereyağı sürmüştün. Sen oyun oynamaya gidiyordun, bense trenime yetişmek zorundaydım.Bana baktın elini salladın ve "Güle güle babacığım" dedin. Ben ise kaşlarımı çattım ve "Dik dur!" dedim sana.Akşam üzeri de durum farksızdı. Eve gelirken seni yere çömelmiş arkadaşlarınla bilye oynarken buldum. Çorapların yırtılmıştı. Arkadaşlarının önünde seni küçük düşürdüm ve kolundan tutup eve götürdüm.Bu çoraplar çok pahalıydı ve giymek istiyorsan dikkatli olmalıydın. Düşün oğlum bunları sana baban söylüyordu!Hatırlıyor musun? Sonra çalışma odama girdin.Gözlerinde incinmiş bir ifade vardı. Kağıtlarımın üzerinden sana baktığımda bir an için çıkmaya yeltendin. "Ne istiyorsun?" diye bağırdım sana.Hiçbir şey söylemeden koşup boynuma sarıldın ve beni öptün. Hem de büyük bir sevgiyle. Sonra koşarak dışarı çıktın.Kağıdım elimden düştü. Bana neler oluyordu? Sürekli senin hatalarını buluyordum. Seni böyle ödüllendiriyordum. Seni sevmediğim için değil bu; senden çok şey beklediğim için. Seni kendi çağımın değer yargılarına göre değerlendiriyorum çünkü.Oysa ki senin pek çok güzel özelliğin var. Kalbin öylesine yüce ki! Bu gece gelip beni öpüşün de bunu kanıtlıyor. Bu gece başka hiçbir şeyin önemi yok oğlum. Karanlıkta, yatağının yanında diz çöktüm ve çok utanıyorum. Bunları sana uyanıkken anlatsam da anlamazsın biliyorum. Ama yarın gerçek bir baba olacağım. Seninle oynayacağım. Sen acı çektiğinde acı çekecek, sen güldüğünde güleceğim. Dilimin ucuna kötü şeyler geldiğinde dilimi ısıracağım. Kendi kendime sürekli, "O bir çocuk!" diyeceğim. Ben seni büyük bir adam gibi gördüm. Oysa ki sen daha küçük bir çocuksun.Daha dün annenin kolları arasındaydın, başını onun omzuna dayamıştın. Ah, senden çok şey bekledim oğlum, çok şey bekledim. İnsanları eleştirmek yerine onları anlamaya çalışalım. Ne yapmak istediklerini anlayalım. Sempati, hoşgörü ve nezaket eleştiriden çok daha yararlıdır. "Bilmek affetmektir." Dr. Johnson'ın da söylediği gibi, "Tanrı bile insanı son gününe kadar yargılamaz." O halde neden biz yargılayalım?Eleştirmeyin, kınamayın ve şikayet etmeyin!

  • "Masum Masum" bir kadın

Mesajlar: 13,411

Kayıt tarihi: Jan 31st 2008

Konum: AllaTurkaa

  • Özel mesaj gönder

2

Monday, 23.05.2011, 15:48

Oglum Seni Seviyorum

Dinle oglum, bunlari sana sen uyurken söylüyorum. Küçücük elini yanaginin altina sokmussun, nemli alnindaki sari lülelerin yapis yapis islak.
Odana bir hirsiz gibi süzülerek girdim. Birkaç dakika önce kütüphanede oturmus gazetemi okurken vicdan azabim nefes kesen bi dalga gibi üstüme geldi. Bir suçlu gibi yataginin basucuna geldim.
Neler mi düsündüm oglum? Sabah sabah kizmistim. Okula gitmek üzere giyinirken seni azarladim, çünkü yüzünü islak havluyla öylesine silivermistin.
Ayakkabilarinin kirli oldugunu görünce sana onlari temizlettim. Bazi esyalarini yere attiginda sana öfkeyle bagirdim.
Kahvalti ederken bir sürü kusurunu buldum. Yiyecekleri etrafina saçiyordun, lokmalarini çignemeden yutuyordun, ekmegine çok fazla tereyagi sürmüstün.
Sen oyun oynamaya gidiyordun, bense trenime yetismek zorundaydim. Bana baktin elini salladin ve “Güle güle babacigim” dedin. Ben ise kaslarimi çattim ve “Dik dur!” dedim sana.
Aksam üzeri de durum farksizdi. Eve gelirken seni yere çömelmis arkadaslarinla bilye oynarken buldum. Çoraplarin yirtilmisti. Arkadaslarinin önünde seni küçük düsürdüm ve kolundan tutup eve götürdüm.
Bu çoraplar çok pahaliydi ve giymek istiyorsan dikkatli olmaliydin. Düsün oglum bunlari sana baban söylüyordu!
Hatirliyor musun? Sonra çalisma odama girdin.Gözlerinde incinmis bir ifade vardi. Kagitlarimin üzerinden sana baktigimda bir an için çikmaya yeltendin. “Ne istiyorsun?” diye bagirdim sana.
Hiç bir sey söylemeden kosup boynuma sarildin ve beni öptün. Hem de büyük bir sevgiyle. Sonra kosarak disari çiktin.
Kagidim elimden düstü. Bana neler oluyordu? Sürekli senin hatalarini buluyordum. Seni böyle ödüllendiriyordum. Seni sevmedigim için degil bu; senden çok sey bekledigim için.
Seni kendi çagimin deger yargilarina göre degerlendiriyorum çünkü.
Oysa ki senin pek çok güzel özelligin var. Kalbin öylesine yüce ki! Bu gece gelip beni öpüsün de bunu kanitliyor.Bu gece baska hiçbir seyin önemi yok oglum. Karanlikta, yataginin yaninda diz çöktüm ve çok utaniyorum.
Bunlari sana uyanikken anlatsam da anlamazsin biliyorum. Ama yarin gerçek bir baba olacagim. Seninle oynayacagim. Sen aci çektiginde aci çekecek, sen güldügünde gülecegim. Dilimin ucuna kötü seyler . geldiginde dilimi isiracagim. Kendi kendime sürekli, “O bir çocuk!” diyecegim.
Ben seni büyük bir adam gibi gördüm. Oysa ki sen daha küçük bir çocuksun. Daha dün annenin kollari arasindaydin, basini onun omzuna dayamistin. Ah, senden çok sey bekledim oglum, çok sey bekledim.
Insanlari elestirmek yerine onlari anlamaya çalisalim. Ne yapmak istediklerini anlayalim. Sempati, hosgörü ve nezaket elestiriden çok daha yararlidir. “Bilmek affetmektir.
Dr. Johnson’in da söyledigi gibi, “Allah bile insani son gününe kadar yargilamaz.” O halde neden biz yargilayalim?

Elestirmeyin, kinamayin ve sikayet etmeyin! Hatalarindan ders almasi için yardimci olabiliyorsaniz, yardimci olun. Bekleyin...

3

Monday, 23.05.2011, 16:25

paylaşım için tşkkkk çok güzel