Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

1

Monday, 11.11.2013, 22:20

Çocuk gelişimi/yetişimi makaleleri

Çocuğumu Yeniden Yetiştirmem Mümkün Olsaydı

• Ona işaret parmağımı kaldırıp yasaklar koymak yerine,parmaklarıyla resim yapmayı öğretirdim.
• Hatalarını daha az düzeltir,onunla daha çok yakinlik kurmaya çalışırdım.
• Onu sadece gözlerimle izler,saat kısıtlamaları koymazdım.
• Daha bilgili olmaya çalışır,daha çok şefkat gösterirdim.
• Onunla daha çok yürüyüşlere çıkar,uçurtmalar uçururdum.
• Ona karşı ciddi bir tavır içinde olmak yerine,onunla oyun oynardım.
• Onunla kırlarda koşar,yıldızları seyrederim.
• Onunla daha az çekişir,ona daha çok sarılırdım.
• Önce benlik saygısı kazanmasını sağlar,sonra bir ev almaya çalışırdım.
• Ona her zaman kati davranmaz,onu daha çok onaylar ve yüreklendirirdim.
• Güç konusunda daha az ders verir,sevgi konusunda daha çok şey öğretirdim.

~Diane Loomans~

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

2

Monday, 11.11.2013, 22:23

Yaş Dal----Çocuk gelişimi

• Eğer bir çocuk; kavga ve gürültü içinde yaşarsa kavgayı öğrenir.

• Eğer bir çocuk; korku içinde yaşarsa, korkmayı öğrenir.

• Eğer bir çocuk; daima ona acıyan insanlarla beraber yaşarsa, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir.

• Eğer bir çocuk; kıskançlık içinde yaşarsa, nefret etmeyi öğrenir.

• Eğer bir çocuk; cesaret ve heyecana değer verilen bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.

• Eğer bir çocuk; övmeyi bilen insanlarla beraber yaşarsa, başkalarını da taktir etmeyi öğrenir.

• Eğer bir çocuk; sevgi içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir.

• Eğer bir çocuk; kendisini insan yerine koyan bir çevrede yaşarsa, hayatta erişmek için çalışmaya değer bir amacı olmasını öğrenir.

• Eğer bir çocuk; dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa, adaletin ne olduğunu öğrenir.

• Eğer bir çocuk; sözlerine güvenilir insanlar içinde yaşarsa, hakikatin ne olduğunu öğrenir.

• Eğer bir çocuk; açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa dünyanın gerçekten yaşamaya değer güzel bir yer olduğunu öğrenir.

Ann LANDER

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

3

Monday, 11.11.2013, 22:25

Çocuk Yaşadığını Öğrenir

Eğer bir çocuk sürekli eleştiriliyorsa,
Kınama ve ayıplamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kin ortamında büyüyorsa,
Kavga etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanıyorsa,
Sıkılıp utanmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitiliyorsa,
Kendini suçlamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk hoşgörü ile yetiştiriliyorsa,
Sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendiriliyorsa,
Kendine güven duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk övülüyor ve beğeniliyorsa,
Takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülüyorsa,
Adil olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görüyorsa,

Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir...


Doğan CÜCELOĞLU

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

4

Monday, 11.11.2013, 22:32

Yaşayarak Öğrenmekle ilgili şiir

ir çocuk kınanırsa her zaman
O da yapamaz başkalarını ayıplamadan
Ve düşmanlık görürse durmadan
Kaçamaz hiçbir zaman kavgadan
Onunla edilirse alay
Utancı öğrenir en kolay,
Ve utançla yaşarsa eğer
Suçlamayı kendisine iş eder
Hoşgörü esirgenmezse ondan
Sabrı da öğrenir bir yandan
Ve verilirse ona cesaret
Nedir, Öğrenir kendine güvenmek.
Övgüyle ödüle layık görülürse çocuk
Hep almayı değil vermeyi de öğrenir çabuk.
Ve güven duyulmuşsa kendisine
O da kulak verecektir dostluğun sesine
Bir çocuk başkalarından görürse beğeni
Bilir kendisinin de sevmesi gerektiğini.
Ve ilgi,dostluk görürse eğer
Sevgiyi sevgiyle yürekten sezer.
Sevgiyi bulunca kucak dolusu
Dünya ile arkadaşlık kurmakta
Kalmaz korkusu...


Dorothy Law Nolte

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

5

Tuesday, 12.11.2013, 20:30

"Çocuklarınıza yanlış bir davranışta bulunduğunuzda onlardan özür dileyin, -ki büyüdüklerinde özür dilemenin bir özür olmadığını bilsinler."

  • "01antepli27" bir erkek

Mesajlar: 7,282

Kayıt tarihi: Aug 18th 2011

Konum: Adana

  • Özel mesaj gönder

6

Tuesday, 12.11.2013, 20:32

Çok güzel konu açmışsın abi eline sağlık...

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

7

Tuesday, 12.11.2013, 20:54

Çok güzel konu açmışsın abi eline sağlık...

Teşekkür ederim abim. Faydalanmak isteyen, merak eden, ilgilenen veya bu konuda paylaşımı olacak arkadaşlar için karınca kararınca birşeyler işte ;)

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

8

Tuesday, 12.11.2013, 20:56

"Çocukların nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyacı vardır."

''Joseph Joubert

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

9

Tuesday, 12.11.2013, 21:40

Çocuk zekasını geliştiren oyuncaklar

Çocuklarımız ile oynadığımız oyunlarda karşılıklı keyif alırken, bu sırada onların zihinsel gelişimlerine de destek oluruz. Bebekler ilk aylarda görüş alanları içindeki nesneleri izlerken, dokunmaya çalışırlar. Dikkatlerini çeken nesneyi 180 derece takip edebilirler. Annelerinin sesini ayırt edebilirler. Nesnelere vurur, çıkardığı sesten keyif alır, davranışlarını tekrar ederler.

1 yaş dönemi çocukları için; plastik, ahşap, kumaş gibi farklı ebat ve malzemelerden yapılmış oyuncaklar tercih edilmeli. Renkli ve ses çıkaran oyuncaklar ilgilerini çekecektir. 0-2 yaş döneminde avucu ile kavrayabileceği ebattaki oyuncakların yerini, ilerleyen aylarda hareket ettirebileceği oyuncaklar alacaktır. İlk aylarda eline aldığı oyuncağı tanımak isteyen bebek ağzına götürerek, özelliklerini keşfetmeye çalışacaktır. İlk altı ay sonrasında çocuk gelişimi hız kazanır. Motor becerileri gelişirken, bebeğin çevreyi tanıma çabaları artar. Parmakları ile yediklerini keşfetmek ister. Yemek yeme becerisinin gelişmesi için deneyimleri desteklenmelidir. Onunla oyun oynarken sakladığınız oyuncağı merak eder. Bu oyunu sık kullanın. İletişim kurarken göz temasına özen gösterin. İsmini söyleyin, kısa net cümleler kurun, oyuncaklarını karşılıklı alıp verin. Yüz ifadeniz ve ses tonunuzda yarattığınız farklılıklar sizi dinlerken dikkatini toplamasını sağlayacaktır. İlk altı ay içinde sakladığımız nesneleri aramayan bebek, dokuzuncu aydan sonra kaybolan oyuncağını takip eder ve bulmaya çalışır. Basit talimatları anlar. Objelere dokunmasını sağlayın ve bunlar hakkında onunla konuşun, anlatın… Oyuncaklarını beraber toplayın, şarkı ve tekerlemeler söyleyin.

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

10

Tuesday, 12.11.2013, 21:41

Hayat Bir Çocuğa Nasıl Anlatılmalı?

Arkadaşımın kızı bir yaşına gelmişti, ´Sen eğitimcisin, neler öğretmem gerekiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum´ dedi. Sorusu kolaydı ama yanıtı zordu, akıl vermesi basitti ama uygulaması karmaşıktı, anlatmaya başladım:


"Annelik uzun zaman alan ve günün yirmi dört saati devam eden adı ´insan yetiştirmek´ olan b...ir iş. Bir kere bilmelisin ki, zaman alacak. Neye zaman harcarsan onun karşılığını alırsın. İşine zaman harcarsan işinden, eşine zaman harcarsan eşinden, çocuğuna zaman ayırırsan da ondan karşılığını alırsın. Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...


Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden ´neden ben değil de o ?´ demeden...


Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona. Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu.


Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini, tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.
Kitaplardan keyif almasını.
Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını ama okumayı sevmesini öğret ona. Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı. Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.


Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.
Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...


Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona. Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.


Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret. Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı...


Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret.
Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat. Hayatı sorgulamayı öğret ona...


Bilginin en büyük güç olduğunu öğret. Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret. Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.


Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.


Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...
´İstemiyorum´,´hayır´ demeyi öğret ona, istediğinde ise ´istiyorum´ demeyi.


Sevdiğinde ise´seni seviyorum´ diyebilmeyi öğret ona. Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...


Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı... Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona. Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını.


İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret... Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını... Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

Aylin Kotil

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

11

Tuesday, 12.11.2013, 21:43

Senin sayende demiyorsanız senin yüzünden de demeyin hiç bir zaman

'Senin sayende' demiyorsanız,'senin yüzünden' de demeyin hiç bir zaman. Selma,6 çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğuydu,bana geldiğinde 8 yaşındaydı. Selma'nın onu psikolojik olarak susmaya iten, 'seçici konuşmazlık' dediğimiz sürece getiren olaylar beş yaşındayken başlamıştı.

Anneye en fazla ihtiyaç duyulan dönemde anne, Selma'nın hayatından çıkıp gidiyor. Aradan 1,5 yıl geçiyor. Kendi hallerinde bir şekilde yaşamaya alışıyorlar.
Büyük kızlar evde yemek yapıp, en küçük çocuklara annelik yaparken, Selma babasıyla birlikte dükkanda çalışıyor. Dükkanları evin hemen alt katında olduğu için baba endişe duymadan iş hayatına devam ediyor. Çocuklarını kimseye muhtaç etmeden yük etmeden idare ediyor. Bir gün ablalar ve ağabey, kardeşlerini alarak yakın Akrabalarına gidiyorlar. Selma babasının yanından ayrılmıyor. Çok ısrar ediyorlar ama istemediği için gitmiyor. Babası da gitmemesine ses çıkarmıyor. Öğleden sonra baba Kız dükkanı temizlemeye başlıyorlar. Selma babasının istediği gibi her yeri bi güzel temizleyip süpürüyor. Daha sonra radyoyu açıyor. Müzik dinlemeye başlıyor. Ancak dışardan gelen sesler nedeniyle müziği duyamadığı için, sesini iyice açıyor. Babası da başının ağrıdığını söyleyerek müziğin sesini kısmasını istiyor. Selma, babasının söylediğini duymamış gibi yapıyor. Hani çocuklar sıklıkla yaparlar ya.. Bir süre sonra babası, başının çok ağrıdığını söylüyor. Yüzü asılıyor. Selma, gidip gelip
babayı kontrol ediyor baş ağrısı geçti mi diye. Babası baş ağrısına dayanamayarak eve ilaç almaya çıkıyor. Sıcaktan bunaldığını, kendini kötü hissettiğini söylüyor. Dükkana dikkat etmesini hemen bi ağrı kesici alıp geleceğini de ekliyor. Eve çıkıyor. Aradan epey zaman geçmesine rağmen baba yok. Bekliyor baba yok. Merak edip yukarıya babasına bakmaya çıkıyor. Eve giriyor. Babasına sesleniyor. Cevap yok. Tam oturma odasına giriyor ki babası o anda Selmanın gözleri önünde
kalp krizi geçirmeye başlıyor. Selma babasının çırpınmalarına, yerde tırmalamasına...vs. şahit oluyor. Babası son nefesini verip yerde cansız yatarken, Uyandırmaya çalışıyor. Babası uyanmıyor... Camdan aşağı doğru bağırmaya başlıyor:'İmdat.. Babama bişey oldu... Yardım edin!..' kısa süre içinde ev mahalle halkıyla doluyor...Cenaze işlemleri bitince 1,5 yıl önce anneleri ölen bu altıkardeşin ne olacağı tartışması başlıyor.. kimi 'yanımıza alalım', kimi 'yuvaya
verelim', kimi de 'hepsine birden nasıl bakacağız' diyor. En sonunda akrabalar aralarında anlaşıyorlar.'herbirimiz birisini alalım. Böylece çocuklar yurtlarda perişan olmaz, arada sırada da olsa birbirlerini görürler.' Diye düşünüyorlar. Selma' yı çok sevdiği halası alıyor. İki yıldır Selma yanlarında ve hiç konuşmuyor.
Duyduklarım beni çok etkilemişti. Daha önce gidilen Uzmanların isimleri beni endişelendirmişti. Bir yandan da bir şeyler yapabilirim belki diye düşünmeden edemiyordum. Hikayesinden çok etkilendigim bu kızı merakla bekliyordum. Halası olan biteni tek tek anlattı. 'Gelinimiz ve ağabeyimin ölümünden sonra ben de onu bir türlü mutlu edemedim. İki yıldır yüzü hiç gülmüyor. Kendiliğinden hiç bir şey yapmıyor. Sadece konuşmasa neyse ama sanki kurulmuş bir robot gibi. örneğin sofraya oturup yemek yiyeceğiz ' Hadi Selma sofraya otur!' diyoruz oturuyor. Hadi Selma artık kalkabilirsin demeden kalkmıyor.Önceleri aldırmadık. Baktık olmadı karşımıza aldık uzun uzun konuştuk anlattık. Ona evimizin bi kızı olduğunu, evdeki herkes kadar her şeye hakkı oldugunu... hiçbirisi fayda etmedi. Zamanla öfkelenip inadını kırmak için bazı taktikler uygulamaya başladık. Sofra hazır olunca gel otur demedik, aç kaldıgı günler oldu. Ya da artık kalkabilirsin demedik saatlerce sofrada oturdu. Hadi artık uyudemedik, sabaha kadar koltukta öyle oturdu. Vicdanın yoksa söyleme...' Onunla yaptığım ilk seans dün gibi aklımda. Hal hareketleri dinlemiyormuş gibi ama tüm alıcılarını bana cevirdiğini hissettiğim tavırları.
- Biliyor musun ben seni çok sevdim

- Vallahi çok ciddiyim, çok sevdim.

- Ne güzel hiç konuşmuyorsun, diğer çocuklar gibi kafamı şişirmiyorsun ..
Gözlerimin içine bakıp gülümsemesini saklamak ister gibi dudaklarını
ısırarak başını salladı.
- Biliyor musun bazen çocukların hayatlarında bazı şeyler Yolunda
gitmiyor, benim işimse bunları yoluna koymak.
Beni dinlediğini biliyorum .. hatta benimle konustuğunu bile
hissediyorum. Çocuklar benden yardım isterler, ben de onlara yardım
ederim. Bu hep böyle oldu.

- Ama şu an işler değişti. Sana yardım etmeyi ben istiyorum. Eğer bana
yardım edersen , izin verirsen seni susturan şeyin ne olduğunu
bulurum. Gerçekten... inan bana...izin verir misin?
Başını salladı! Evet başını salladı!
- Elimde bazı resimler var, o resimleri çocuklara gösteriyorum onlar da bana resimlerle ilgili hikayeler anlatıyorlar. Onlar bana hikaye anlatınca ben de onların mutlu olmasını sağlıyorum. Yani bütün sır hikayede. Biliyorum sen konuşmuyorsun. Ama hikaye anlatmak istersen, konustuğunu kimseye söylemem. Bu ikimizin sırrı olur. Anlaştık mı? Bir süre düşündü. Başını sağa sola salladı. Evetle hayır arasında gidip geliyordu. Birden evet anlamına gelecek şekilde başını salladı. Karşımdaydı... ben ona resimler gösteriyordum o da bana hikayeler anlatıyordu. İşimiz bittiğinde ona çok teşekür ettim. Anlattıklarını analiz etmeye bile gerek yoktu. O kadar saf, o kadar temiz, o kadar kendi hikayesini anlatmıştı ki... Selma'nın bilinçaltı karmakarışıktı. İşte Selma'nın analizden geçmesine bile gerek bırakmayan, Halasını dinlerken gözyaslarına boğan, beni analiz yaparken hıçkırıklara boğan hikayesi...


'Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar bir ülke varmış. Bu Ülkede anne babasıyla yaşayan çok mutlu çocuklar varmış. Çocuklarkardeş kardeş hep oynarlarmış, anne babaları onlara hiç kızmazlarmış. Birgün bu çocukların annesi hastalanmış. Çocuklar çok üzülmüş. Ama kimse çocukların üzüldüğünü anlamamış. Anneyi hep hastaneyegötürmüşler. İlaçlar vermişler. hem de acı acı ilaçlar. Anne, sırf çocuklarını yalnız bırakmamak için içmiş bütün o acı ilaçları. Çocuklara hep
annelerinin iyileşeceği söylenmiş. Bir gün anneyi eve getirmişler. Çocuklar anne geldi diye çok mutlu olmuşlar. Anne hep yatakta yatmaya başlamış. artık cocuklarına yemekler yapmıyormuş. Çocuklar çok üzülmüşler. Annelerinin yanında oyunlar oynamaya başlamışlar. Annelerininyanında niye oynuyorlarmış biliyor musun ? Anneleri eğlensin diye. Ama babaanneleri hep kızıyormuş onlara. 'Gürültü yapıp durmayın. Anneniz zaten sizin yüzünüzden hastalandı' diye. çocuklar çok yaramazlık yaptı diye anne hastalanmış meger. Çocuklar da anne
iyileşsin diye onu eğlendirmek istiyorlarmış ama kimseanlamıyormuş.herkes çocuklarını azarlayınca anneleri de coküzülüyormuş... Birgün anne ölmüş. Herkes ağlamış. Çocuklar annenin neden Öldüğünü anlamış. Yaramazlık yaptılar diye. Çocuklar evde babalarıyla yaşamaya başlamışlar. Bir gün anneane gelip yemek yaparken, çocuklar gürültü yapmışlar. Anneanne onlara kızmış 'kızım sizin yüzünüzden hasta oldu. Hiç annenizin sözünü dinlemediniz hasta ettiniz kızımı. Sizin yüzünüzden de öldü. Sözümü dinlemeyip gürültü yapar, çok konuşursanız beni de öldürüp ortada kalacaksınız. Kim bakacak size?' demiş. Bir gün Selma , babasıyla dükkanda oturuyormuş. Ablaları kardeşleri amcalarına gitmişler. selma babasının yanından ayrılmak istememiş. Hiç gürültü yapmadan hep babasına yardım ediyormuş. Anneleri çocuklar evde yokken hastalanmış ya. Babası yalnız kalır hastalanır diye yalnız bırakmak istemiyormus. Babaları çocuklarınıhiç kızmıyormuş zaten. Gürültü yaptıklarında bile.. Selma dükkanda babasına yardım etmiş, her yeri mis gibi yapmış. Elleri de acımış biraz. Radyoyu açmış. Babasının başı ağrımış. 'Kızım kapat şunun sesini' demiş. Selma duymuş ama duymamazlıktan gelmiş. En sevdiği müzikler varmış.Babası biraz sonra eve gitmiş. İlaç alıp gelecekmiş. Gitmiş gelmemiş. Selmanın aklına hemen anneannesiyle babaannesinin söyledikleri gelmiş. Annesi zaten cocukların yaramazlıgı yüzünden ölmüştü ya. Selma çok korkmuş eve çıkmış. Babasını aramış. Odaya girince bi bakmış, babası bişeyler yapıyor. Selma çok korkmuş. Babası Selmaya 'git' der gibi işaretler yapmış. Selma gitmemİş. Babası yerde Uyumaya başlayınca uyandırmaya çalışmış.Uyandıramayınca ağlamaya başlayıp komşuları çağırmış. Sonra ev kalabalık olmuş. Selma kimseye söyleyememiş ama çoküzülmüş.. babası ' git ' dediği halde gitmemiş. Yine babasının sözünü dinlememiş. Eger gitseydi, müziğin sesini açıp babasının başını ağrıtmasaydı babası ölmeyecekti. Selma'nın yüzünden öldü. Akrabalar çocukları paylaşmışlar. Selma ablalarından ayrılmakistememiş. Küçük kardeşini de çok seviyormuş. Halası yanına gelip 'kızım sen artık benim kızımsın bizimle yaşayacaksın'demiş. Selma çok mutlu olmuş. Öyle mutlu olmuş ki, halasını çok seviyormuş, istediği zaman kardeşlerime götürürler, diye düşünmüş.. Halasının evine gidince 'artık bunlar benim yeni anne babam' demiş kendi kendine. Ama birden korkmaya başlamış. 'Annemle babamı ben öldürdüm. Yaramazlık yaptım sözlerini dinlemedim. Yeni annemi babamı çok seviyorum. Ya onlara da bişey olursa ben ne yaparım.?' Sonra aklınaBişey gelmiş. Gece yatmadan önce yatağının başucuna oturup dua etmeye başlamış. 'Allahım .. ben çok yaramaz bir kızım. Annem babam benim Yüzümden öldü. Halamlar çok iyi insanlar. Ne olur benim yüzümden onları da yanına alma.Eğer onları da alırsan ben kimin yanında kalırım? Ne olur Allahım bana yardım et. Hiç konuşmamam için bana yardım et. Ne zaman gürültü yapıp Söz dinlemesem annem babam ölüyor. Hep susmam için bana yardım et Allahım. Ne söylerlerse yapacağım, onlar söylemeden hiç bişey yapmayacağım... ne olur onları benden alma!..' O günden sonra Selma hiç konuşmamış. Gülmemiş. 'Eğer gülersem evde gürültü olur, başları ağrıyıp ölürler' diye korkmuş. Hep susmuş.. Hikayesi bitince Selma gözlerimin içine baktı ve ekledi; 'Biliyor musun? Hala her gece dua ediyorum. Allahım nolur konusmayayım, konusmamam için bana yardım et! Diye. Bazen çok mutlu oluyorum. O zaman çok korkuyorum sevinçten çığlık atarım da gürültü olur, annem ölür diye'

O küçük bedeniyle ne kadar büyük bir görev üstlenmişti. Kaçımız en konuşkan, en geveze çağımızda kendimizi susturmayı başarabiliriz ki? Kaçımız bir dondurma alındıgında bile sevinç çığlıkları atabilecekken, bu yogun duyguyu bastırıp susmaya devam edebiliriz ki? Kaçımız? Bu kadar sevilmek... bu kadar değer verilmek...Yapmayın ne olur... Çocuklarınızın küçücük omuzlarına, AĞIR yükler yüklemeyin.
Onların akılları da BÜYÜK, yürekleri de KOCAMAN... Ne olur başınız da ağrısa, bir bardak da kırılsa, eşinizle de kavga etseniz; demeyin... Zaten aslında hiç biri çocuğunuz yüzünden değildir. Aslında hiç bir şey, hiç bir zaman, bir başkası yüzünden değildir, kendimizizdir, bir durumu istemediğimiz bir sonuca doğru yönlendiren. Ama bunu bilmektense, itiraf etmektense, bir başkasını Suçlamak hep daha kolay gelir.
'Senin yüzünden!' demeyin çocuklarınıza...
Hele hiç bir zaman 'Senin sayende' demiyorsanız, 'senin yüzünden' de
demeyin hiç bir zaman.
Karanlığın en koyu olduğu an,
Aydınlığın en yakın olduğu zamandır.

PSİKOLOG MEHTAP KAYAOĞLU

  • "06**ECE**" bir kadın

Mesajlar: 9,115

Kayıt tarihi: Dec 1st 2012

Konum: ADANA

  • Özel mesaj gönder

12

Tuesday, 12.11.2013, 23:58

Çok güzel paylaşımlar abi emeklerine sağlık ... Benimde bi katkım olsun istedim çok güzel bi konu ...Teşekkürler abi yüreğine sağlık...

ÇOCUKLAR NEDEN YALAN SÖYLER VE EBEVEYN OLARAK NASIL YAKLAŞMALIYIZ
Çocuklar neden yalan söyler?
Çocuklarda yalan söyleme 6 yaşından itibaren bilinçli olur. Anne babalar çocuğun neden yalan söylediğini bilirse yalanı önlemek mümkün olur.

Beyazı ile karası ile biz söyleyince “gerekli” olan ama çocuğumuzdan duyduğumuzda dünyanın sonu gelmiş hissine kapıldığımızı sandığımız şey: Yalan söylemek.

Kızsak da, cezalandırsak da, ağzına biber sürmekle tehdit etsek de çocuklar yalan söylerler. Oysa biz onlara hep yalanın çok kötü olduğunu, doğruyu söylediğinde hata yapmış olsa bile kızmayacağımızı tekrarlar ve hep doğruyu söylemelerini isteriz. Böylece onun yalan söylemesini engelleyebileceğimizi sanırız. Oysa bu tür uyarılar onların korkmasına ve kaygılanmasına neden olur. Önemli olan çocuğun niçin yalan söyleme gereği duyduğunu anlayabilmektir.

Neden yalan söylerler?
Çocuğun söylediği yalanı değerlendirirken yaşını ve gelişimini göz önüne almak gerekir. Üç yaş öncesinde yalan söylediğini fark etmeyen çocuk, yeni öğrendiği kelimeleri aileyi mutlu etmek için kullanır. Altı yaşına kadar ise geniş hayal dünyasıyla yalan birbirine karışabilir. 6 yaşından sonra yalanın ne olduğunu bilir ve amaçlı kullanır.

1- Hayal gücü yalanları:
Çocuklar hayal güçleri geniş olduğundan, olmamış şeyleri olmuş gibi aktarırlar. Gerçeği değerlendiremediklerinden, hayal güçlerini kullanarak abartırla, çarpıtırlar. Perdenin kımıldamasını, “nasıl canavar gördüğü” şeklinde anlatan çocuk yalan söylemiyordur.Aile bunu yalan sayar ve kızarsa çözüm elde edemez.

2- İlgi çekmek:
Sahip olamadıkları nedeniyle, ilgisiz kaldığını düşünen çocuk yalana başvurabilir. Ailesinin onu sevmediğini ve ilgilenmediğini düşünen çocuk, birilerinin kendisine saldırdığını uydurabilir. Bazen de çocuklar bir özlemini dile getirmek için yalan söyler. Ör; babasız bir çocuğun "babam var" demesi gibi. Ya da arkadaşları arasında kendi durumunu kötü gördüğünden olmayan oyuncaklarından, evinden, başarılarından bahsederek kendini yüceltmeye , onlarla eşit olmaya çalışır.

3- Model alma:
Yanında telefonla konuşan annesinin, arkadaşına hasta olduğu için gelemeyeceğini duyan çocuk, bazen yalan söylenebileceğini öğrenir. Aynı şekilde kendisini evde bırakan anne babası, akşam güzel kıyafetlerle doktora gidiyoruz diyebiliyorsa, o da rahatlıkla yalan söyleyebilir.

4- Beklentileri karşılayamama:
Ailenin aşırı beklentileri olan çocuklar, onların sevgilerini kaybetmemek için yalana başvurabilir. Birinci olduğunu, en çalışkan olduğunu ileri sürerek, ailesinin yaratacağı olumsuz hislerden korunmaya çalışır.

5- Savunma:
Daha iyi bir açıklaması olmayan çocuk, cezadan kaçınmak için yalan söyleyebilir. Ayrıca sık eleştiriliyor e suçlanıyorsa yalana başvurabilir.

6- Davranım bozukluğu:
Yalan bazen çocuğun hastalığının bir bulgusudur. O zaman tehlikelidir ve genellikle yanında hırsızlık yapma, okuldan kaçma gibi belirtileri de taşır. Bu tür yalanda kesinlikle uzman yardımı gerekir.

Sıklıkla doğruyu söylediğinde bile yalan söylediği iddia edilen bir çocuk, bir sure sonra bunu gerçekten yapmaya başlar. Yalanla pirim elde edebildiğini, kazançlı çıkabildiğini gören çocuğun da yalan söylemesi adeta kaçınılmaz olur. Bu şekilde isteklerine ulaşmanın bir yolu olarak düşündüğü yalana sıkça başvurur.

ANNE BABALAR YALANI NASIL ÖNLEYEBİLİRLER?
1- Sadece yalan söylemenin zararlarından bahsedip, doğru söylemelerini istemek yetmez. Siz de çocuklarınıza model olun.

2-Yalan söylediğini anladığınızı belirtin. Ama aşırı tepki göstermeyin. Bunu sanki sırf sizi üzmek için yapılmış bir davranış gibi düşünmeyin. Aşırı tepki, korunmak için yalanı sürdürmesine neden olur.

3-Yalan söylediğinde bağırıp çağırmadan, davranışın yanlışlığını anlatın ve ceza verin. Bu davranışınız sürekli ve tutarlı olsun. Buna karşılık doğru söylediğinde hoşnutluğunuzu dile getirin. Doğru söylersen kızmayacağım diyerek, ceza verirseniz inandırıcı olamaz ve yalan söylemiş olursunuz.

4-Çocuklardan başaramayacakları şeyler beklemeyin. Aşırı, uyamayacağı kurallar koymayın.

5- Yalan söyleyebileceği konularda, ona farklı yaklaşın. Ödevini bitirdin mi? Yerine ödevi görmek isteyin. Odasını topladığını söylediğinde, çikolata verip sonra kızmak yerine, önce kontrol edin.

6-Niçin yalan söylediğini anlamaya çalışın. Onu dinleyin. Yargılamadan ilişki kurmaya çalışın. Kesinlikle başka çocuklarla ya da kardeşlerle kıyaslamayın. Kendi yanlışını kendisinin bulmasına fırsat tanıyın.

7-Daha karmaşık bir sorun varsa, arkadaşsız, yalnız bir çocuksa, yalan söylediğinde pişman olmuyor ya da istemediği halde kendini durduramadığını söylüyorsa, en kısa zamanda yardım alın.

- Yetişkinler örnek olmalıdır. Eğer anne-baba başkalarına yalan söyleyecek olursa, çocuğun dürüstlüğün önemini anlaması çok güç olacaktır. Çocuklar hangi yaşta olursa olsun yaşına uygun bir dille doğruyu söylemek gerekir.

- Ana-baba-çocuk iletişiminin olumlu olması gerekir. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini bizimle konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına yardımcı olmak gerekir.

- Fazla baskıdan kaçınmalı ve koyduğumuz kurallarla çocuğun yaşamını fazla sınırlamamalıyız

- Aşırı tepki göstermemek gerekir. Yumuşak ve hoşgörülü olmalı ve cezadan kaçınmalıdır. Aşırı tepki göstermek, çocuğun sizin öfkenizden korunmak için, yalan söylemeye devam etmesine yol açar.

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "06**ECE**" (13.11.2013, 00:11)


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

13

Wednesday, 13.11.2013, 18:44

AİLEMİZE , EŞİMİZE VE ÇOCUKLARIMIZDA DAHA MÜKEMMEL OLMAK İÇİN MEDİTASYON YAPMANIN FAYDALARI

Günlük yaşantının stresinden kaçmak ve kendisini psikolojik olarak daha iyi hissetmek isteyenlerin uğrak yeri meditasyon merkezleri oldu artık. Peki, meditasyon yapmak bize ne fayda sağlıyor?
Kişiden kişiye göre faydalarının değişkenlik gösterdiği meditasyonun genel olarak faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz:

• Düzenli olarak meditasyon yapan insanlar stresten korunurlar. Daha sakin ve daha huzurlu olurlar.
• Meditasyon ruhsal gücü artırır.
• Yeteneklerimizi daha verimli kullanmanızı sağlar.
• Düzenli meditasyon kişinin farkındalığını artırır, kafasındaki sorulara zorlanmadan cevap bulmasını sağlar.
• Düzenli meditasyon yüksek benlikle bağlantı kurulmasını sağlar.
• Meditasyon ile kendi iç dünyasıyla bağlantı kuran insan kendini tanır ve sorunlarının kaynağını kendi iç dünyasında bularak çözümler.
• Meditasyon çok dinlendirici bir disiplindir. 20 dakika tam alfa pozisyonunda kalmanın 4 saatlik uykuya eş değerde dinlenme sağlandığı bilinmektedir.
• Meditasyon kişinin hayat amacını, yolunu ve karşısına çıkan sorunların anlamlarını keşfetmesini sağlar.
• Meditasyon kin, nefret, öfke gibi zararlı duygulardan kurtulmaya yardım eder.
• Meditasyon birçok amaç için yapılabilir. Etkili imgelemelerle yapılan meditasyonlar kişinin maddi dünyada da amaçlarına daha rahat ulaşmasını sağlar.
• Meditasyonun birçok faydası vardır, bunların hepsini sıralamak zordur ancak yaşamımızda genel olarak bir uyum ve denge getirmesi belki de ene önemli faydalarından biridir.


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

14

Thursday, 14.11.2013, 13:48

"Çocuk aklının gelişimi için anne sevgisi, fiziksel gelişimi için gereken vitamin ve proteinler kadar mühimdir."

~John Bowlby~


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

15

Saturday, 30.11.2013, 14:12


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

16

Wednesday, 8.01.2014, 16:21

BİR ANNE VE BABADAN ÇOCUKLARININ GELECEĞİNE YAZILAN MEKTUP


Benim yaşlandığımı düşündüğün gün (ki yaşlı olmayacağım), Sabırlı ol lütfen ve beni anlamaya çalış…

Yemek yerken üstümü kirletirsem… üzerimi değiştirecek gücüm yoksa… lütfen sabırlı ol. Benim sana bir şeyler öğretmek için seninle ilgilendiğim zamanları hatırla...

Seninle konuşurken, sürekli aynı şeyleri 1000 kere tekrarlıyorsam… Sözümü kesme… Beni dinle. Sen küçükken, uyuyana kadar sana aynı hikayeyi 1000 defa tekrar tekrar okumak zorunda kalıyordum.

Banyo yapmak istemediğimde; Beni utandırma ya da azarlama… Seni banyoya götürmek için icad ettiğim küçük yöntemlerimi ve oyunlarımı hatırla…

Yeni teknolojiler karşındaki cahilliğimi görürsen… Bana zaman tanı ve beni yüzünde alaycı bir gülümsemeyle izleme…

Bazı zamanlarda unutkan olursam yahut konuşmalarımızda ipin ucunu kaçırırsam… Lütfen hatırlamam için gerekli zamanı bana tanı… Eğer hatırlayamazsam, sinirlenme… Çünkü asıl önemli olan benim konuşmam değil, senin yanında olabilmem ve senin beni dinliyor olmandır.

Ben sana bir sürü şeyi nasıl yapacağını gösterdim… İyi yemek yemeyi, iyi giyinmeyi… Yaşamı göğüslemeyi… Eğer bir şey yemek istemezsem, baskı yapma bana. Ne zaman yemem ya da yememem gerektiğini ben gayet iyi bilirim.

Ve yaşlı bacaklarım yürümeme izin vermediğinde... … Bana elini ver… Tıpkı, benim sana ilk adımlarını atarken verdiğim gibi.

Ve bir gün artık daha fazla yaşamak istemediğimi söylediğimde… ve ölmek istediğimi… Kızma… Bir gün anlayacaksın… Yaşımın; zevk alma değil artık idareten yaşama yaşı olduğunu anlamaya çalış,

Bir gün şunu anlayacaksın, hatalarıma karşın hep senin için iyi olanı gerçekleştirmeye çabaladım ve senin yolunu hazırlamaya çalıştım

Senin yanında olduğumda üzgün, kızgın yada güçsüz hissetme kendini. Benim yanımda olmalısın, beni anlamalısın ve bana yardım etmelisin.

Yürümeme yardımcı ol… ve yolumu sabır ile, sevgi ile bitirmeme.... Benim için yaptıklarını, bir gülümseme ve senin için her zaman taşıdığım çok derin bir sevgi ile geri ödeyebilirim ancak.



SENİ SEVİYORUM OĞLUM

BABAN/ANNEN

Alıntı


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

17

Wednesday, 15.01.2014, 00:14


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

18

Sunday, 2.02.2014, 21:04


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

19

Sunday, 2.02.2014, 21:13


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,901

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

20

Wednesday, 19.03.2014, 21:57

Çocuklarınızın üzerinde bıraktığınız ilk izlenimleri değiştiremezsiniz…
> Çocuklarınızın yapmasını istediğiniz şeyler, sizin de yapmak istediğiniz şeylerdir…
> Saygı görmeyen bir çocuktan saygı, sevgi görmeyen bir çocuktan da sevgi beklemeyin…
> Çocuğa bir şeyler öğretmek için olduğu kadar, ondan bir şey öğrenmek için zaman harcayın…
> Hemen hiçbir şey göründüğü kadar önemli değildir… Kızmadan önce bir kere daha düşünün…
> Kurallarınız varsa, nedenleriniz de olmalı… Bu nedenleri bilmek çocuğunuzun hakkıdır…
> Çocuğunuz, hayallerinden ya da sırlarından birisini sizinle paylaşmak istiyorsa, size ne kadar değer verdiğini anlayın ve onu dinleyin…
> Hatanızı çocuğunuza itiraf edemiyorsanız, zamanla güvenirliğinizi kaybedersiniz…
> Bir çocuğun hayatındaki tüm riskleri kaldırırsanız, o çocuğun hayatındaki tüm canlılığı da kaldırmış olursunuz…
> Konuşan bir çocuğun sözlerini tamamlamaya çalışmayın…
> Kimi zaman çocuğunuz için çok şey yapmaya çalışmak, az şey yapmaktan yıkıcıdır…
> Çocuğunuzla içten bir konuşma yapmak istiyorsanız, gözlerinizi gözlerinden ayırmayın…
> Yersiz övgüler, gerçek övgülerin değerini azaltır…
> Çocuklarınıza nasıl öğrenebileceklerini öğrettiyseniz, onlara hemen her şeyi öğretmişsiniz demektir…
> İçten bir sarılma, sevgiyi tüm kelimelerden daha iyi anlatır…

…Buck Tilton – Melissa Gray


Benzer konular