Koca Mustâpaºa! Ücrâ ve fakîr Istanbul!
Tâ fetihten beri mü'min, mütevekkil, yoksul,
Hüznü bir zevk edinenler yaºıyorlar burada.
Kaldım onlarla bütün gün bu güzel rü'yâda.
Öyle sinmiº bu vatan semtine milliyyetimiz
Ki biziz hem görülen, hem duyulan, yalnız biz.
Mânevî çerçeve beº yüz senedir hep berrak;
Yaºıyanlar değil Allâh'a gidenlerden uzak.
Bir bahar yağmuru yağmıº da açılmıº havayı
Hisseden kimse hakîkat sanıyor hulyâyı.
Ahiret öyle yakın seyredilen manzarada,
O kadar komºu ki dünyâya duvar yok arada,
Geçer insan bir adım atsa birinden birine,
Kavuºur karºıda kaybettiği bir sevdiğine.
Serviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn.
Bu taraf sanki bu halkıyle ezelden meskûn.
Bir afif âile sessizliği var evlerde;
Örtüyor fakrı asâletle çekilmiº perde.
Kaldırımsız, daracık, iğri sokak, doğru sokak..
Her geçildikçe basılmıº ve düzelmiº toprak.
Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen,
Çeºmeden her su içerken: "ªükür Allâh'a" diyen
Yaºıyor sâde maîº