Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

yildiz_28

Stajyer

  • "yildiz_28" bir kadın
  • Konuyu başlatan "yildiz_28"

Mesajlar: 24

Kayıt tarihi: Jan 22nd 2011

Konum: Oturdugum Mahallede

  • Özel mesaj gönder

1

Saturday, 12.02.2011, 09:29

Özel Günleri Kutlamak

Anneler - Babalar günü
Sual:
Anneler babalar gününün dinimizde yeri var mıdır? Bugün hediye verilir mi?
CEVAP
Avrupa’dan
gelen “Anneler - Babalar günü” âdettir. Yani, âdette bid’attir. Âdette
bid’at olduğu ve zararlı olmadığı, çirkin ve dine aykırı yönü
bulunmadığı için, anneler babalar günü tertip etmekte ve hediye vermekte
mahzur yoktur.

Anneleri babaları senede bir gün yerine her gün hatırlamak, onlara hizmet etmek, ölmüşlerse, dua etmek, hayır hasenatta bulunmak gerekir.

Sual:
Anneler günü münasebetiyle, (Cennet annelerin ayakları altında) hadis-i şerifi söylendi. Bir de buna benzer (Din kılıçların altında) hadis-i şerifi vardır. Bunların açıklaması nasıldır?
CEVAP
(Cennet, anaların ayakları altında)
demek (Cennete girmek için ana-babanın rızasını almak gerekir) demektir. (Din, kılıçların altında) hadis-i şerifinin açıklaması da şöyle:

Kılıç,
cihad etmeyi, harp tekniğini gösterir. İslamiyet’i yaymak, Cennete
girmek için kâfirlerdeki silahların hepsini yapmak ve bunları iyi
kullanmak gerekir. Düşmana karşı en yeni silahları hazırlayanlar ve
onlarla dinin emrine uygun şekilde savaşanlar Cenneti kazanırlar. Cihad
şekilleri devirlere göre değişir. Soğuk harp denilen savaş şekli veya
kalemle cihad, bazen silahla cihaddan daha önemli olabilir.

Dünya ve öküzün boynuzu
Peygamber efendimiz, (Rabbim, benim rızkımı kılıcımın ucunda yarattı) buyurdu.
Yani (Düşmanlarla cihad eder, alınan ganimet malından payıma düşenle
geçinirim) buyurdu. Orada bulunan bir köylü, (Benim dünyalığım
nerededir?) dediğinde, (Dünya, öküzün boynuzu üzerindedir)
buyurdu. Yani (Öküzünle tarlanı sürer, rızkını kazanırsın) buyurdu. O
zaman, sapanın ipini, öküzün boynuzlarına bağlarlar idi. Boynuz bu işe
de yaradığı için böyle buyurdu. Köylünün çalışıp tarlasını sürmesini
işaret eyledi. Bazı kimseler bunu bilmediği için (Dünya öküzün
boynuzunun üzerindeymiş) diyerek din kitapları ile alay ediyorlar.

Sevr,
öküz demektir. Gökte öküz şeklinde dizilmiş yıldız kümeleri vardır. Bu
hadis-i şerif söylendiği zaman, o burcun, güneşten, yerküresine
uzatıldığı düşünülen bir doğrunun uzantısı üzerinde bulunuyordu. Dünya
öküz burcundaydı. Boğa burcu da diyorlar. Âlimler, bu hadis-i şerifi
başka türlü de açıklıyorlar. Böyle hadis-i şerifler çoktur. Bu bakımdan
Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerif tercümelerini okumak, yanlış hüküm
çıkarılacağı için çok zararlı olur. Dinini öğrenmek isteyen, doğru
yazılmış ilmihal kitaplarını okumalıdır!

Doğum günü, Evlilik yıldönümü
Sual:
Doğum günü tertip etmekte, evlilik yıldönümü kutlayıp hediye vermekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Doğum
gününe önem vermeyi Hıristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip, almışlardır.
Yaş günü kutlamak ibadet değil âdettir. Bu âdet Hıristiyanlardan gelmiş
olsa bile, ibadet olmadığı için Müslümanların, doğum günü, evlilik
yıldönümü gibi günler tertip etmesinde mahzur yoktur. Fakat gayrı
müslimlerin ibadet olarak yaptıkları şeyleri, mesela bayramlarını
kutlamak caiz olmaz.

Evlilik yıldönümü gibi günah olmayan
âdetleri taklit etmek caiz olur. Ancak faydası olmayan âdetleri almak,
Batıyı körü körüne taklit etmek, onlara özenmek uygun sayılmaz.

Fenni buluşları gayrı müslimlerden almak ise, dinimizin emridir. Çünkü (İlim Çin’de de olsa alın), (Hikmet, fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın)
hadis-i şerifleri, gayrı müslimlere uymayı değil, ilmi, fenni onlarda
bile olsa, arayıp bulmayı ve onlardan üstün olmaya çalışmayı
bildirmektedir.

Sual: Bir kimsenin, her hangi bir mahluk değil de, insan olarak doğduğu için, şükretmesi ve doğum gününü kutlaması caiz midir?
CEVAP
İslamiyet’te
doğum gününü kutlamak vardır, Allahü teâlâya şükretmek olur. Mevlid
kandili, Peygamber efendimizin doğum günüdür. Peygamber efendimiz,
Pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında, (Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum) buyurdu. (Müslim, Ebu Davud, İ. Ahmed, H. S. Vesikaları)

Sual: (Yaş günü, anneler, babalar günü Batıdan gelen sapıklıktır) diyorlar. Batıdan gelen her şeye günah denir mi?
CEVAP
Dinimiz
sadece kâfirlerin ibadet ve haram olan âdetlerini yapmayı yasaklar.
Mubah olan âdetlere izin verir. Peygamber efendimizin papaz ayakkabısı
ve Rum cübbesi giydiği muteber eserlerde bildirilmektedir. Doğum gününe
önem vermeyi Hıristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip, almışlardır.

yildiz_28

Stajyer

  • "yildiz_28" bir kadın
  • Konuyu başlatan "yildiz_28"

Mesajlar: 24

Kayıt tarihi: Jan 22nd 2011

Konum: Oturdugum Mahallede

  • Özel mesaj gönder

2

Saturday, 12.02.2011, 09:30

Mevlid,
doğum zamanı demektir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün
Müslümanların bayramıdır. Mevlid gecesinde, Peygamber efendimiz doğduğu
için sevinenlerin günahları affedilir.

Bu gece, Peygamber
efendimiz aleyhisselamın doğum zamanlarında görülen halleri, mucizeleri
okumak, dinlemek çok sevaptır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da
bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı.

Yaş günü
kutlamak ibadet değil âdettir. Bu âdet Hıristiyanlardan gelmiş olsa
bile, ibadet olmadığı için bir Müslümanın, doğum günü, evlilik
yıldönümü, anneler babalar günü gibi günler tertip etmesinde,
yılbaşlarında tebrik kartı yazmasında mahzur yoktur. Günah olmayan böyle
âdetleri taklit etmek caiz olur. Ancak yaş gününde mum dikmek gibi
faydası olmayan âdetleri yapmak uygun olmaz.

Peygamber efendimiz,
uzun entari giymiş, şalvar ve pantolon giymemiştir. Şalvar giymek
âdette bid’attir. Âdette bid’at olan şeyi yapmak günah değildir. Uçağa
binmek de âdette bid’attir, günah değildir. Bunun için âdet olan
yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, kadınların çarşaf ve erkeklerin
pantolon giymeleri günah olmaz. Peygamber efendimiz, bazen Rum, bazen
Arap elbisesi giyerdi. Tirmizi’nin bildirdiği hadis-i şerifte, kolları dar, Rum cübbesi giyerdi. (Mevâhib-i ledünniyye)

Hakim’in rivayet ettiği (Bir kavme benzeyen onlardandır)
hadis-i şerifindeki benzemek, ibadetlerde benzemektir. Kılık kıyafetle
ilgili şeyler âdettir. Çirkin olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek günah
olmaz. İbadette kâfirlere benzemek bazı yerlerde mekruh, bazı yerlerde
haram, bazı yerlerde küfür olur. Mesela haç takan kâfir olur. Fakat
kâfir gömleği giymek, saç uzatmak günah olmaz. Çünkü bunlar âdettir.

Sual: Doğum gününde, evlilik yıldönümünde pasta yapmak, mum dikmek de caiz mi?
CEVAP
Pasta yapılır, meşrubat, çay içilir, yemek yenebilir. Mum dikmek uygun değildir, yapmamak lazımdır.

Sual: Yaş günü, evlilik yıl dönümü tebrik etmek ve hediyeleşmek caiz mi?
CEVAP
Bunlar âdettir. Zararlı şey değildir. Muhabbeti artırır. Bunlar yapılırken günah işlenmemelidir.

Sual: Bazen çocuklara doğum günü için hediye falan alıyorlar. Böyle kutlamalarda hicri seneye göre hareket etmek daha uygun değil mi?
CEVAP
Bu
âdettir, miladiye göre de olur. Peygamber efendimizin doğumu hicriye
göre yapılıyor. Hicriye göre yapılması da iyidir. Yani ikisi de olur.
Ama hicriye göre yapmak daha iyi olur.

[İslamiyet’te, güneş
yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün yoktur. Doğum günü ve
mübarek geceler, hicri yıl ile kutlanır. Bütün ibadetlerde ve dini
faaliyetlerde kameri aylar esas alınır. Hac, oruç, kurban ve bayram
günleri kameri aylara göre tespit edilir. Haccı Allahü teâlânın
bildirdiği Zilhicce ayında yapmayıp da, miladi bir ayda, mesela Ocakta
yapmak, orucu, Ramazanda değil de, Şubatta tutmak, dini kökten
değiştirmek olur.

Kadir gecesi, Arefe gecesi, Ramazan bayramı
gecesi, Kurban bayramı geceleri, Berat gecesi, Mevlid gecesi, Mirac
gecesi, Regaib gecesi, Muharrem gecesi, Aşure gecesi de kameri aylara
göre tespit edilir. Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bu
gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, dua ve tevbeleri kabul edeceğini
bildirmiştir. Bu geceleri de başka günlere almak dini değiştirmek olur.
Allahü teâlâ, (Bu gecelerde yapılan dua ve tevbeleri kabul ederim)
buyuruyor. Şimdi biri çıkıp, (Ya Rabbi, sen Mevlid gecesini Rebiulevvel
ayının onikinci gecesi yapmış idin, biz onu Nisan ayına aldık. Biz sana
uymuyoruz, sen bize uy) dese, ne kadar çirkin olur.]

Valentine’s day (Sevgililer günü)
Sual: Valentine’s Day denilen sevgililer gününü kutlamakta ve hediyeleşmekte sakınca var mıdır?
CEVAP
Anneler,
babalar günü gibi bir âdettir. Ancak günümüzde, sevgili denince gayri
meşru olan sevgi kastediliyor. Bu ise asla caiz olmaz, haram olan şey
kutlanmaz. Âdette olan şey caizdir, ama o âdet dine aykırı ise
kutlanmaz. Yani dinimizde nikâhsız sevgili olmaz. Aşağıdaki Hıristiyan
hikâyesi doğruysa, sevgililer gününü kutlamak, bir papazın gençleri
buluşturmasını kutlamak ve bir papazın ölümünü anmak gibi bir şey
oluyor. Hatta bayram ilan edildiğine göre, onların bayramlarını kutlamak
daha tehlikelidir. Ayrıca, bu âdeti Türkler bile çıkarsa, gayri meşru
sevgiyi meşru gibi gösterme gayreti tasvip edilemez.

Saint Valentine (Sevgililer) gününün tarihçesi: Zulmüyle
ünlü Roma İmparatoru Claudius II, büyük bir ordu kurmak ister. (M.S.
200) İmparator, erkeklerin orduya katıldıkları zaman, ailelerini ve
sevgililerini düşünmekten savaşamayacaklarına inanır. Bu sebeple de
gençlerin evlenmesine izin vermez. Aynı dönemlerde İmparator Claudius’a
karşı çıkan ve gençleri birbirleriyle buluşturan rahip Valentine, genç
âşıkların en yakın dostu olur. Bunu öğrenen İmparator, Valentine’i hapse
attırır. Gardiyanın kör kızının iyileşmesine yardımcı olan papaz
Valentine’in bu davranışı, İmparator Claudius’un kulağına gider. 14
Şubat günü saint yani papaz öldürülür. (M.S. 270)

Öldüğü gün,
Saint Valentine’in iyileşmesine yardımcı olduğuna dair, gardiyanın
kızına yazdığı bir not bulunur. Notta Valentine, sevgililer arasındaki
sevgiden, tutkudan söz etmiştir. Bundan böyle her 14 Şubat günü, Saint
Valentine’i anmak için gayri meşru sevgililer tarafından kutlanır.

Hıristiyan
Saint Valentine, gençlerin yanı sıra, çocuklar tarafından da çok
sevilir. Bir bahaneyle mahkûm edilir. Mahkûmiyeti süresince, çocuklar
çiçek demetleriyle beraber yazdıkları notları her gün cezaevi
demirlerine asarlar. 14 Şubat’ta Valentine, ölüme mahkûm edilir.
Ölümünden sonra her yıl 14 Şubat’ta insanlar sevgililerine çiçek ve
çikolata ile sevgi mesajları iletirler.

Çeşitli ülkelerdeki
tarihçiler ise, 14 Şubat’ın sadece sevgililere mal edilmesine karşıdır.
5. asırda yaşamış bir rahip olan Saint Valentine’in bu günü bir bayram
günü ilan ettiğini açıklarlar.

“Valentine, Hristiyanlığa göre bir
Roma azizidir. M.S. 269 yıllarında öldürüldüğü sanılmaktadır. Aşıkların
Azizi olarak da bilinir. Valentine, her yıl 14 Şubat günü anılır,
zamanla bu gün sevgililer gününe dönüşmüştür.” (Oxford Dictionary of English)

Bid’at, âdette bid’at ne demek?
Sual: Bid’at, âdette bid’at diyorsunuz, bunlar ne demek?
CEVAP
Bid’at,
sonradan çıkarılan şey demektir. Sonradan çıkan şeyler ya âdette veya
ibadette olur. Âdette bid’at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için
yapılan şeylerdir. Âdette bid’at, bir ibadeti bozmazsa veya dinin yasak
ettiği bir şey değilse günah olmaz.

Âdette olan bid’at, uçağa
binmek, ceket giymek, çay ve kahve içmek, analar babalar günü tertip
etmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir. İbni Âbidin
hazretleri, (Yemek, içmek ve giyinmek gibi âdetlerde, değişik
şekillerden çirkin, zararlı olanlarını kâfirlere benzemek niyetiyle
yapmak tahrimen mekruhtur. Zararlı olmayanları, onlara benzemeye
özenmeden yapmak, kullanmak mekruh olmaz. Resulullah efendimiz papaz
ayakkabısı giymiştir) buyurdu. (Redd-ül Muhtar)

Peygamber efendimiz kolları dar Rum cübbesi de giymiştir. (Tirmizi, Mevahib)

Resulullah
efendimizin ibadet olarak yaptığı, ezan okumak, cemaatle namaz kılmak
gibi dinimizin şiârı olan sünnetlere Sünnet-i hüda denir. İbadet olarak
değil, âdet olarak yaptığı şeylere ise, Sünnet-i zâide denir. Bina
yapmakta, yiyip içmekte, elbisede, yaptığı ve kullandığı şeyler
böyledir. Bunları yapmamak ve âdette bid’at olan, yani sonradan ortaya
çıkan yenilikleri yapmak günah olmaz. (Hadika)

İbadette
bid’at, Peygamber efendimiz ve dört halife zamanında bulunmayıp da,
dinde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere,
işlere, şekillere ve âdetlere denir. İbadetlere bid’at karıştırmak büyük
günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her bid’at sapıklıktır ve her sapık da Cehennemdedir.) [İbni Asakir]

İbadete
bid’at karıştırmak, Allahü teâlânın bildirdiği dinde noksanlık bulmak,
koyduğu hükümleri beğenmemek, dini değiştirmek olur. İslam âlimleri,
bid’ati, Bid’at-i hasene ve Bid’at-i seyyie diye ikiye ayırmışlar,
mektep, kitap gibi sonradan yapılan şeylere Bid’at-i hasene demişlerdir.
Hadika’da, (Böyle bir bid’at, bir ibadetin yapılmasına yardımcı olduğu
için, dinimiz izin verir) buyuruldu. İmam-ı Rabbani hazretleri ise,
dinin izin verdiği böyle faydalı şeylere, bid’at kelimesini
bulaştırmamak ve bunlara Sünnet-i hasene [iyi iş] demek gerektiğini
bildirir. Sünnet, burada yol, iş demektir. Yolun, işin iyisi de, kötüsü
de olur. Hadis-i şerifte, Sünnet-i hasene [iyi çığır] açanlar övülmekte,
Sünnet-i seyyie [kötü çığır] açanlar ise kötülenmektedir. (Müslim)

Kâfirlerin
ibadet olarak yaptıkları şeyleri Müslümanların yapması caiz olmaz.
Mesela papazlar, ibadet için zünnar kuşanır, haç takar. Müslümanların,
böyle yapması küfür olur.

Benzer konular