Aşçılığıyla ün yapmış bir anne, akşam yemeğine gelecek olan oğlu ve yeni gelini için yine mutfağına kapanmış, yemek yapıyordu. Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostları da davetliydi.
Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında çok şaşırtıcı bir durumla karşılaştılar. Yapılan yemekler o kötü ve berbattı ki, yenilecek gibi değildi. Tatlılar un kokuyor, patatesler yanmış, köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti.
Oğlu, yeni gelini ve aile dostları; kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden geleni yaptılarsa da, yemek sırasında pek iştahlı göründükleri söylenemezdi.
Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin ellerini öperek evlerine gittiler. Aile dostları ise biraz daha kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu.
Oğlu ve gelini gittikten sonra, aile dostları sordu:
“Senin harika bir aşçı olduğunu adımız gibi iyi biliyoruz. Bize söyler misin, bu geceki yemekler neden o kadar kötüydü? Ya hastasın ya da bir sorunun var.”
Aşçılığı ile ün yapmış anne gülümseyerek cevap verdi:
“Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım. Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp eşinin kalbini kıramayacak…”
Alinti..