Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

Monday, 13.01.2014, 21:08

Can Dündar' dan Alıntılar..



OLGUNLAŞMAK...

Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım.

İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun.

Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık.

Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.

İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var.

'Ben demiştim' ,'ben bilirim', 'ben zaten anlamıştım',

Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun. İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun.

İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum.

Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.

Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken.

Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine.

Kestirmeleri de öğrendim gide gele.

Boş geçen her saniye değerli artık.

Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim.

Gerektiğinde 'HAYIR' demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.

Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum.

Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.

Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi, anlayış ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.

Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar.

Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir şey öğrenilmiyor.

Yasamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle gülüyorum içimden sadece.

Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım.

Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum.

Modaya uymak adına popumun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim .

Ayıp, günah yada ne derler korkuları çoktan geride kaldı.

Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.

Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.

Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun.

İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa giden yeni duruma olgunluk deniyor.

Yasamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.

Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yasadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek.

İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.

Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini bilmek çok ise yarıyor.Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum.

Can Dündar

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "PisMicrop" (13.02.2014, 08:33)


2

Thursday, 13.02.2014, 08:32




Zamanla anlıyor insan;
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır !.

Can Dündar..

3

Wednesday, 19.02.2014, 10:52



"Hayat bu kadar basit bir şeydi işte. Yaptıklarımız, yapmak istediklerimiz, özlediklerimiz, pişman olduklarımız, onardıklarımız, onaramadıklarımız... Hepsi basit, minicik şeylerdi ama ulaşamadıkça, çözemedikçe, yenemedikçe bize kocaman geliyordu. Kitlelerin sevgisi, para,ün, güç... Hiçbiri, hiçbiri bedel olamıyordu, özlemini çektiğimiz o şey her ne idiyse... Sevildiğini bilmek, bir vicdan rahatlığı, bir tabak pilav, bir sağlıklı nefes... Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise..."

~Can Dündar~

4

Friday, 28.02.2014, 16:11



Hayatin matematiği farklı; iki yarımı toplayınca bir
etmiyor...
İnsan tek başına mutsuzsa başka biriyle de
mutlu olamıyor.
"Herkes beni sevsin"
diye uğraşınca
kimse gerçekten sevmiyor, herkes sevgisine
şart koyuyor,
sınır koyuyor.
Oysa
"kendime duyduğum sevgi
bana yeter"
diye düşününce,
kendimizi olduğumuz gibi
kabullenince
yarım tamamlanıyor.
Her şey bir oluyor...

-Can Dündar-

  • "01antepli27" bir erkek

Mesajlar: 7,282

Kayıt tarihi: Aug 18th 2011

Konum: Adana

  • Özel mesaj gönder

5

Saturday, 1.03.2014, 12:30


  • "bulent-06" bir erkek

Mesajlar: 4,674

Kayıt tarihi: Jun 15th 2013

Konum: polatlı

  • Özel mesaj gönder

6

Sunday, 2.03.2014, 15:17


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,908

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

7

Saturday, 8.03.2014, 22:07

Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten; Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan!

Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi... Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı...!

~Can Dündar~


  • "01antepli27" bir erkek

Mesajlar: 7,282

Kayıt tarihi: Aug 18th 2011

Konum: Adana

  • Özel mesaj gönder

8

Wednesday, 19.03.2014, 15:05


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,908

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

9

Wednesday, 19.03.2014, 21:48

Hayat bu kadar basit bir şeydi işte.
Yaptıklarımız,
Yapmak istediklerimiz,
Özlediklerimiz,
Pişman olduklarımız,
Onardıklarımız,
Onaramadıklarımız..
Hepsi basit, minicik şeylerdi ama ulaşamadıkça,
Çözemedikçe,
Yenemedikçe bize kocaman geliyordu.
Kitlelerin sevgisi, para,ün, güç..
Hiçbiri, hiçbiri bedel olamıyordu,
Özlemini çektiğimiz o şey her ne idiyse..
Sevildiğini bilmek,
Bir vicdan rahatlığı,
Bir tabak pilav,
Bir sağlıklı nefes...
Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise..!

~Can Dündar~


TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

10

Saturday, 12.04.2014, 12:32


Bir İnsanı Unutmak Zorunda Kaldın mı Hiç?

Hiç bir insanı unutmak, bir insandan vazgeçmek, bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi, hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi...
Her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana...
Ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi?
Sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek bu kadar özlemek, etini kemiğini yakarcasına özlemek...
Çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek, ona dokunamamak, onu işitememek artık sonunun "pi" hali değil mi?
Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o, kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak,
Belki bir kez daha görebilmek için o yüzü, belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek.
Belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir yerde demek,
Belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yaşamak
Ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı farketmeden.
Sende biliyorsun değil mi bunları?
Bir sinema koltuğunda sende iki kişi gibi oturdun mu?
Hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına.
Güzel bir kafe keşfettiğinde,
Güzel bir film seyrettiğinde,
Güzel bir şarkı dinlediğinde,
Güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi?
Paylaşamadığın için onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandınmı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynaya sadece yüzünün bir yarısını gördüğün oldu mu hiç?
Sana hayatindaki en büyük yoksunluğu yaşatandan nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu bacağını kesen bir insanın yüzüne,
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
Oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini alt üst eden birisine aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkiları söyleyemediğin,
Özlemini,susuzluğunu,açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
kanayan yarasını gördüğün ama merhem olamadığın zamanlar,
Gücünün hani o tanrIsal gücünün bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu gördüğün zamanlar
Oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç...

Hiiç...

Hiç...

Bir hiç...

CAN DÜNDAR

TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

11

Friday, 18.04.2014, 20:17



Niye bazıları ağzına geleni söyleyip rahat uyku uyurken,
"içine atan" sessizliğe gömülüp, kendi dehlizlerinin karanlığında,
Yapayalnız kabuslar görmeyi seçmiştir?
Anlatmazlar ki bilesiniz...
Kimi nasıl diyeceğini bilmediğinden, kimi bildiğini de diyemediğinden,
Kimi dediği halde kıymeti bilinmediğinden, kimi bir kez deyip yanlış bildiğinden,
Suskunluğun o huzurlu kuytusuna sığınmıştır...

Can Dündar

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,908

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

12

Thursday, 17.07.2014, 21:27

Hayat bu kadar basit bir şeydi işte.
Yaptıklarımız,
Yapmak istediklerimiz,
Özlediklerimiz,
Pişman olduklarımız,
Onardıklarımız,
Onaramadıklarımız...
Hepsi basit, minicik şeylerdi ama ulaşamadıkça,
Çözemedikçe,
Yenemedikçe bize kocaman geliyordu.
Kitlelerin sevgisi, para,ün, güç...
Hiçbiri, hiçbiri bedel olamıyordu,
Özlemini çektiğimiz o şey her ne idiyse...
Sevildiğini bilmek,
Bir vicdan rahatlığı,
Bir tabak pilav,
Bir sağlıklı nefes...
Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise...!

~Can Dündar~



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,908

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

13

Wednesday, 30.07.2014, 13:49

Ve daha kaç gemi var içinde olmak isterken ardından el sallayacağımız.

Can Dündar


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,908

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

14

Friday, 8.08.2014, 22:32

Has kadına naz da yakışır, kapris de.
Öyle tatlı,öyle kıvamlı naz eder ki
Onun nazını erkek zevkle çeker
Gerçek bir kadın şiir gibi olur
Mey gibi olur
Ömür gibi olur...

Can Dündar


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,908

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

15

Friday, 22.08.2014, 22:39

Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için!
Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak!
Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!
Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin, zaman bulabilsin; bir teşekkür, bir elveda için.
Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; asla vazgeçmemeli sevmekten ve öğrenmekten...!

Can Dündar



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,908

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

18

Wednesday, 24.12.2014, 14:38

Hayat kısa,
Kuralları yık,
Kolay affet,
Yavaş öp,
Kalpten sev !
Kahkahalara boğul,
v e
yüzünü güldürmeyi başaran hiç bir şeye,
Sırtını dönme...!
Can Dündar



19

Thursday, 25.12.2014, 00:01

Hayat bu kadar basit bir şeydi işte.
Yaptıklarımız,
Yapmak istediklerimiz,
Özlediklerimiz,
Pişman olduklarımız,
Onardıklarımız,
Onaramadıklarımız...
Hepsi basit, minicik şeylerdi ama ulaşamadıkça,
Çözemedikçe,
Yenemedikçe bize kocaman geliyordu.
Kitlelerin sevgisi, para,ün, güç...
Hiçbiri, hiçbiri bedel olamıyordu,
Özlemini çektiğimiz o şey her ne idiyse...
Sevildiğini bilmek,
Bir vicdan rahatlığı,
Bir tabak pilav,
Bir sağlıklı nefes...
Hayat bu işte; basit, küçük bir hadise...
Can DÜNDAR

20

Sunday, 28.12.2014, 23:57

Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum.
Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum.
Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım
İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi
Ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun
Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık.
Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.
İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var
'Ben demiştim', 'ben bilirim', 'ben zaten anlamıştım'
Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun.
İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor.
Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun.
İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum.
Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.
Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken.
Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine.
Kestirmeleri de öğrendim gide gele.
Boş geçen her saniye değerli artık.
Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim.
Gerektiğinde 'HAYIR' demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.
Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum.
Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.
Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi, anlayış ve ilgiyi gösteriyorum.
Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.
Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar.
Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir şey öğrenilmiyor
Yaşamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle gülüyorum içimden sadece
Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım.
Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum.
Modaya uymak adına popumun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim .
Ayıp, günah yada ne derler korkuları çoktan geride kaldı.
Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.
Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.
Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun.
İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa giden yeni duruma olgunluk deniyor.
Yasamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.
Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yasadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek.
İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.
Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini bilmek çok ise yarıyor.
Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum.
Can Dündar - Olgunlaşmak.