Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

Sunday, 22.03.2009, 15:39

Dalgaların Sesi Mi Bu ?

Ya da , bir istridyeyi kulağınıza dayayıp dalgaları dinlediniz mi ?...

Evren , bize sunduğu güzelliklere , her gün bir kez daha hayran olmamızı sağlar . İşte , beni şaşırtan mucizevi olaylardan biri de buydu . Dalga ve rüzgâr sesinin , birbirlerinden ayırdedilemeyen benzerliği .

Sapanca'daydım . Sabahın erken saatlerinde uyanmış ve kuş seslerini dinlemek için terasa çıkmıştım . Hem belki sincap ailesinin telaşla yiyecek bulma çabalarını da gözlemleyebilecektim . Kızım , kahvelerimizi getirmiş keyifle yudumluyorduk . Sessizce doğayı seyre dalmıştık . O sırada büyük bir uğultu başladı ve giderek büyüyor korkunç bir hızla artıyordu . Sanki , dev dalgalar vuruyordu sahile . Bunun için yemin bile edebilirdim . Bunlar inanılmaz büyüklükte dalgaların , kayalara vuruşuydu . Şaşkınlık içindeydim . Kızıma baktım . O gayet sakin gülümsüyordu . İki yıldır orada , doğayla içiçe yaşıyor olmasının verdiği bir dinginlik ve alışkanlıkla .... _ Bunlar ormandan gelen rüzgârın sesi Anne endişelenme . dedi. Olamazdı .... ben dalga sesini tanımaz mıydım ?.... Fakat , bir yandan da denize ne kadar uzak olduğumuzu düşünmeden edemiyordum . Kulaklarımı iyice açarak sesi dinlemeye başladım . Gözlerim kapalıydı ve tam önümde hırçın bir denizi hayalliyordu beynim . Bu bir yanılsama olmalıydı . Sanırım hayal görüyordum . Ya da halâ tam uyanamamıştım ve rüyaların arasında sıkışmış kalmıştım .

Sıcacık ve mis kokulu kahveden bir yudum daha aldım . Yok yok uyumuyordum ve tepelerde bir yerlerde denizin sesini dinliyordum . Durumum çok vahimdi . Gördüğüme mi yoksa duyduğuma mı inanmalıydım . Karşımda koskoca orman duruyordu , bense yer ve zaman mekân mefhumumu kaybetmiş bir haldeydim .

Kış aylarında , kestane ağaçları tüm yapraklarını döküyordu . İnanılmaz boyutlardaki kuru dallar , rüzgâr estiğinde birbirine vurarak bu korkunç ve ürküten sesleri çıkarıyorlardı . Şaşkınlığım gözlerimden okunuyordu artık . O ürküten uğultuyu dinlemeniz gerekirdi beni anlayabilmeniz için .

Doğa'yı ve tüm Evren'i yaradanı saygıyla ve sevgiyle anmamak mümkün müydü ? ....

Birden aklıma , çocukken oynadığımız bir oyun geldi . İstridyeleri kulağımıza dayar , rüzgâr mı yoksa dalga sesleri mi olduğuna bir türlü karar veremediğimiz o muhteşem doğanın uğultusunu dinlerdik. ,

Ben halâ karar veremedim , rüzgâr mı yoksa dalga sesi midir istridyelerden süzülen o melodik uğultular . Ama şundan eminim , muhteşem ötesi bir deneyimdir bu . Ve hayranlığım katlanarak büyür her seferinde yüce Yaradana .

Hayatın tılsımlı seslerine , bir de orman şarkılarını ekledim . Dalga mı rüzgâr mı diye yanılabildiğiniz , o olağanüstü konçertoyu bir kez dinlemeden ölmeyin sakın neolur . Delice etkileneceksiniz .

Ormanın şarkıları adını koydum ben bu resitale .

Yaşam sesleri en büyük mutluluğumuzdur .