Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "Gönül "abla""

Mesajlar: 4,086

Kayıt tarihi: Apr 13th 2010

Konum: "TÜRKİYE"

  • Özel mesaj gönder

1

Friday, 9.07.2010, 12:27

Yolun Başindayken...


Vaktiyle, görkemli bir malikanede yaşayan, yaşlı, çok zengin bir adam varmış.
Malikane, gözalıcı güzellikte güllerin yetiştiği bir bahçenin içinde yer alıyormuş.
Bu yaşlı zenginin evine, her hafta belli bir gün, orta yaşlı, tatlı dilli bir bohçacı kadın gelir ve yepyeni
birbirinden güzel, pahalı kumaşlarını önce adama sonra çalışanlarına sunarmış...
Bir gün yine Malikane’ye gelmiş kadın yeni kumaşlarıyla, bekleme salonuna almışlar onu...
Yaşlı, zengin ev sahibi biraz gecikince sıkılmış kadın ve duvarlarda asılı fotoğrafları incelemeye koyulmuş.
Adam gelince “Beyim”demiş, “gençlik fotoğraflarınıza bakarken düşündüm de, çok ama çok
yakışıklıymışsın. Mal mülk para desen, malum. Eee pek iyi de bir adamsın tanıdığım kadarıyla, o zaman
niye hiç evlenip aile kurmadın be beyim?”
Adam gülümsemiş ve “madem garibine gitti, anlatayım” demiş. “Ama önce gül bahçesine çık ve bahçemin
en güzel ama en güzel gülünü getir,”demiş. “Ama kapıya giderken seç, eve geri dönerken değil!”
Kadın şaşırarak “peki” demiş ve çıkmış bahçeye...
O büyüleyici güllerin arasında ilerlerken bir türlü karar veremiyormuş. “Şu güzel, bu güzel, yok yok belki
ileride daha güzeli vardır” diye... Fakat bir bakmış ki bahçe kapısına gelmiş ve duvar dibinde gölgede
kalmış bir kaç çelimsiz gülden başka gül yok?!
Ne yapsın dönerken seçemeyeceği için ve o güller de güzel olmadığı için eli boş dönmüş.
Adam “Hani en güzel gül?” diye sorunca anlatmış durumu...
Yaşlı zengin demiş ki:
”Anladın mı şimdi benim tüm hayatım boyunca niye evlenemediğimi? Doyumsuz olmasaydın eğer daha
güzeli, daha iyisi, bunun rengi, bunun dikeni diye... Ve sarılsaydın dört elle sevdiğini, beğendiğini hissettiğin
o güzelim güllerden birine, ellerin bomboş olmazdı benim gibi yolun sonuna geldiğinde..."

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "ZeN" (14.09.2010, 21:21)


Sütlac

Profesyonel

  • "Sütlac" bir kadın

Mesajlar: 2,154

Kayıt tarihi: Jun 3rd 2008

Konum: Kase / Buzdolabi

  • Özel mesaj gönder

2

Friday, 9.07.2010, 19:41

cok anlamli umarim ellerimiz hic bir zaman b0$ kalmaz ^^

3

Friday, 9.07.2010, 19:54

çok çok güzel ablosum.bir solukta okunulacak doyumsuz bir hikaye:)emeğine paylaşan yüreğine sağlık:)

  • Konuyu başlatan "Gönül "abla""

Mesajlar: 4,086

Kayıt tarihi: Apr 13th 2010

Konum: "TÜRKİYE"

  • Özel mesaj gönder

4

Friday, 9.07.2010, 20:20

Bence çaktırmadan ileriye göz atıp yolun sonu yaklaşıyor gördünmü bir gülü seçivericeksin eli boş dönmemek adına :D Teşekkürler ^^

5

Friday, 9.07.2010, 20:30

seçtiğim gül önce yüreğime sonrada elime battı kanattı.belki eli boş dönmek daha iyidir..

  • Konuyu başlatan "Gönül "abla""

Mesajlar: 4,086

Kayıt tarihi: Apr 13th 2010

Konum: "TÜRKİYE"

  • Özel mesaj gönder

6

Friday, 9.07.2010, 21:12

Canım hep yaşadık ama daha ne güller var,her iki taraf içinde geçerli... ;)

7

Friday, 9.07.2010, 21:24

haklısın ablosum..ama gül dedinmi akan sular duruyo..bilirim...hiç bi zamanda güle ulaşmak için kır çiçeklerini ezip mahvetmek olmaz.artık benim bir papatyam var:)) en azından dikeni yok;)

Benzer konular