Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

Monday, 14.11.2011, 14:13

Orçun Çakır Şiir & Sözleri

Aşk ateşti kimine göre,kimine göre de gözyaşı kaynaklı su kokusuydu,
Ve su kokmaz diyenlerin en büyük kabusuydu..
Dokunma arzusuydu,dokunulmuşlukların can yaktığı pişmanlık çıkmazında..
Son sevdanın bittiği dakikada Tanrının dile bahşettiği ''Sus '' dokunuşuydu.

Karanlığın boy verdiği koyun,koy verdiği boğumundayım,
Boğulmaktan ziyade yanıyorum içten içe kavrulurcasına
Ki kanım terliyor,canım titriyor,tenim özlüyor,tenden ıraklaştırılmış zahire ruhu,
Ve çırpınışları kalbimin ses gibi , bir rüya sıcaklığında..

Nefes gibi yakın dudaklarıma elleri,dizleri kan,saçları kir,kokusu zehir bir adamken düşlerim,
Düş gibi düştü teninden ellerim,yıkıldı duvarlar,kabuslar gerçek rolü verilmiş aktör gibi rol yaptı Sis Tiyatrosunda,
Engel olunamazdı gerçeklerin çıkmazında onun ''ben'' kokusuna
Can dokusuna,kanımdan dikilmiş giysileri giydirdiler '' an '' boşluğunda,
Ten kokusuna aşık olduğum '' Tilbe '' ismini verdiler sana..
Konuşamadım..
Alfabesi Tanrıda unutulan medeniyetti sanki dilim,
Bu yüzden Ayrılık diline bir türlü alışamadım .

Derindeyim,
Derin oyuk açılmış yaralar kadar gerçektir bu var olduğum yok oluş karmaşası,
Ki boşuna söylenmiş bir kelime değildir ağızdan çıkan bu sahip olunmuşluğun aşaması,

Yaşamasın,
Yaş gözlerin,can suyundaki ruh,ölsün karmaşasında cennetin
Celladları kıskandıran bir ölüm biçilmiş bana,
Katili belli ki özlemin..
Sebebi aşk,
Kaderi sen..
Kederi ayrılık.

Ve şairidir kalemim ayrılığın,
Dizleri kan,saçları kir,kokusu zehir bir adamın ayrı bırakılmışlığa feryadıdır cinsimin cismi sancısı..
Ve dilim adı ayrılık olan bu şehrin kaybolmuş yabancısı,
İsmi i katliamların,şahsi mantık ihlalleriyle bezenen sokaklar kadar anlamsızlaştığı ölüm sıcaklığında inmek için,
Ağlar bu aşkın zulüm kokan yalancısı..

Ağlama.

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "E.Günbey" (16.11.2011, 21:54)


Ezgi1

Stajyer

  • "Ezgi1" bir kadın

Mesajlar: 18

Kayıt tarihi: Nov 15th 2011

  • Özel mesaj gönder

2

Tuesday, 15.11.2011, 22:22

Nefes gibi yakın dudaklarıma elleri,dizleri kan,saçları kir,kokusu zehir bir adamken düşlerim,
Düş gibi düştü teninden ellerim,yıkıldı duvarlar,kabuslar gerçek rolü verilmiş aktör gibi rol yaptı Sis Tiyatrosunda,
Engel olunamazdı gerçeklerin çıkmazında onun ''ben'' kokusuna
Can dokusuna,kanımdan dikilmiş giysileri giydirdiler '' an '' boşluğunda,
Ten kokusuna aşık olduğum '' Tilbe '' ismini verdiler sana..
Konuşamadım..
Alfabesi Tanrıda unutulan medeniyetti sanki dilim,
Bu yüzden Ayrılık diline bir türlü alışamadım .



Mükemmel.Kitabının arka kapak sözüydü sanırım.

Ezgi1

Stajyer

  • "Ezgi1" bir kadın

Mesajlar: 18

Kayıt tarihi: Nov 15th 2011

  • Özel mesaj gönder

3

Tuesday, 15.11.2011, 22:29

Orçun Çakır // Oku ve Unut

Kahreder,''kar'' amacı güden ''anlık'' duygular ve kahroluşla yok olur gölgesi sırtımdan
Katliamlar şehri olur kalemimin çizdiği yollar,gözyaşları ardına saklanır mürekkebin
Ve ''anlar'' dün gibi güzel yarın gibi cehennem duygunun katili olur,
Resmi tören geçitleri iptal edilen bir acının hemen ertesinde.
Ve ayrılığın tesirinde kalınmış bir hayat doğurur yanmaktan eriyen mumun dibinde kalan son nefes

Kibriti yanmaktan usanmış , ateşi tütmekten sıkılmış bir adam avucundan düşen gözyaşlarının ardından ağlardı.
Ve kokusu kalırdı son sevdanın ellerine işlenmişliğinde , kız susardı..

Ölmek üzere uyuduğum son uykunun uyanışında,kalp sızıntımın iç kanamamı tetiklediğini biliyordum.
Yok olan ten sıcaklığımın can acıtan son nüshasını,toprağın beni senin gibi çağırdığı yerde pay ettim.
Paydan nasibini alan karanlık,sen korkma diye aydınlık süsü verdi kendine,
Ve ben bunun üzerine anılarla bezenmiş şehri gün doğarken terk ettim.

Yağmur yağan sokaklarda kaldırımlar dolusu ''yalnızlık şarapları'' içen bir adam oldu kişiliğim,
Bağırtılarımın sesinden usanmış insanlığımın beni terk etmesiyle saldırganlaştım,
Sokak itleriyle bir yudum sıcak ses için çarpışır oldum,
Aferin oğlum diyen kansızların çift kişilikleriyle arkadaşlık kurdum
Dikişleri patlamış kadın denilen mahlukların sırtıma attıkları bıçaklar yüzünden sırt üstü yatamaz hale geldim,mahfoldum.

Yoruldum

Canımı anlayan tek varlığın beni eş güdümlü bomba ilan etmesiyle,tek olduğumu sandığım rüyadan göz yaşı gibi aktım..
Ve biliyordum aslında,
Aktığım anda kaybolacaktım..

Yinede gitmeyi şereften saydı yüreğim
Kalmaya sebep bırakmayan bir sevgili
Nefretimin en ağırıyla yüzleşecek cesarete sahip değildi,
Ve ben korkmasın diye gittim.
- Senin kadar bir başkasını sevemem mi ? diyebilen bir şerefliyi(!) terk ettim !

O.Çakır // Oku ve Unut

4

Wednesday, 16.11.2011, 19:06

Evet Arka Kapak Sözüydü Dersem Yalan Söylemiş Olurum,
Cünkü Bilmiyorum :pardon:

Beğenmenize Sevindim :thumbup:

5

Wednesday, 16.11.2011, 19:12

Gerçeğin Avlusu

Kolay değildi ruh gibi berrak canın gözyaşlarını aldırmadan,çekip gitmek avludan
Ardımın kanamasını durdurmadan,bir sonraki gecenin acısını bildiğimden intihar etmek gözlerinde,aşk.
Ölmek değilde sakat kalmaktı,boynundan aşağısı tutmayan bir adamın,kalbini hissetmesiydi nefesin.
Anlamı olmayan kıpırtının can özündeki canan sözü olduğunu bilmemekti sonsuz inanış.
Ve uyanışların en tazesiydi dizlerindeki çırpınışım.

Avluda kan birikmişti,gözyaşı kokuyordu bedenler,
Avlu yok oluyordu kırmızı bir sesle ve yeşil nefesler soluyordu kahvesinde güneşin..
Avazı susuyordu dakikanın,saniye alı konuluyordu zaman tarafından,
Ahı tutuyordu '' Zülfikarın '' ölüyordu çıplak soluduğum hava
Ve sen doğuruyordu yüreğimde her geçen gece,bense her doğan sen'i gerçeğin avlusuna bırakıyordum.
Can çekişiyordu ardım,çığlıkların sağır ediyordu kulaklarımı,
Ağır doğuyordu güneş ,iç kanamalı sözler söyleyen adam oluyordu kişiliğim.
Dişiliğin batıyordu ardıma,ardım ardı sıra cesaret oyunları oynuyordu,
Kanayan dikişlerim,ikinci tekil kişiliğe bürünüyordu efkar ile,
Sen terk edilmiş bedenken bile koruyordun,yüzümden çok ardımı seviyordun.
Bense güneşin kahvesinde solan yeşil bir gölgeydim,avlu kan gölüyken,göz yaşı kokuyordu bedenler.Gece beni gizlerken seni öldürüyordu..
İsrafil ıslığıyla başlatıyordu kıyameti,İsa yarıyordu toprağı,avlunun duvarları çatlıyordu şiddetiyle göğün.
Ölüme inat seni düşünüyordu ardıma gizlenmiş adın.Canın için ölmeyi göze alıyordu iç kanamalarım.

Bir adam intihar ediyordu gözlerinde,
ve o adam gidiyordu.Gerçek ağlıyordu.Zaman durmuş,yeşil gök kararıyordu.
Susuyordu çınarlar,düşen yaprak yere değmiyordu, iklim kanla karışık yağmuru bırakıyordu gökten,Mikail kan kusuyordu. Tanrı kıyam/et diyordu.
Benimse başımı kaldıracak takatim yoktu.

Can ölüyordu avlusunda gerçeğin.
Ve ben ardımla beraber yok olan bir gölgeydim.

Sesim soluğum Deccal'in korkusuyla kesildi
Gerçeğin avlusundaki hayalim birden bire yenildi.

O.Çakır

6

Wednesday, 16.11.2011, 19:15

Şimdi Sen Kalkıyorsun Masamdan..

Dört duvar arasına zincirlemişler yalnızlığımı,
Ansızın sızlıyor dilim,
Yazdığım satırlar acıtıyor solumu.
Solunum cihazı gerekiyor nefes almam için.

Yalnızlığım ağlıyor bir köşede,
Esarete kurban gitmiş bir yetim nasıl ki ağlar,
Öyle ağlıyor.

Şimdi sen kalkıyorsun masamdan,
Ve kalemim kırılıyor.
Dilimin heceleri,geceleyin ağladığını itiraf ediyor ardına,
Aklına dokunuyor hatıralar,
Şimdi sen kalkıyorsun masamdan,
Ve ben ölüyorum.

Gitme diyemem sırtını dönebilmişsen bana,
Bir kere gidebildiysen,orada kal.
Çünkü bir kez giden,bir gün ölüme terk eder.
Gelme allah aşkına !
Yeter.

Şimdi sen kalkıyorsun masamdan,
Ve ruhum ardını izliyor masum gözlerle
Dilimin isimsizliği senin hudutlarında kimliksiz.
Ve bu yüzden kandıramazsın ruhunu yitik sözlerle

Şimdi sen kalkıyorsun masamdan
Ve ben ölüyorum.


O.Çakır

7

Wednesday, 16.11.2011, 21:00

Miğferlerin ucunda kan,martıların zehir akar göğüs kafeslerinden,
Kafatası parçalanmış bir beden nasıl ki yaşayamaz,
İşte bende öyle yaşayamam.

Kanla karışık yağmur yağar iklimin sensiz günlerinde,
Güneşim,
Hangi dağ,hangi bulut aldı seni benden ?
Dönen dünyamı mesuldür yoksa beni terk edişinden ?

Durdururum.
Akan ırmaklara boyun eğdirir,zamanı ayaklarının altına sererim
Söndürürüm hasretin kasvetli ateşini.
Yıkarım dağları,uğruna yol ederim doğanın kudretini.

Mesül martılar.
Göğüslerinden akan kan gibi.
Senden önce görülen son rüyadır bu satırlar.

Hatıralar,akılda dün gibi canlanır,
Kanlanır yağmurla sokaklar,kalp gibi.
Ceddinin yaptığı bu zulüm elbet hatırlanır.
Onlarda öldürülür biz gibi.

O. Çakır

8

Wednesday, 16.11.2011, 21:01

Candı acıtan canı, sözlerle yıktılar şahı,
Mat oldu şahın yıkılmasıyla renkler
Sustu o büyük şatafatlı sesler.

Kan doldu siperlerine gözün
Aşk'ın sıhhiyesi oldu cesedi temizleyen ellerin sözü
Öldü şarap içen hayaller,ruhu kürtaj edildi.
Döndü gündüz gecenin kucağına
Rüzgar sustu.Konuşmadı kelimeler,Dilim sükuta secde etti.
Ilıman iklimler kayboldu ansızın,
Kutupları yıktılar ruhuma,dondu terim
Cami avlusuna bırakıldı kalbim.
Sepetindeki not yıktı şehrin duvarlarını
''Ben seni hiç sevmedim.''

Git ruhumun gecesi boğar seni,
Git ansızın ağlamak yorar seni.

Ben iklimin kimliksizliğine alışan beden
Şimdi ne fark eder ki beni terk etmen ?

Yağar ruhuma nefes,camdan ağır ve keskin
Derinlerine gömülür karanlığın şiddeti,kan gibi
Sırat boşluğuna uzanır ruhum,yanar parmak uçlarından beden,
Anca ısınır boşluğunda üşüyen soğuk kalem,ten gibi.


Can özümden,son sözüme kadar sen doluyum bilirsin.
Ama umarım sende bir başkasını seni sevdiğim kadar seversin.

Candı acıtan canı, sözlerle yıktılar şahı,
Mat oldu şahın yıkılmasıyla renkler
Sustu o büyük şatafatlı sesler.

9

Wednesday, 16.11.2011, 21:01

Ellerimde duru kan,ensemde ceset nefesi,
Boynumda taze kan bu yok olan bir şehir efsanesi

Camdan bakan bir katildir hazinesi göz bebeklerinden ötürü,
Kötürüm kalan bacaklarımın titremesine yol açar sesi

Gece aydınlanıyor yalvarıyor can,
'' An '' kaybı katili oluyor aşık bedenlerin.
Ruh bile can çekişiyor esaretin şiddetiyle
Elleriyle gömüyor bizi,çıplak bir geceliğin,
Üstü kan oluyor,kan kusan dilimin can sözleriyle.
Sıcak gündüzün,korkak gözyaşlarıyla elveda diyor kızına.
Sus çizgisi çiziyor aramızdaki bitmek bilmeyen sınıra

& Ben

o sınırı tek başıma aşamam.
Eğer aşamayacaksam sınırı,
Esareti yaşamam.

10

Wednesday, 16.11.2011, 21:03

Çıksam sokağa,adını haykırsam çağlayan göğün meleklerine,
Seni bana verirler mi ?
Yada topraklara yalvarsam,deli dolu ağlasam bizi gizlerler mi ?

Adımı sayıkla,özümü ayıkla özsüzlerin,öksüzlüğe yalvardığı zaman çıkmazında.
Kadını bağışla,adımı ağırla dilinin dudaklarına değdiği o incecik sırat sıcaklığında.
Gel ve al beni annemin bıraktığı yerden avuçlarına,
İhtiyarlamadan hemen önce buna ihtiyacım var.

Yok olan kelimeler hediye edemem sana ve sadece sevemem seni anla.
Eğer benim dediysem,benimsindir yok olmaz sahiplik ekin zamanla.
Topyekün dünyayı verseler bana, - bu benim dünyam değil - derim giderim.
Sen cehennemde olsan bile ben senin tenine gelirim sevgilim.

Buna delilik diyorlarmış - seni gözümden görmek ölümdür ! -
Beni hiç anlamıyorlarmış, anlamanız için para ödemiyorum.
Ki ben size bunları söylemiyorum
Öksüz ölüm sancısı geldiğinde görüşelim.
Sizi izliyorum.

Koş hayatın dakikası,koş saniyem,zamanım.
Ruhu teğet geçsin artık hasretin sancıları,
Efkarı yıkalım,yakalım sokaklarda ateş kokusunda bir ışık
Kısık sesi kovalım dilimizden,haykıralım olacakları.
Adımızı çağarsın kuşların ıslıkları.

Ruha dokun,candan çekin,sevda damarlarımdaki kan ken.
Ses gibi gel,ışık gibi parla,cennet gibi kok burnuma
Bulutlar mesken,melekler yaren olsun aşkın sen dolan dakikalarına,
Gel de sanatların en güzeli,resimlerin en tazesi doğsun gözümün hudutlarına.

Aşk,
Dudaklarıma işlenmiş şiirdir senle,
Sözümdür.
Bu aşk mezara girecek zamanı geldiğinde
İki beden sarılacak bir tek kefenle .

O.Çakır / Gece Bekçisinden

11

Wednesday, 16.11.2011, 21:05

Aydınlandı gece,
Ay düştü,hasretini ektiğin sokakların tam üzerine,

Gel ki,
Ay kaldırsın tozlu suratını sokağın dudaklarından,
Kanı dursun mevsimlerin.
Kanı donsun canıma kastı olan ayrılık siluetinin.

Yaşı aksın gözün,
Özün doğsun sözümün sükuta erdiği yerde.
Şiirlerimde.

Gel ki,
Dokunayım ezberimden şaşmayan masumiyetine,

(Sol yanım.
Son hayatım da senin avuçlarında heba oldu,
Günahlarını evlat edinmek için dua ettim tanrıya.
Ben olmasam da sen er o eşsiz huzura)


Gel ki,
Dünyada cenneti tadayım avuçlarından,
Boyun büktürme bana,acıtan satırları göğsüme değdirme.
Gel işte
Gece olsun,gündüz olsun gel.
İç yorgunluk suyunu ,
Yık gel etrafına çizilmiş hududunu
Bak burada asırlık şaraplardan da keskin göz yaşları var.
Gel ki değsin dudaklarına ıslak kalmış yanaklar,
gel ki sussun artık bu satırlar.

Sol yanım,
hayatım.
Eksik yarım.
Özledim.

O.Çakır // Sevgili'ye

12

Wednesday, 16.11.2011, 21:06

Zor olanı yaptı mesafeler,İsrafil kandırıldı.
Aramızdaki hudut acıların kaçıncı çemberinden geçer bilinmez
Acılar hangi denizin suyundan kaç kere içmiştir?
Acımı sevda dediğim yar kanatır ve artık yürek hissetmez.
Ölen aşk ilan edilmiştir !

13

Wednesday, 16.11.2011, 21:07

Duvarlar gölge,içimde kırgınlığımın tozu var
Parçalarım ayağıma batarken kusura bakma eğlenemiyorum
Gün taneleriyle bütünlük kazanan zamana bakıp
Ben mutluyum siz takılın deyip gezinemiyorum

Sen yoksun,günün bu saati tattan yoksun
Akrep ağlıyor,yel kovan sessiz.
Bir gölge duvarda hayat bulmuş
Sahibi şiirdir,lisanı isimsiz.

Şimdi ben bulutlara hükmedersem,
Şimşeğe söz geçirebilir miyim ?
Yağmur sözcüğüne yakışan taneleri,
Masum bir sıfatla ağlatabilir miyim ?

Sanmıyorum
Bana acıma Mikail
Ağlama gök

Sonu gelmez bu yolda çektiğim çileyi Cebrail bilir.
Sevme beni şeytan
Artık al beni Azrail

Ölüm kokar ruhum
Can çekişir yaşadığım zaman içimde
ve bu zaman içinde yıkanır gök Tanrının göz yaşı taneleriyle.

Gülme,
Söz taşlarının yüreğimde birikmesiyle kangren oldu ellerim,
Dokunma
Hissederim !
ve bir kez beni sevmediğini hissedersem,
Giderim !

14

Wednesday, 16.11.2011, 21:09

Bu davanın hükmü ölüm kadar gerçektir.
Elimi sana buladım diye müebbet hasret yedim

Kefen Araf'ta can çekişecektir.
İnsaf et ey hakim !

15

Wednesday, 16.11.2011, 21:11

Baş döndüren yalnızlığın sancısı vurur kalbin küllenen tümseğine,
Bağışlarlar mı ellerini bana,ben olacakları her defasında önceden sezdiğimde.
Dön kefen sessizliğinde ruhum Aşk daha ölmemiştir.

Sefasını süremediğim bir Aşk'ın adısın sen.
Lakabı olmayan bir kışın,kar tanelerine gizlenmiş sevgilimsin benim.
Yok,ölüm kadar gerçek bu ayrı/bırakılmışlık.
Daha bu aşkın şiddeti kabul görmemiştir.
yandık.

Nice insanlar hak etmedikleri yerde,
Birbirlerinde.
Biz hak etsek de mutlu olmayı,
Beceremiyoruz bedenlerimizin haksız esaretinde.

Duyun beni.
Şimdi duymazsanız
Affetmeyeceğim ölüm vakti kefenlerinizi !


O.Çakır / İsyan V

16

Wednesday, 16.11.2011, 21:12

Ay karanlığında,ay karardığında tut ellerimi.
Yoksul öldüm ben bu sevdada,gel ruhu can kokan yarim.
Tan aydınlığında sar bedenimi.
Sessiz ve nazır.
Yokluğuna isim verdim.
Mezarım hazır.

Sessiz ve sakin gidiyorum.
Ölüm teninde iz bırakır
Biliyorum.

Sana
Önemsemediğin aşkımı helal ediyorum.
Hakkım haram olsun.

17

Wednesday, 16.11.2011, 21:13

Yüreğime dalga dalga vururken yılların sancısı,ağlamıyorum.
O avuçlarımdan akıp giden zaman kadar anlamlıyken ellerime,
Nedense mutlu olamıyorum.

Gözler nefesten de yakındı,
Nefes tende yakıldı
Ellerim gitme dercesine sıkarken ellerini
Sen yine melek gibiydin.
Birden uçu verdin.

On dakikaya on ayı sığdıramazdık
Yinede acıdan kurtulmuş gibi gülümsedik birbirimize.
Islandı sonra ayrılık düdüğü çalan İsrafilin dudakları.
Sen gittin,
Sen giderken ben sadece arkandan bakabildim.
Yitirilmiş zamanın kara tozlarına büründü kimsesiz kalmışlığımız,
Çünkü biz yalnızlığa Onlar tarafından kahpece alıştırılmışız.

Çaresi yok.
Yok işte çözümü içinden çıkamadığımız bu kuytunun,yok bir çıkış rampası, duvarlar içimize gömülen enkaz,ayaklarımız kana bulanmış birer et parçası.
Acıdan ağlayan gözlerimiz hasret yazar tende görebildiği en güzel yere.
Kalbin tam üzerindeki göğüs kafesine..

Geceleri adımı mırıldan,ben duyarım.
Sırf sen mutlu ol diye üşenmem gelirim
Nefesinle dalgalanan perdeyi seyrederim.

İlk öz ağrım.
Üvey kalacak hasret aşkımızla,
Biliyorum.
Sen sev ben hep buradayım.
Burada ölüyorum.
Her yeni doğan güne buradan gülüyorum.
Şikayetçi değilim,olamamda
Sen benim içinde yaşa hayatı,
Sadece Aşk'ı benim içimde yaşa.
O zaman çıkışı olur bu kuytunun kurultuğu yerin,
Unutulduğu içinde tenlerin,
Hatırlanır belki bir gün hikayemiz.
Kavuşur belki 'seslerimiz'

Nefeslerle karın doyuran iki aşığın aşk'a dair acılarının terk edildiği o gecedeki gibi,
takvim 12 şubatı gösterdiğinde,Yan yana olan mezarımızın ziyaretçileri
torunlarımız olur belki..

Rüyanda yanımda uyan .

O.Çakır / Birikmiş Hüzün.

18

Wednesday, 16.11.2011, 21:14

O Teni ben kokan Aşk'tır,
Dizlerim titriyor,senin yokluğundan istifade edip acımın acısı dokunuyor ellerime,
Aldatıyorum seni,her gece seviştiğim sensizliğimle..
Kızma.

Defalarca yazıyorum adını aklıma koyun sayar gibi,
Adını yazdığımda yanıma sen gelirsin belki ..

Umudum umduğum gibi utangaç çocukların masumiyetine miras bırakıldı.
Can,yan hasretimle son bulmaktan,kan kusmaktan sıkıldı

Ve sen sağıma gel bu gece,solumda sensizliğim var
Bi zahmet rüyamda ol bu gece,sarılacak asırlık hasretim var..

O.Çakır // Aşk'tır.

19

Wednesday, 16.11.2011, 21:16

Gözümü açtığımda babamın kucağındaydım.
Deniz turuncu bir renkte parıldıyordu.
Önce ailecek savaş çıktı sandık,
Korkudan delirmiş bedenlerimiz yanılıyordu.

Duvarları çatlıyordu,evim bildiğim mahallenin,
Daha 10 saat önce top oynadığım sokak artık yoktu.
Komşumuz yarın görüşürüz yavrum demişti.
Büyük konuşmuş,artık yaşamıyordu.

Önümde can veren onlarca beden vardı.
Tüpraş patlayacak diye dağlara kaçtık,
En yakın arkadaşımın artık yaşamadığını
Annesinin durmayan göz yaşlarından anladık..

'' Ölüm '' gibiydi.
'' Ölüm '' o gece dirildi.
Binleri aldı götürdü.
Yaşam yenildi.

O.Çakır // 17 Ağustos Gecesi

20

Wednesday, 16.11.2011, 21:17

Can sende kaldı..
Kan bana miras bırakıldı.

Sesim ağlıyor,nefesim kötürüm,kötüyüm..
Tenim kan,kanım kir,kirim zehir tadı vermiş bu şehre,
Ölüm 5 para eder mi diye düşünürken ben,
Ağlama güzel kız,
Göz yaşına daha paha biçilmemiştir.