Anka Hz Süleyman zamanında kuşların başı imiş. Bir toplantı sırasında alınyazısından söz edilirken alınyazısını değiştirebileceğini ileri sürmüş. Düşüncesinde direnmiş. Hz. Süleyman ona bir ders vermek istemiş.
''dünyanın bir ucunda bulunan doğu padişahının oğlu ile batı padişahının kızı birbirine yazılmışlardır elinden gelirse bu birleşmeyi önle'' demiş
Anka : '' bu alınyazısını bozamazsam eğer bir daha insan içine çıkmak bana haram olsun'' demiş.
Hz. Süleyman Anka ya yirmi sene mühlet tanımış. Anka ülkesine giderek bir toplantı düzenlemiş. Alınyazısını önleyeceğim diyince baykuş, yarasa ve ipekböceği karşı çıkmışlar.
''Allah' ın yazısı bozulamaz'' demişler. Anka kızmış, bir tokat vurup baykuşun yüzünü yamyassı etmiş. Yarasayı tırnağıyla kör etmiş, ipekböceği kaçıp kurtulmuş. Anka da gidip doğu ve batı saraylarını kollamaya başlamış.
Aradan seneler geçmiş doğu sarayında bir erkek, batı sarayında da bir kız doğmuş. Çocuklar büyümüşler. Anka bir fırsatını bulup batı sarayının kızını kaçırmış. Açık denizlere açılmış ve ıssız bir adada yüksek bir kaya bulup kızı bu kayanın üzerine yaptığı kulübeye yerleştirmiş.
Doğu sarayının oğlu bir gece rüyasında batı sarayının kızını görmüş ve ona aşık olmuş. Onu aramaya çıkmış. Açık denizlerde dolanırken fırtınaya tutulmuş ve bindiği gemi parçalanmış. Bir tahta parçasına tutunmuş ve kızın bulunduğu adaya gelmiş. Adada dolaşırken kayanın üzerinde bir kulübe görmüş. Bakmış ki kaya dimdik, kanadı olmayan hiç bir şeyin çıkamayacağı kadar dik. Kayanın dibine gelip seslenmiş. Kız, karşılık vermek istemiş ama hem birbirlerinin seslerini çok zor duyuyorlarmış hem de birbirlerinin dillerini bilmiyorlarmış. Ötelerden bu durumu izleyen ipekböceği acımış hallerine. İpekten bir ağ örüp kayadan aşağıya sarkıtmış. Delikanlı çıkıp kızın yanına gelmiş. Anka dan korkan ipekböceği onların çevresini ipekle örüp b,r koza içene gizlemiş onları.
20 yıl dolunca Hz. Süleyman Anka’yı çağırmış. Anka kendine güvenle söz konusu evlenmeyi önledim demiş. Hz. Süleyman ''git adada kayanın üzerine yaptığın kulübedeki kozayı getir '' demiş. Anka gidip kozayı getirmiş.
Kozanın içinden bir kız, bir delikanlı ve yeni doğmuş bir bebek çıkmış.
Anka utancından kaçıp insanların hiç bilmediği Kafdağı 'na saklanmış. Ancak dillerde adı kalmış.
(alıntı)
Rabbim ol der ..Ne olmaz ki nasipten ötesi yok
çok güzel bir hikaye