Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

61

Thursday, 17.11.2011, 11:42


‎"Demek ki insanlar birbirine ancak muayyen bir hadde kadar yaklaşabiliyorlar ve ondan sonra, daha fazla sokulmak için atılan her adım daha çok uzaklaştırıyor. Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir hududu, bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor..."

-Kürk Mantolu Madonna // Sabahattin Ali-

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

62

Thursday, 17.11.2011, 11:44


“İnsan yeterince kulak kabartırsa, daha önce duymadığı uzak sesleri de duyabilir.

Gecikmiş, çok geç kalmış adımları… Yüreğin dört bir yanında açılıp kapanan, çarpan kapıları. Sözcüklerin umutsuz suskunluğunda insan, hayatı boydan boya bir ağ gibi kuşatan o nabız atışını duyabilir, kendi bedeninde sallanan sarkacı, coşup kabaran, yavaşça güçten kesilen yürek rengi sesi. Adları, öyküleri, zamanı anlatan sesi…

Saatlerce yağdığı halde, ancak kesildiğinde yağmuru fark etmesi gibi, son birkaç damlayla insan, sessizliği öğreten bütün sesleri duyabilir.”

-Hayatın Sessizliğinde - Aslı Erdoğan-

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

63

Thursday, 17.11.2011, 12:12


‎"Hayatlar evler gibi olabilse keşke. Kapısına kilit vurup biraz dışarı çıkabilseniz. Selam veren tanıdıklara,
'Kusura bakmayın ben bir süreliğine ben değilim, kendim de tatildeyim' diyebilseniz."

-İçeriden Kıyıdan Konuşmalar - Ece Temelkuran-

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

64

Thursday, 17.11.2011, 12:16


‎"İlk başta tam olarak hissedemediğimiz kırılma anları var. Zamanla harap edici duygulara dönüşüyorlar.
Yaralanmanın sıcaklığıyla ilk anda hissedilmeyen kurşunlar gibi. Böyle durumlarda “biraz zaman” her şeyi daha da beter ediyor."

-Emrah Serbes - Mütevazi Hakikatler-

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

65

Thursday, 17.11.2011, 12:36


Bitince, çekip gitmeli. Uzatmalarda gol atma hayaline kapılmadan, sessizce, efendice terk etmeli sahayı. İster bir iklim, bir şehir, ister bir aşk, bir insan, ister bir savaş, bir inanç olsun; yenilince, tüketince direnmemeli.
Bırakıp gitmeyi, yaşanmış olanın güzelliğini korumayı bilmeli.

Hiçbiryer'e Dönüş - Oya Baydar

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

66

Thursday, 17.11.2011, 12:39


Ladeşçi ve Miyase’nin Kuzuları adlı kitaplarıyla geniş okur kesimlerine ulaşan Dökmen’den ilginç bir konuyu işleyen roman…

Belki de en büyük özrümüz önyargılarımızdır.
Üstün Dökmen, iki özürlü gencin aşk hikâyesini anlatırken okuru kendi özürlü yanlarıyla yüzleşmeye çağırıyor.

Romanın konusu:
Farklılıkları ve benzerlikleriyle iki kusursuz kelebeğin ve iki özürlü gencin aşk hikâyesi.

Romanın sorusu:
Uzun ama renksiz bir yaşam mı istersiniz, yoksa kısa ama renkli bir yaşam mı?

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

67

Thursday, 17.11.2011, 13:06


‎"Hatırlamak, unutmak ve yeniden hatırlamak üzerine sarsıcı bir roman..."

Geçmişinde başarılı bir cerrah olan ve iki yetişkin çocuğu olan Dr. Jennifer White, Alzehemeir hastalığına yakalanır. Bir taraftan bu hastalıkla mücadele ederken, diğer taraftan da parmakları kesilmiş bir halde ölü bulunan en yakın arkadaşının katil zanlısı olarak suçlanmaktadır.

Yalnızca hatırladığı zamanlarda kendisini temize çıkarmaya çalışmaktadır. Her Gün Yeniden, unutmak, hatırlamak, aile bağları, evlilik, arkadaşlık, annelik ve insan olmaya dair okurun hem yüreğine dokunacak hem de tüylerini ürpertecek bir hikâye...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

68

Thursday, 17.11.2011, 14:02



Umudun peşinde savruldunuz mu hiç? Peki yıllarca hayata küskün yaşayıp yıllar sonra hata ettiğinizi anladınız mı?

Bu romanda, yapılan her yanlışın yaşamdan çalınan zamanlar olduğunu anlayacaksınız. Ama bunu öğrendiğinizde sakın çok geç olduğunu düşünüp vazgeçmeyin, çünkü her biten umudun ardında yeni bir başlangıç yolu vardır, yeter ki patikayı takip edin...

Sancı, bedeninizi ağrıtan yaşama karşı direnme çabası...

Sancı, hayatı ıskalayan genç bir kızın kenara itilmişliğe isyanı...

Bu isyanda, sessiz çığlıkların kulağınızı nasıl da çınlattığına şaşırarak şahit olacaksınız.

Genç bir kız, masum bir çocuk...

Umudun peşinde savruldunuz mu hiç? Peki yıllarca hayata küskün yaşayıp yıllar sonra hata ettiğinizi anladınız mı?

Bu romanda, yapılan her yanlışın yaşamdan çalınan zamanlar olduğunu anlayacaksınız. Ama bunu öğrendiğinizde sakın çok geç olduğunu düşünüp vazgeçmeyin, çünkü her biten umudun ardında yeni bir başlangıç yolu vardır, yeter ki patikayı takip edin...

Sancı, bedeninizi ağrıtan yaşama karşı direnme çabası...

Sancı, hayatı ıskalayan genç bir kızın kenara itilmişliğe isyanı...

Bu isyanda, sessiz çığlıkların kulağınızı nasıl da çınlattığına şaşırarak şahit olacaksınız.

Genç bir kız, masum bir çocuk...

Unutulmanın hırsı...

Gerçeğin can yakıcı tokadı...

Aşkın kural tanımaz hoyratlığı...

Ve sabrın muhteşem ödülü kanınızı donduracak...

Kendinizi tekrar tekrar sorgulayacaksınız Ben nerede yanlış yaptım?" diye...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

69

Friday, 18.11.2011, 12:16



‎"Düşünüyorum öyleyse varım-
Şu öyleyse'ye takılıyorum ben.
Düşünüyorum ve varım; şu sözlerde gerçek payı daha fazla olurdu:
Hissediyorum, öyleyse varım-hatta; inanıyorum, öyleyse varım- çünkü şunu demeye gelir bu:
Var olduğumu düşünüyorum, Var olduğuma inanıyorum. Var olduğumu hissediyorum....

Bana öyle geliyor ki, bu üç tümceden en gerçek, tek gerçek olanı sonuncusu;
Çünkü 'var olduğuma inanıyorum' var olmamı gerektirmez belki de. 'Var olduğumu düşünüyorum' da öyle."

Andre Gide - Dünya Nimetleri ve Yeni Nimetler

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

70

Tuesday, 22.11.2011, 10:18


‎"Hayal gücümün geniş olduğunu söylerler.
'Saçmalıyorsun' demenin şimdiye kadar icat edilmiş en ince yoludur bu.
Haklı olabilirler.
Endişelenmeye başladığımda,
Nerede ne zaman ne söylemem gerektiğini karıştırdığımda,
İnsanların bakışlarından korktuğumda,
İnsanların bakışlarından korktuğumu belli etmemeye çalıştığımda,
Tanımak istediğim birine kendimi tanıtmak istediğimde,
Aslında kendimi ne kadar az tanıdğımı bilmezden geldiğimde,
Geçmiş canımı yaktığında,
Geleceğin de daha ala olmayacağını kabullenemediğimde,
Ne bulunduğum yerde,
Ne de göründüğüm insan olmayı içime sindirebildiğimde...
-Saçmalarım..."

-Elif Şafak - Bit Palas-

71

Tuesday, 22.11.2011, 10:24

Her gün biri çıkar, başlar, benim ben demeye,
Altınları, gümüşleriyle övünmeye.
Tam işleri dilediği düzene girer,
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben diye.

Ömer Hayyam

Semerkant / Amin Maalouf

72

Tuesday, 22.11.2011, 10:26

...Kör adam, ellerini gözlerinin hizasına kaldırdı, hareket ettirdi, Hiç birşey görmüyorum, yoğun bir sisin ortasında kalmış, bir süt denizine batmış gibiyim.
-İyi ama körlük böyle olmaz dedi öteki, körlerin karanlık içine gömüldükleri söylenir.
-İyi de ben herşeyi bembeyaz görüyorum...

Körlük / José Saramago

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

73

Tuesday, 22.11.2011, 10:27


“Bak, şimdi yine aynı hikayede yürüyorsun. Kimi kokular kaldı, kimileri çoktan kayboldu. Kimi kokularıysa çok kıymet verdiğin o çekmecelerinde tutuyorsun, saklamaya çalışıyorsun. Hepten kaybolmalarından, unutulmalarından çok korktuğun için.

Bu kokuların gizlediği hikayelerin kahramanları peşini hiç bırakmamış, aslında hiç kimseden kopamamışsın, anlıyorsun. Hiç kimseden ve hiçbir yerden. Neden kopmak isteyesin ki zaten? Sana yazılanlar seni yaşatacaklar değil miydi? Varsın kimi hatırladıkların yine o sürgün duygusunu yaşatsın..”

-Mario Levi - İçimdeki İstanbul Fotoğrafları-

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

74

Tuesday, 22.11.2011, 10:29


‎''Büyümek” denir adına..Benliğini içeri çekersin. Saklarsın yaralı kalbini, gözyaşını içine akıtırsın..Perde üstüne perde çekersin kimsesiz odanın penceresine..Perde üstüne perde çekersin çocuksu düşlerine, aykırılığına, içinden konuşmalarına.. Büyümek dedikleri aslında, bu korkunç boşlukta hep üşümektir...

-Büyümek - Murathan Mungan-

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

75

Tuesday, 22.11.2011, 10:32


"avucundan havalanan
o öpücük vardı ya
dudağıma değdiğinde kanadı
o günden beri mendil gibi kullandım
bütün sözcükleri

ama artık öyle unutsan ki
diyorum
ben bile bir daha hatırlayamasam seni."

-Geçtiği Her Şeyi Öpüyor Zaman // Enver Ercan-

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

76

Tuesday, 22.11.2011, 11:35


Seni sevdiğimi söylememekteki ısrarım bu yüzden. Her şey böyle daha duru, daha güzel. Söylesem büyü bozulur.

Zaman ağırlaşır, zaman hantallaşır. Doğallık kaybolur, konuşmalar yapaylaşır. Söylesem dünya durur, bir daha hiçbir şey aynı olmaz.

Sen değişirsin. Bir başka hal gelir üzerine. Bir beklenti, bir istek, bir kıvanç, gizliden gizliye bir kibir siner bakışlarına.

"Aşıklar kibirli olur" demiş şair. "Sevdiklerini fethedilmiş bir kale gibi görmeye kalkarlar."
Bense hayat boyu susmaya razıyım, o kibri gözlerinde görmektense!

-Elif Şafak // Firarperest-

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

77

Tuesday, 22.11.2011, 12:02



İnsan ciddi, hayati bir durumla karşılaştığında bir labirent içinde yolunu kaybetmiş hissediyor kendini ya da suya düşmüş çırpınıyormuş gibi.
Şimdi’nin imkansızlığı bu. O noktada hatırlamak ve unutmak iç içe geçiyor zihinde.
Hatırlananları ve unutmak zorunda olduğun için unuttuğunu sandığın şeyleri birbirinden ayıramıyorsun.
Olmuşla olmamışı, yapılması gerekenle yapılmayanı. Yalanla gerçeği.

Sadakat - İnci Aral

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

78

Tuesday, 22.11.2011, 15:42



Kendini beğenmek insanın özünde, yaratılışında olan bir hastalıktır. İnsan yaratıkların en zavallısı, en cılızıdır öyleyken en mağruru da odur.Şurada, dünyanın çamuru ve pisliği içinde oturduğunu, evrenin en kötü, en ölü, en aşağı katında, göklerin kubbesinden en uzakta, üç cinsten yaratıkların en kötü haldekileriyle birlikte, dünya evinin en alt katına bağlı ve çakılı olduğunu bilir, görür ve yine hayaliyle, aydan yukarılara çıkıp gökleri ayaklarımın altına indirmek sevdasıyla yaşar.

Aynı hayal gücüyle kendini tanrıyla bir görür; kendisine tanrısal özellikler verir; kendini öteki yaratıklar sürüsünden ayırıp kenara çeker, arkadaşları, yoldaşı olan varlıklara yukardan bakar; her birine uygun gördüğü ölçüde güçler ve yetenekler dağıtır.

Biz insanlar öteki yaratıkların ne üstünde ne altındayız. Bilge der ki, göklerin altındaki herşey, aynı yasanın ve aynı yazgının buyruğundadır.

İnsan ve Ötesi / Montaigne - Denemeler
(Kitap 11, bölüm 12)

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

79

Wednesday, 23.11.2011, 13:43



‎''Dikkat et, kimseye ihtiyacı olmadığını söyleyen insanların aslında herkese ihtiyacı vardır. Kimseye değer vermiyor gibi gözüken insanlar kendilerine değer vermiyordur. Sır, her şeye sahibim ve ben her şeyim diye kendini bilmekte yatıyor.''

Eddi Anter - İnkar

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

80

Wednesday, 23.11.2011, 14:35


“Sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum. Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. Bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. Hem de hiç bir çaba harcamadan. Belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. İstediğiniz düzeye erişmek o denli kolay ki… Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiç bir değeri yok ki. Bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla bağdaşan hiç yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum, hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi değer verdiğiniz için. İçgüdülerimi hiç bir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiç bir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz...”


Yaşamın Ucuna Yolculuk -Tezer özlü