Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

61

Sunday, 5.04.2015, 23:36



Temizlik yaptım bugün...
Hem de tüm benliğimde
Bütün kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.
Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
Görmenizi isterdim.
Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış, inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.
Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere, görebildiğim, göremediğim her yere serptim.
Atarken kırgınlıklarımı, bakmadım neydi onlar diye.
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanası.
Bakmadım, merak da etmedim.
Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki.
Kıskançlığımı çıkardım.
Meğer ben ne az kıskançmışım.
Çok kolay oldu.
Sevindim.
Sanki kaybetmiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde.
Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.
Sıra korkularıma gelmişti.
Çıkarmaya bile korktum önce.
Ne de çok alışmışım onlarla yaşamaya.
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır,
İçten içe bir sevgi nasıl duyulur anlayamadım.
Yerini,toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler.
E... ne de olsa iyi bakmıştım onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip,endişelerimle sulamıştım.
Mutluluklarımı, ümitlerimi ne de çok ihmal ettiğimi anladım o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut daha ekseydim; almadan verip, beklemeden sevseydim.
Her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım, böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı.
Çok zorlandım korkularımla.
Birbirlerinin içine halkalar misali girmişlerdi.
Kenetlenmişlerdi adeta.
Ama onları da sevgiyle çıkardım. Ve onları yaşamaktan,hem de bir zamanlar bir kabus gibi yaşamaktan, pişmanlık duymadan çıkardım.
Kızsaydım onlara, bağırıp çağırsaydım. Yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.
Temizlik yaptım bugün.
Bahar temizliği.
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim.
Almadan vermeyi, sevilmeden de sevmeyi, paylaşmayı ektim.
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...
Saatlerce ektim korkusuzluğu...
Mutluluk ektim, doğallık.
Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Sevgi ektim her hücreme.
Coşku, heyecan, sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim.
Baş eğme değil.
Olduğu gibi kabullenme...
CAN DÜNDAR


62

Monday, 6.04.2015, 23:33



Minicik bir kasabada olsam ..!
Yağmur yağsa, çatıda tık-tık yağmurun sesini duysam ..!
Pencereden baktığımda, gri bir denizde bana baksa;
Hüzünlü dalgaların sesine dalsam ..!
İçeride soba yansa ..!
Çaydanlık sobanın üstünde; camlar buğulanmış,
Çay kokusu bütün odayı kaplamış olsa ..!
Bir elimde kağıt olsa, bir elimde kalem, yazsam;
İçimin tüm kirini akıtsam satırlara ..!
Eski bir radyoda " Özdemir Erdoğan" çalsa ..!
Ve, "İkinci Baharı" yaşasa gönlüm, o müthiş şarkılarla ..!
Yürek rahat olsa, huzur olsa; Aşk olsa,
Ve; varsa bir Kadir Kıymet bilen,
İşte "O" yanımda olsa ..!
Ugur Gökbulut


MARA GÜNEŞ

Profesyonel

  • "MARA GÜNEŞ" bir erkek

Mesajlar: 1,765

Kayıt tarihi: Mar 14th 2015

  • Özel mesaj gönder

63

Tuesday, 7.04.2015, 12:17

SENİN KOKUN
Ansızın..
Çok uzaklardan burnuma
Teninin kokusu gelir.
Burnumun direği sızlar.
Aklım karışır.
Yüreğim kabarır.
Derin,derin iç çekerim;
Bir türlü doyamam kokuna;
Yüzüme kapatıp avuçlarımı,
Çırılçıplak bedenini;
Benim koynumda sanırım
Tenini doya,doya koklarım
Nerde olursam olayım
Ruhumu cennette sanırım
Koparım o an yaşamdan
Kimseler görmez bilmez
Oysa ben sana doğru uçarım
Ya bir,ya üç saniye;
Sürer bu halim belki;
Fakat ben o anı asırlarca yaşarım.
Gevrek, gevrek kokar o güzelim;
Tarifi imkansız terin;
Doya,doya ruhuma çekerim.
Ben mest olurum;
Ruhumsa şad olur.
Bu vuslata inanamam;
Bir türlüde doyamam;
Ruhumdaki vuslatı bilmeyen insanlar.
Ne zaman dünya meşakkatiyle;
Ansızın gürültü yapar.
Daldığım düşten,uçtuğum yerden;
Yalan dünyaya, hasretine geri dönerim.
İşte o zaman mahsunlaşır.
Annesinden zorla koparılmış;
Masum bir bebek gibi
Çaresiz kalan ellerimi bırakır;
Teninin kokusunun arkasından;
Canımdan ayrılmış gibi bakarım;
Sonra dudağım kıvrılır.
Somkura,somkura salya,sümük ağlarım.
Ta ki…
Teninin kokusunu;
Burnum duymayana kadar.

Nazife Görgün

MARA GÜNEŞ

Profesyonel

  • "MARA GÜNEŞ" bir erkek

Mesajlar: 1,765

Kayıt tarihi: Mar 14th 2015

  • Özel mesaj gönder

65

Wednesday, 29.04.2015, 07:39

Adam olduysan hesap ver kendine:
Getirdiğin ne? götüreceğin ne?
Şarap içersem ölürüm diyorsun:
İçsen de öleceksin, içmesen de!

Ömer Hayyam

66

Saturday, 2.05.2015, 00:22


Bir kadın tanımak…
Bütün gel-gitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkuları,
şaşkınlıkları, hercailikleri, hayal kırıklıkları, aşkları, terk edilişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazlıkları, saflıkları,
çocuk ağızları, şirinlikleri, küçük yalanları, büyük itirafları, kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınları tanımak…
Bir kadını sevmekle baslar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur
anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir
de. Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra´ da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen…
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla anlaşılır, hayatın
sırrına ancak aşkla varılacağına. Sevgi arsızıdır kadın. Verdiğinden daha fazlasını isteme bencilliğini gösterecek kadar sevgi arsızı… Bu yanını doyurunca şımaracağından korkanlar, birlikte çoğalacaklarını bilmeyenlerdir. Bir kadını sevmekle başlar
her şey ama, bir kadını tanımakla kanat çırpılır özgürlüğün bütün maviliklerine. Kendine inananlara, aşka inananlara
koşar. Hem yaman bir aşk avcısı, hem de
engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur kadın. Bir kadını sevmekle baslar her şey ama bir kadını tanımakla
çıkılır keyifli serüvenlere. Hayatla dalga geçmesini bilir kadın, tıpkı kendiyle dalga geçmesini bildiği gibi. Ağız
dolusu gülüşlere teslim olur. Bir kadını sevmekle başlar her
şey ama bir kadını tanımakla tanık olunur
tutkuların gücüne. Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından
vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi…
Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen… Yüreğini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün
kadınlar gibi… Şimdi bir düşünün, kaç kadını değil bir kadını tanıyabildiniz mi bugüne değin? ? ? Tanrı, kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti, kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar.
Ahmet Altan




67

Sunday, 3.05.2015, 00:15






içli bir şairin
dizelerine değmiş gibi gözlerin
öyle sıcak, öyle derin
öyle kederli
yüreğime dokunuyor gülüşün
yanık bir sesten dinlediğim
ağıt gibi
haram eder uykumu
çık gel yar
gece ol, yıldız ol, zifir ol
ecel de olsan gel
bulandır aklımı
dirhem dirhem al canımı..









68

Sunday, 10.05.2015, 23:32



Annem derdi ki: “Terli terli su içme.”
İçten içe kızardım ona
Oyunun en tatlı yerinde
Bu müdahale de niye?
Hastalanınca anlardım ki!
Annem haklıymış.
Annem derdi ki: “Sakın geç kalma.”
Meraklanırmış sonra
İçten içe hayıflanırdım ona
Gidenin dönmesini beklerken anladım ki !
Annem haklıymış.
Annem derdi ki: “Odanı dağıtma.”
İçten içe karşı gelirdim ona
Toparlamayı erteleyip dururken
Hayatımı dağıttığım anlarımda anladım ki !
Annem haklıymış.
Annem derdi ki: “Öfkende fakir ol sevginde zengin.”
İçten içe önemsemezdim bakışlarımla
Kırdığım kalpleri telafi edemediğimde anladım ki !
Annem haklıymış.
Annem derdi ki: “Tek kişilik yaşama.”
Diğer türlüsü bencillik olur
Sevilmezmişim sonra
İçten içe güler geçerdim bu kelâma
Yalnızlık ağır gelmeye başlayınca anladım ki !
Annem haklıymış.
Annem derdi ki: “Doğal ol yapmacık olma.”
İçten içe burun kıvırırdım ona
Ezberlediğim yaşam biçiminin tatsızlığını fark edip
Rollerimi karıştırmaya başlayınca anladım ki !
Annem haklıymış.
Annem derdi ki: “Gençliğinin kıymetini bil geri gelmez bir daha.”
İçten içe sitemkâr davranırdım ona
Yüzümdeki çizgiler
Saçımdaki beyazlar zafer kazandıkça anladım ki !
Annem haklıymış.
Annem derdi ki: “Bir dilek tut gerçek olana kadar çabala.”
İçten içe söylemesi kolay yapması zor derdim ona
Hayatımı sorgulamaya başlayıp
Sürekli yapamadıklarım aklıma geldiğinde anladım ki !
Annem haklıymış.
Annem derdi ki: “Bu sözlerimi kullan yabana atma.”
Şimdi…
İçten içe teşekkür ediyorum ona
Çünkü…
Ben de bir anneyim...
Bana miras kalan bu cümleleri sarf ederken bileceğim ki !
Ben haklıyım





69

Sunday, 10.05.2015, 23:58







ŞİİR Yürekte sevdiklerim...
en büyük zaafım...
kendim...
başkaları için harcadığım...
yüreğim...
en değerli varlığım...
fedakarlık...
değmezler için en çok yaptığım...
susmak...
en güzel konuşma tarzım...
yazmak...
konuşmaktan kaçışım...
sevmek...
en güzel yapacağım...
sövmek...
hak edenlere yaparken hiç utanmadığım...
gitmek...
değersizliğimi anladığımda ilk yaptığım...
ve hayallerim...
hayatımdaki tek olmazsa olmazım...





MARA GÜNEŞ

Profesyonel

  • "MARA GÜNEŞ" bir erkek

Mesajlar: 1,765

Kayıt tarihi: Mar 14th 2015

  • Özel mesaj gönder

70

Monday, 11.05.2015, 11:29

Ne kadar seversen sev, içindeki duyguları aktaramazsın.
Ne kadar sevilirsen sev, ihtiyacından azdır.
Ne kadar kovalarsan kovala, zamanı yakalayamazsın.
En çok yoldayken anlarsın ki, aslında kendi içinde hep aynı
yerde durmaktasın.
Ve her başarı, asla başaramayacağın ne çok şey olduğunu
anlatır.
Yani… Hayat eksiktir, eksik kalacaktır…

71

Friday, 15.05.2015, 00:27



Babaannem derdi ki:
"İnsan, düşmanından, pişmanından korkmaz kızım,
en çok kendinden korkar...
Gücüne yenilmekten,
düşüne bilenmekten,
öcünde dirilmekten,
var sandıklarında silinmekten,
itilmekten, kakılmaktan,
sövülmekten,
kim bilir kimi zaman gereksiz övülmekten,
ansızın tükenmekten,
arttığını düşünürken, azaldığını fark etmekten,
kıymet verip, verdiği kıymete gömülmekten korkar...
Kalabalığa karışmaktan,
yalnızlığa alışmaktan,
dolup dolup taşmaktan,
samimiyetsiz bakışmaktan,
darılıp, barışmaktan,
kendiyle savaşmaktan,
"keşke"lere ilenip, "iyi ki" lere varamamaktan,
dünleri silkeleyemeden
yarınları adımlamaktan korkar...
Anılan itin derdi, çomağa kalırmış.
Kendinle barış kızım, önce kendinle barış..
Korkunun ecele faydası olsaydı
cennet de boş kalırdı, cehennem de...
Her şey insanlar için...
Hop diye çıkıp,
pat diye düşmek de...
Tasın, tarağın hamamda kalsın...
Sen dünün terini şifa sayarsan,
aklın başındaki yerini nasıl olsa bilir...
Bırak kötü haber tellalı,
defini kendi için çalsın...MERAL DEMİR


MARA GÜNEŞ

Profesyonel

  • "MARA GÜNEŞ" bir erkek

Mesajlar: 1,765

Kayıt tarihi: Mar 14th 2015

  • Özel mesaj gönder

72

Friday, 15.05.2015, 10:02

Birlikte tatmak isterdim seninle bir mutluğun tadını
Bir tebessümün dudak kıvrımlarında buluşmak isterdim
Aynı duaya amin demek isterdim
nefesinin sıcaklığını hissetmek isterdim dudaklarımda
Soğuk karlı bir kış günü sarılmak isterdim ısınmak için sıkıca
Özlemenin tadına varmak varmak isterdim sana bir türlü kavuşamazken
Senin tüm özlemlerini aramak isterdim seninle
İzlemek isterdim seni bir geminin fener ışığını izlemesi gibi
Özgürce aşkını yaşamak isterdim
suya muhtaç olup ummanlar özgürce dolaşan balık gibi
seni beklemek isterdim
sahilin denizi beklemesi gibi sonsuzluğun anlamını yitirdiği zamanlarda
beni sevip sevgin sarmanı isterdim
denizin içinde yaşadığı tüm canlıları şefkatle sarmaladığı gibi
özleminin yangınlarında yanan yüreğimin su kabarcıklarına batırdım kalemimin ucunu , ayrılık pusu kurmuş gözlerken bizi, yokluğuna yazarım her gece .

Yoncam

Jüri

  • "Yoncam" bir kadın

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

73

Sunday, 17.05.2015, 01:19

Gece” OLunca BaşLar.
……“Hüzün”Ler...!“
Gece” OLunca AyakLanır
,……“AcıLar”…!
Gece’midir,Acıları “AyakLandıran”,
Yoksa, İnsan’mıdır,“AcıLarını”
GeceLere,…… “SakLayan”..?.

Yoncam

Jüri

  • "Yoncam" bir kadın

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

74

Sunday, 17.05.2015, 01:21

Kafan değil, kaderin güzel olacak
Elbisen değil, kişiliğin güzel olacak
Yüzün değil, gönlün güzel olacak
Güzellik olmasına olacak ama
Sözde değil, özde olacak !.

Yoncam

Jüri

  • "Yoncam" bir kadın

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

75

Sunday, 17.05.2015, 01:24

Doğru bildiğim şeyleri yaparak,
Kaybettiğim kim varsa,
Yolu açık olsun.

Yoncam

Jüri

  • "Yoncam" bir kadın

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

76

Sunday, 17.05.2015, 01:25

Ömür dediğimiz nedir ki ?
Çay bardakta
Soğuyana dek geçen zaman
Çayınız bardakta soğumadan
Tadıyla için hayatı
Soğutmadan sevgileri
Soğutmadan sevdaları
Soğutmadan dostlukları
Yaşayın doyasıya
Seviyorsanız koşun ardından
Beş dakika bile duracak zaman yok
Kırmadan , incitmeden
Sevin İnsanı
Kırmaya zaman yok
Çayınız bardakta soğumadan
İçin çayınızı hayat geçiyor
Yaşamamak yüreklere zarar…

Yoncam

Jüri

  • "Yoncam" bir kadın

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

77

Sunday, 17.05.2015, 01:26

___Ait Olduğum Yerde Değilim...
Ya Adresi Yanlış Verdi Düşler
Ya Vardığım Yerde Bir Sorun Var.
Oysa Düşler Yanılmaz Sevdiğim...
Demek ki
'' S e N '’de Bir '' B e N '’sizlik Var____

MARA GÜNEŞ

Profesyonel

  • "MARA GÜNEŞ" bir erkek

Mesajlar: 1,765

Kayıt tarihi: Mar 14th 2015

  • Özel mesaj gönder

78

Wednesday, 20.05.2015, 09:32



Kalbimin en derin yerindesin sevgili !
Hep öyle oldun… En derinlerde, en mavilerde
sakladım seni… Gizledim… Kimse bilmedi seni
sevdiğimi… Yüreğimin çırpınışları arasında,

isyanlarımın en deli zamanlarında kimse
bilmedi seni sevdiğimi… Hep sakladım seni,
mecburdum çünkü… En neşeli halimi takındım
kalbim senin için ağlarken… İmkansız bir sevdanın

iki deli yüreği olmak kolay değildi çünkü… Bilirdim
senin de ben gibi olduğunu, ben olduğunu…
Acıtmazdı gözyaşları… Canım bu denli yanmazdı…
Çaresizliğimin beni yiyip bitirdiği zamanlarda

daha mı aksi oluyordum ne Sana geliyordum,
avunmak için… Bilemezdim ki, o zamanlarda
senin aklından geçenleri. Çok şey bekledim
ben sevgili… Verebileceğinden çok şey bekledim.

Alabileceğimden azına razı olarak… Beklentisiz
sevemedim seni. Sevemezdim de… Ben seninle
doyasıya yaşayamadım ki… Ben hiç seninle özgürce
dolaşamadım ki sokaklarda elele… Bir vapurda,

doğduğum şehri gösteremedim ki sana… Sıcacık
bir çayı bile paylaşamadım, ikinci bardağın ikinci
yudumunu kendi bardağımdan tattıramadım sana…
Hep yalnız yaşadım sevdamı. Herşey gizliydi,

herşey saklıydı… Senden gelene razı olduğumu
söyledim hep, oldum da… Senden gelen
her gözyaşını kabullendim. O yaşlar yüreğimi
kanattı ama sızlanmadım hiç. Sevdiğimdin,

sevenimdin… Kalbimin sahibiydin… Sevdamın
ortağıydın… Senden gelen her boşluğu kabullendim.
Gel dediğimde ve sen gelemediğinde boynum büküldü,
gönlüm üzüldü ama kabullendim. Gözlerim güldü,

yüreğimin akıttıklarını sakladım.Bazen sen
üzülme diye içime attım acılarımı, oysa istediğim
senin kollarında teselli bulmaktı. Göz yaşlarımı
sen sil istedim. Canım yandı, belli etmedim sevgili…

Sonradan anladım ki ben sana hiç kırılmamışım…
Hani o beni kırmak için söylediğin sözlerin hepsi
aşkının itiraflarıymış.Canımı yakmak için sıra sıra
dizdiğin her söz aslında ne çok sevildiğimin ispatıymış.

Görememişim… Sen bana kırıldım dediğinde de
seni anlayamamışım ben.Sevdiğini kırmanın
ne demek olduğunu şimdi anlıyorum.Aranmamak,
sorulmamak, verdiğin sözleri unutmak,

tüm yaşananları yok saymak ve hiçbir şey
yokmuşcasına hayata devam etmek…
Gerçekten kırmamışsın sen beni… Ağladığımda
göz yaşlarımı silmiyorsun diye sana kızmalarım

ne kadar boşunaymış.Şimdi yüreğim ağlıyor,
sen neredesin Çığlık çığlığa sesleniyorum sana,
beni duymuyorsun.Kırıklıklarım şimdi çıkıyor ortaya.
Özlemlerim yakarken bedenimi, canım şimdi

daha çok acıyor.Beynimdeki anlamsızlıkları
yüreğim çözemiyor. Yüreğim çözemezse
nasıl yaşarım ben Bilmek istemiyordum
bensiz yapabildiğini.Bildim,Görmek istemiyordum

bensiz olabildiğini... Gördüm...Yağmurlar yağıyor
hem gözlerime hem yüreğime. Ruhumda fırtınalar
kopuyor, nefretim kendime… İsyan kemiriyorken
bedenimi,sen neredesin sevgili?......

79

Thursday, 28.05.2015, 01:19



içimde müthiş bir yaşama isteği var...
kırıldıkça, yaralandıkça, boğuldukça artan bir yaşama isteği...
her gün yeniden, ama ilk kez fark ediyorum bunu...
hemen her gün hayıflanıyorum kendime, neden az sevdim,
neden az yaşadım, neden az hissettim diye...
her gün suçluyorum kendimi gitmediğim, görmediğim yerler için...
çukurların
içinde bile binlerce şiir var...
öyle bir zamana geldim ki neye dokunsam sonsuz bir gözyaşı,
neye dokunsam birikmiş yaşama özlemi...
hep geç kalınmış, hep eksik yaşanmış...
neye dokunsam hep ilk kez yaşanmış...
başka tekrarı yok...
ve tekrarı yoksa yaşadıklarımızın, hata mı yaptığımız hatalar...
çünkü hayatı ne kadar bildiğimizi iddia etsek de
hep el yordamıyla ilerliyoruz...
öyle zavallıyız ve ama öyle de güçlüyüz ki...
dünyaya dokunmaya çalıştıkça kendi boşluğunda,
kendi soruları içinde boğulan mağrur ve kırılgan bir şiir gibiyiz...

cezmi ersöz


80

Thursday, 28.05.2015, 01:27



Boş verebilmek istersiniz bazen her şeye; koy ver gitsin demek, kafanızı taktığınız tüm o etkenlere ve sadece anı yaşamak, unutmak istersiniz iki dakika öncesini bile… Düşüncelerinizi kapı dışarı etmek, kırılan gururunuza şöyle okkalı bir tokat indirmek, ardından pimi çekilmiş bomba misali olan duygularınızı, yüreğinizin kadehinde patlatıp tuzla buz edivermek… Anılarınızın üzerine bir bardak soğuk su içmek ve tek gösterimlik veda sahnesini ölümüne oynarken siz, yüzyılın sanat olayını izlercesine etrafınızda toplanan, o sürü psikololojisi mağduru insanların ürkek ve şaşkın bakışları altında kahkahalarla gülebilmek hayata, yağlı ilmeği çoktan geçirilmiş olan boynunuzun devamındaki bedeni taşıyan, o bir tekmelik cana bakan taburesinin, maalesef garanti kapsamına girmeyen trajedi konulu ağlayan dakikalarında… Yırtmak istersiniz tüm o eski fotoğrafları ve bir daha asla görmek istemezsiniz, her akşam eve gitmek için mutlaka önünden geçmek zorunda kaldığınız, yakanızı bir türlü bırakmayan hatıralarınızın yüreğinizde tekrarlarla gösterimde olmasına neden olan, ana caddenin bitimindeki o bildik köşe başını… Yarının ne getireceğini düşünmemek bir daha, ne kendinizi beğendirmek için üstün hizmet madalyasını almayı hak edercesine bir çaba sarf etmek bir başkası uğruna; ne de ağzınızdan çıkacak olan lafları edep süzgecinden geçirmenin o alengirli zahmetine katlanmak, sonradan defolu çıkma ihtimali pek bir yüksek olan beşeri ilişkiler adına... Saati ve de hayatınızı kurmadan uyanmak mesela yarınlara, her ay muntazaman sabit oranda cüzdanınızı sömüren ev sahibinize veya beyninizi bedeninizle birlikte bir alana biri bedava misali, üç kuruşa kiralayan iş yerindeki patronunuza, zorunlu olarak şirinlik abidesini oynamamak karşılaştığınız her anda... Yalnız kalma korkusu yaşamadan nefes almak ve özgürce yaşayabilmenin tadını çıkartmak, şu iki artı bir günlük olduğu bahsi, insanlar arasında pek çok sık geçen dünyada... Yeni sevgililerin yeni kaprislerini yaşamak zorunda kalmamak, günün yirmi dört saatinin en az dolu dolu bir saatini sırf bambaşka görünmek için, her baktığınızda gördüğünüz o ağlayan yüzünüzün, anti sosyal gözyaşlarını kapatmak adına harcamamak bütün gün ayna karşısında... Kendinizi oynamak en basiti, hem de en ufak bir kaygı duymadan maskesizce maskeli insanların arasına karışabilmek, gülebilmek o anda gülünmesi gereken her şeye ve asla ertelememek bu gülümsemeyi yerli yersiz diye kalıplara sokarak gerek yok ki engelleyip frenlemeye… Hiçbir çıkar alışverişi söz konusu dahi olmadan âşık olmak, sevmek hoşlandığınız bir şeyi ya da kimseyi, aldığınız ölçüde değer vermek ve asla abartmamak hiçbir şeyi, sapının iki tarafı da kaşık olan kepçelerle doyurabilmek sevdiğinizle kendinizi ve şiir tadında yaşayabilmek hayatı öylece içimizden geldiği gibi…

Ümit Ziya Altı