Osmanlı Beyliği’nin İlk Siyasi Askerî Faaliyetleri
Osmanlı Beyliğinin ilk yıllarının kronolojisini oluşturmak oldukça zordur. Fakat
yukarıda zikredilen Bizans kroniği Pachimeres ve Âşıkpaşazade'nin tarihinin içinde yer alan
ve ilk dönemlere ait en önemli kaynak olan Yahşi Fakih Menakıbnamesi, Osman Bey'in
bölgedeki faaliyetleri hakkında nispeten ayrıntılı bilgiler verir. Bu sayede bir kronoloji
oluşturma denemesi yapmak mümkündür.
Osman, babasının vefatının ardından kendine bağlı birliklerle hareket etmeye
başlamıştır. Kulacahisar’ın ardından da Karacahisar’ın ele geçirilmesi Osman’ın siyasal bir
aktör olarak belirginleşmesine neden olurken, ardından Sakarya Vadisi üzerinde ilerlemeye
başlamıştır. Yüzyılın sonunda ise Osmanlı anlatılarına, bir düğün etrafında şekillenen
hadiseler etrafında Osmanlıların Bilecik ve Yarhisar’da egemenlikleri başlamıştır.
Türkmen uç beyleri, üzerlerindeki Moğol baskısının azaldığını hissettiklerinde, Bizans
topraklarına yönelik akınlarını sıklaştırıyorlardı. 1298-1301 yılları arası dönemde, yukarıda da
değinildiği üzere Sülemiş İsyanı dolayısıyla oluşan atmosfer, bu Türkmen beylerinin
faaliyetlerini arttırmalarına neden oldu. Osman Bey de bu süreçte, İznik’e yönelik bir yayılma
politikası güttü. Yalova da bu dönemde ele geçirilmiş olmalıdır. Bundan sonraki hedef İznik
olmuş, Osman Bey’e bağlı birlikler İznik’i kuşatmışlardır. Halil İnalcık’a göre kuşatma
yaklaşık iki yıl sürmüştür. Şehrin kıtlık dolayısıyla bunalması neticesinde, İstanbul’dan
yardım istenmek zorunda kalınmıştır.
Bafeus Savaşı’na ilişkin en önemli kaynağımız, Bizans kronik yazarı olan
Pachimeres’tir. Pachimeres’e göre İznik’in imparatordan yardım istemesi üzerine, Mouzalon
idaresinde Bizans kuvvetleri Osman’ın üzerine ilerlemişlerdir. Taraflar arasındaki
çarpışmalarda önceleri Bizans üstünlüğü olsa da Osman Bey dengeyi kendi lehine
değiştirmeyi başarmış ve sonuçta savaşı galip tamamlamıştır. Pachimeres, bu yenilgiyi yerel
milislerin işbirliği yapmaması bağlamaktadır. Mouzalon idaresinde bir miktar Bizans
askerinin yanı sıra Alan paralı askerleri ve yerel milisler de bulunuyordu. Yerel milislere ait
para ve atlar, onlardan alınıp Alanlara verilince onlar da işbirliği yapmaktan kaçınmışlardır.
Bafeus Savaşı ve burada elde edilen zafer sonrası Osmanlı Beyliğinin bir siyasi
teşekkül haline geldiği genel olarak kabul edilmektedir. Hatta bazı tarihçiler bu savaşın
tarihini yani 1302’yi Osmanlı Beyliğinin kuruluş tarihi olarak kabul etme eğilimindedirler.
Bununla beraber Pachimeres’in anlattıkları o tarihe kadar Osman Bey’in aslında tanınmış ve
kendi başına hareket eden bir bey olduğunu göstermektedir.
Osman Bey, Bafeus Savaşı sırasında ve sonrasında civarındaki Bizanslı feodal
beylerle amansız bir mücadeleye girmek yerine onlarla genellikle iyi geçinip bölgedeki
durumunu kuvvetlendirdi. Mesela bunlar arasında tarihlerde en sık adı geçen şahıs
Harmankaya’nın feodal beyi (tekfur) Köse Mihal’dir. Osman Bey’in bu tanınmış silah
arkadaşının torunları sonradan büyük bir akıncı ailesi olarak Rumeli kesiminde askerî
faaliyette bulunacaklardır. Osman Bey'in bölgedeki bu beylerle ilişkisi konusunda Bizans
kaynaklarında herhangi bir bilgi yoktur. Osmanlı kaynakları ise bu konuda epik hikâyelere
bolca yer verir. Bunlardan çıkarılacak sonuç Eskişehir'den Bursa ve İznik'e kadar olan
havalide birçok küçük kalenin Osmanlı idaresi altına alındığıdır.
Bafeus'un hemen ardından Osman Bey’in, Melangeia'yı (Yenişehir) ele geçirdiği ve
hareket üssü yaptı. İznik'i tehdit ederek burayı sürekli abluka içinde tuttu. Bu arada da adları
Osmanlı kaynaklarında zikredilen irili ufaklı kaleleri ele geçirdi. İznik ablukası dışında
Osman Bey'in faaliyetleri ile ilgili olarak Bizans kaynaklarına dayalı bilgiler 1307'ye kadar
yoktur. Bu arada Bizanslılar ağırlığı Batı Anadolu'ya kaydırmışlardı. Bizanslılar parayla
tuttukları Katalanlı askerlerle Türkmenlerin faaliyetini önlemeye çalıştılar. Bunlar başlangıçta
etkili olup Türkmen saldırılarını engelledilerse de daha sonra Bizanslılarla anlaşmazlığa
düşüp bölgeden çekildiler (1304).
Katalan askerlerinin çekilmesinden sonra Osman Bey İznik-Bursa üzerindeki baskıyı
artırdı. Nitekim imparator 1305 baharında İlhanlı Olcayto'ya daha önce Gazan Han'a yaptığı
teklife benzer şekilde, gayri meşru kızını eş olarak verme ve Türklere karşı ittifak kurma
isteğini iletti. İlhanlılardan yeteri kadar asker gönderileceği vaadini aldı ve kız kardeşi
Maria'yı İznik'e gönderip şehir halkının Osman Bey'e karşı direnişlerini desteklemeye,
canlandırmaya çalıştı. Fakat Moğolların geliş haberleri Osman Bey'in faaliyetlerine daha da
hız vermesiyle sonuçlandı. Nitekim 1307'de Trikokkia (Karahisar) kalesini alıp İznik-İzmit
bağlantısını tamamen kesmişti.
1321'de patlak veren iç savaşa kadar Avrupa'da uğraşan Bizanslılar, Osman Bey ile
ilgilenemediler. Ancak 1307'den 1326'da Bursa'nın fethine kadar geçen süre zarfında Osman
Bey'in ve oğlu Orhan'ın faaliyetleri hakkında muasır bir kaynak mevcut değildir. Osmanlı
kaynaklarından anlaşıldığına göre Osman Bey Sakarya'dan Boğaz'a ve kuzeyde Karadeniz
kıyısına kadar çok geniş bir bölgenin kontrolünü ele geçirmişti.
Bu noktada Osmanlı tarihlerinin Osman Bey’in faaliyetleri hakkında çizdikleri tabloya
bakıldığında, dönemin diğer kaynakları olan Bizans ve Selçuklu kaynaklarıyla uyuşmayan
bilgilerle karşı karşıya kalınır. Aşıkpaşazade'nin tarihinin içinde yer alan ve ilk dönemlere ait
en önemli kaynak olan Yahşi Fakih Menakıbnamesi, Osman Bey'in bölgedeki faaliyetleri
hakkında nispeten ayrıntılı bilgiler verir.
Buna göre Osman Bey Yenişehir'i aldıktan sonra İnegöl'e hücum eder. Buradaki küçük
bir hisar olan Kulaca'yı fetheder. Bugün bazı kitaplarda Osmanlıların 1285’te ilk fethettiği
kale olarak Kulaca’nın gösterilmekte olması doğru değildir. Ardından Sakarya'nın doğusunda
Mudurnu'ya akınlar yapar, sonra İzmit'e yakın bölgelere ulaşır. Bilecik ve İnegöl'ü ele geçirir.
Bursa tekfuru, Osman Bey'in akınlarını durdurmak için dört komşu şehrin Atranos, Kestel,
Kite ve Bednos'un tekfurlarıyla ittifak yapar. Bu seferberlik Dinboz bozgunuyla son bulur.
Yahşi Fakih'e göre Osmanlılar bundan sonra Bursa'nın fethine girişirlerse de burayı
alamayınca abluka siyaseti izler. Bu verilen bilgilerin kronolojisini yapmak son derece güçtür.
Bazı tarihçiler bu bilgileri belirli bir sıraya koyarak şu sonuca ulaşmışlardır: Osman Bey
1285’te aşiretiyle Söğüt-Domaniç arasında faaliyet göstermektedir. 1285-1299 arasında
Göynük, Gölpazarı, Bilecik, Yarhisar, Yenişehir, İnegöl’de hâkimiyet kurmuştur.
Pachimeres’e dönülecek olunursa o 1304'te Osmanlı ablukası altındaki Bursa’nın
Türklere yıllık bir haraç verdiğini belirtir. Bu arada Türkler Sakarya boyunda Lefke, Mekece,
Geyve, Karaçepiş, Karatekin gibi hisarları almıştır. 1305’te Sguros adlı bir kumandan Bizans
imparatoru tarafından Osman Bey’i engellemek için gönderilmiştir. Ancak bunlar Katokia
(muhtemelen Karaçepiş kalesi) bölgesinde başarısız olmuşlardır. Bundan sonra da İznik
ablukası başlar. Bu bilgilerin ayrıntıları hakkında başka bir kaynağa dayalı doğrulama
yapılamamakla birlikte Bizans kaynakları bölgedeki Türklerle savaşmak için görevlendirilmiş
olan idarecilerden söz eder.
Bütün bu askerî faaliyetlerin bir sonucu olarak Bursa, İzmit, İznik gibi şehirler adeta
bir ada gibi geride kaldı. Osman Bey'in 1324'te vefatı, oğlu Orhan'ın iki sene sonra Bursa'nın
fethiyle Osmanlı Beyliğinin teşekkül aşaması tamamlanmış oldu. Osmanlı Beyliği bulunduğu
bölgede siyasi istikrarı temin etme yolunda kuvvetli adımlar attı. Orhan Bey dönemi Osman
Bey’in dönemine göre çok daha ayrıntılı olarak bilinmektedir.