Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

stella

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "stella"

Mesajlar: 564

Kayıt tarihi: Sep 24th 2006

Konum: :))))

  • Özel mesaj gönder

1

Sunday, 25.03.2007, 16:28

Herkesin "Kutlu Dogum Haftasi" kutlu olsun...

Herkesin Kutlu Dogum Haftasi kutlu olsun... ;)


Böyle bir dostunuz oldumu???


Daima düşünceliydi.
Susması konuşmasından uzun sürerdi.

Lüzumsuz yere konuşmazdı.

Konuştuğunda ne fazla, ne de eksik söz kullanırdı.

Dünya işleri için kızmazdı.

Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.

Kötü söz söylemezdi.

Affediciliği tabii idi, intikam almazdı.

Düşmanlarını affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.

Kimseyle çekişmezdi.

Çok konuşmazdı.

Boş şeylerle uğraşmazdı.

Umanı umutsuzluğa düşürmezdi.

Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı.

Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınamaz ve ayıplamazdı.

Kimsenin kusurunu araştırmazdı.

Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi.

Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi.

Her zaman ağırbaşlıydı.

Konuşurken çevresindekileri kuşatırdı.

Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatlı ve berraktı.

Yürürken ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmazdı.

Adımlarını geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilirdi.

Vakar ve sükunetle rahatça yürürdü.

Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi.

Dostlarına şöyle derdi: Dünyada garip bir kimse, yahut bir yolcu gibi ol.

Her zaman hüzünlü, fakat mütebessim bir haletle dururdu.

Âdet üzere sarf edilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı.

Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı.

Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilmezdi.

Sade kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı.

Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmezdi.

Bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir yere oturmazdı.

Sabahları evinden çıkarken şöyle derdi: İlahi, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım.

Sıradan değildi. Ama sıradan insanlar gibi yaşardı.
Sayı: 156
Bölüm: Efendimiz (sas)

Easymail

Orta Düzey

Mesajlar: 428

Kayıt tarihi: Sep 24th 2006

Konum: Nürnberg

  • Özel mesaj gönder

2

Sunday, 25.03.2007, 16:38

Tesekkür ederim, emm bu günün özelligini ben malesef bilmiyorum, yani bu hafta doganlarin haftasimi oluyor bu hafta yani :(

oO_eLif_Oo

Orta Düzey

Mesajlar: 534

Kayıt tarihi: Sep 21st 2006

  • Özel mesaj gönder

3

Sunday, 25.03.2007, 17:23

azzu abbam :saril: saol seninde kutlu olsun.


@ ismayyl abi

abicim kutlu dogum haftasi peygamberimizin (s.a.v.) dogum zamani, yani mevlid kandili adina kutladigimiz hafta oluyor.

_AISE_

Stajyer

Mesajlar: 105

Kayıt tarihi: Mar 3rd 2007

Konum: St-etienne

  • Özel mesaj gönder

4

Sunday, 25.03.2007, 17:29

"Kutlu Dogum Haftasi" dogumlarin en kutlusu olan Peygamber efendimiz Muhammed Mustafa S.a.v'in dogdugu günü içeren haftadir.
Sizin için google'den az bilgi topladim:



Mevlid Nedir?
Doğum zamanı demektir. Peygamberimizin doğumu ve bunu anlatan eser anlamında kullanılır.

1989 yılından beri kutlanmakta olan Kutlu Doğum Haftası fikri nasıl doğdu?

Sizin de bildiğiniz gibi Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevi, asırlardır milletimiz tarafından ‘Mevlid Kandili’ olarak kutlanmaktadır. Mevlid Kandili ilk defa 13. asırda Erbil Atabeği Muzafferüddin Gökbörü tarafından iki ay süreyle kutlanmaya başlandı. Mevlid Kandili münasebetiyle ilim adamları bir araya gelip ilmi, fikri sohbetler yapıyor, halk sokaklarda mevlidi bir bayram havasında kutluyordu.
Süleyman Çelebi’nin kaleme aldığı Vesiletü’n Necat isimli şiirin, Mevlid adıyla, yüzyıllardır sevinçte, tasada, doğumda, ölümde okuna gelmesi ve bu geleneğin bugün de canlı bir şekilde devam etmesi, Peygamber sevgisi etrafında teşekkül eden milli ruhun ifadesidir.
Yüce dinimiz, huzurlu ve mutlu dünyanın en büyük hayat kaynağıdır. Bu noktadan hareketle dini tefekkürü cami dışına taşırmak, değerli ilim adamlarımızın araştırmalarını ve düşüncelerini halka aktarabilmek için Mevlid kandilini hayırlı bir vesile telakki eden Türkiye Diyanet Vakfı, yüzyıllar önce bir ilim ve kültür bayramı şeklinde kutlanan Mevlid geleneğini canlandırmayı amaçlamıştır. Bu düşünce ile Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı, "Kutlu Doğum Haftası" olarak ilan etmiştir.


Stella, Allah razi olsun...Cümle Müslüman kardeslerimizin "Kutlu dogum haftasi" Kutlu olsun ;)

Easymail

Orta Düzey

Mesajlar: 428

Kayıt tarihi: Sep 24th 2006

Konum: Nürnberg

  • Özel mesaj gönder

5

Sunday, 25.03.2007, 18:44

Elifim sagol,
Simdi hatirladim ya ne oldugunu ve acikcasi utandim birden ne oldugunu hatirlayamadigim icin. Suan herkesin kapisina gül koymak geliyor icimden :(

)))Sibelimben(((

Orta Düzey

Mesajlar: 485

Kayıt tarihi: Sep 8th 2006

  • Özel mesaj gönder

6

Sunday, 25.03.2007, 19:02

Sagol Stellam cOOk güzel bir paylasim.
O muazzam sahisin zerresinden bir parca varsa icimizde,
ne mutlu bize.
Okumasini sevenlere, benden uzun bir alinti buyurun...


Efendimizin ahlaki vasıfları

Peygamberimizin güzel ahlâkını, insanlarla olan ilişkilerini, onun en yakınlarından ve kendisini bir gölge gibi takip eden Sahabîlerinden öğrenmekteyiz. Peygamberimizi en iyi tanıyan ve bilenler; hanımları, hizmetinde bulunan kimseler ve yakın arkadaşlarıdır.
Meselâ, on beş yılı peygamberlikten önce olmak üzere yirmi beş yılı Peygamberimizle birlikte geçen onun vefakâr ve fedakâr hanımı Hz. Hatice’den, özet olarak Peygamberimizin şahsiyet ve karakterini öğrenmekteyiz.

[b]Hz. Hatice’nin dilinden

Hazret-i Hatice, Peygamberimize ilk olarak vahiy gelir gelmez hiç tereddüt etmeden inanmış, Peygamberimizin üzerindeki telaşı görünce de teskin etmiş, merak ve endişesini gidermişti.
Hz. Hatice, Peygamberimizi şöyle teselli ediyordu: “Allah, seni kat’iyyen utandırmaz. Çünkü sen akrabalarına iyi davranır, çaresizlerin yardımına koşar, yoksulu himaye eder, mazlumun elinden tutar, misafirlere ikram eder, hak yolunda musibete uğrayanları gözetir bir insansın.”
Hz. Aişe’nin dilinden
Dokuz sene Peygamberimizle birlikte hayât geçiren Hz. Aişe, Hz. Hatice’den sonra Peygamberimizin en çok sevdiği hanımıydı. Peygamberimizin aile hayâtını ve şahsi özelliklerinin pek çoğunu Hz. Aişe’den öğreniyoruz. Hz. Aişe ise, Peygamberimizin ahlâkını şöyle anlatıyor:
“Resulullahın (a.s.m) ahlâkı Kur’ân’dı. Resulullah, şahsı için hiçbir zaman kin tutmaz ve intikam almazdı. Bir şeye kızarsa, ona, Kur’ân kızdığı için kızardı. Bir şeyi beğenirse, Kur’ân onu beğendiği için beğenirdi.
“Resulullah iki şeyden birisini tercih edecek olsa, muhakkak onların en kolay olanını seçerdi. Şayet o kolay olan şey günah bir şey ise, Resulullah ondan da insanların en uzak duranı olurdu.
“Ne kötü söz söyler, ne de kimseye kötülük etmek isterdi. Resulullah konuşurken sözleri birbirine ulamaz, uzatmazdı. Sözü ayıra ayıra söyler, dinleyenlerin gönüllerine sindirirdi. Bir şey anlatırken de kelimeleri tane tane söylerdi. O kadar ki, isteyen onları sayabilir, ezberleyebilirdi.”
Hz. Ali’nin dilinden
Küçük yaştan itibaren Peygamberimizin terbiyesi altında bulunan, peygamberliğinden sonra da her zaman ve her an onunla birlikte bulunan ve mübarek neslinin devamına vesile olan Hz. Ali ise Sevgili Peygamberimizin ahlâkî güzelliklerini şöyle sıralıyor:
“Peygamber Efendimiz her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve engin gönüllü idi. Asla asık suratlı, katı kalpli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildi.
“Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayâl kırıklığına uğratmaz ve onları isteklerinden bütünüyle mahrum etmezdi.
“Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve faydasız şeyler. Şu üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin ayıbı ve gizli yanlarını öğrenmeye çalışmazlardı.
“Sadece faydalı olacaklarını ümit ettikleri konularda konuşurlardı. Peygamberimiz konuşurken meclisinde bulunan dinleyiciler, başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan kulak kesilirlerdi. Kendileri susunca da, konuşma ihtiyacı duyanlar söz alırlardı.
“Sahabîler Peygamberimizin huzurunda konuşurlarken asla ağız dalaşında bulunmazlardı. İçlerinden birisi Peygamberimizin huzurunda konuşurken o sözünü bitirinceye kadar hepsi de can kulağıyla konuşulanı dinlerlerdi. Peygamber Efendimizin katında onların hepsinin sözü, ilk önce konuşanın sözü gibi ilgi görürdü.
“Sahabîlerinin güldüklerine kendileri de güler, onların hayret ettikleri şeylere kendileri de hayretlerini ifade ederlerdi.
“Huzurlarına gelen gariplerin kaba saba konuşmaları ile yerli yersiz sorularının yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Sahabîler ise onların gelip soru sormalarını çok isterlerdi.
“Peygamber Efendimiz, ‘İhtiyacının giderilmesini isteyen birisiyle karşılaştığınız zaman ona yardımcı olunuz’ buyururlardı.
“Peygamberimiz ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul eder, haddi aşmadığı sürece hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Şayet huzurlarında haddi aşacak şekilde konuşulursa o zaman ya konuşanı susturmak, ya da meclisten kalkıp gitmekle ona engel olurlardı.”
Hind bin Ebi Hale’nin dilinden
Hz. Hatice’nin ilk kocasından olan oğlu Hind bin Ebi Hale-ki bu zat aynı zamanda Peygamberimizin üvey oğludur—Hz. Hasan’ın isteği üzerine Peygamberimizin üstün vasıflarım şöylece dile getirmektedir:
“Resulullah daima düşünceli idi. Onun susması konuşmasından uzun sürerdi. Lüzumsuz yere hiç konuşmazdı. Konuşmaya başlarken de, sözü bitirirken de, Allah’ın adını anardı. Sözleri hak ve doğru olup, birçok manaları veciz bir şekilde az sözle ifade ederdi. Konuşurken ne fazla, ne de eksik söz kullanırdı. Hiç kimsenin gönlünü kırmaz, kimseyi hor görmezdi. En ufak bir nimete bile saygı gösterir, hiçbir nimeti basit görmezdi. Bir nimeti ne hoşuna gittiği için över, ne de hoşlanmadığı için yererdi.
“Dünya işleri için kızmazdı. Fakat bir hak çiğnendiği zaman öyle bir kızardı ki, o hak yerini buluncaya kadar öfke ve gazabını hiçbir şey, hiçbir kimse önleyemezdi. Buna karşılık, Resulullah, kendi şahıslarına ait bir mesele hakkında kimseye kızmaz ve intikam almayı düşünmez, aksine hilim ve kerem sahibi olarak, kötülük edene iyilikle mukabele ederdi.
“Kızdığı zaman hemen kızgınlıktan vazgeçer ve kızdığını belli etmezdi. Neşelendiği, ferahlandığı zaman gözlerini yumardı. En fazla gülmesi tebessümdü. Gülümserken de mübarek dişleri parlak inci taneleri gibi görünürdü.”
Hz. Enes bin Malik
Yine dokuz yıl kadar hizmetinde bulunan Hz. Enes bin Malik de Peygamberimizin bir güzelliğini şöyle açıklamaktadır:
“Resulullah, insanların en lütuflu olanı idi. Soğuk bir günün sabahında bile bir kölenin, bir cariyenin, bir çocuğun getirdiği su ile abdest alır, onları geri çevirmezdi. Kendisinden bir şey soranı can kulağıyla dinler, soru soran ayrılıp gitmedikçe Resulullah onu terk etmezdi.
“Birisi Resulullahın elini musafaha etmek için tutsa, tutan kimse Peygamberimizin elini bırakmadıkça Resulullah onun elini bırakmazdı.”
Zeyd bin Sabit’in dilinden
Peygamberimizin vahiy katibi Zeyd bin Sabit’in yanına birkaç zat gelerek, “Ey Zeyd, Peygamberin (a.s.m) hal, hareket ve sözlerinden bize haber verir misiniz?” diye sordular.
Zeyd bin Sabit de şöyle anlatmaya başladı: “O Yüce Resulden size ne haber vereyim? Siz eğer onun bütün hal, tavır ve sözlerinden sual ederseniz, o öyle bir denizdir ki, sahili yoktur. Fakat bazı hallerinden size bahsedeyim:
“Ben Resul-i Ekremin komşusu idim. Kendisine bir vahiy geldiği zaman bana birisini gönderirdi. Ben de huzuruna gider, indirilen vahyi yazardım. Biz huzurlarında dünya işlerinden bahsetsek, kendisi de bizimle beraber dünya işlerinden bahsederdi. Biz âhiret işlerinden bahsetsek, bizimle beraber âhiretle alâkalı meselelerden konuşurdu. Biz yemeğe dair konuşmaya başlasak, bizimle beraber yemek hususundaki bu sözlere katılırdı.”

Gözümüzün nuru Muhammed (s.a.v.)

Alemlere rahmet olarak gönderilmiş muazzam bir şahsiyetti. Peygamberlerin en faziletlisiydi. Allah’ın son peygamberi Hz.Muhammed (sav) büyük bir ahlak ve yaşayış üzereydi. En üstün, en mükemmel şahsiyet idi(Kalem/4). O’nu Rabbi terbiye etmiş ve ne güzel terbiye etmişti. Ve bu yüzden O, ahlakın, amellerin, arzu ve emellerin yaramazlarından Allah’a sığınırdı (Tirmizi). Ahlakı Kur’an ahlakıydı. (Müslim).
Muhammed’ül Emin’di. Yani her yönüyle güvenilir Muhammed idi. Sözüne ve davranışlarına güvenilen, kendisine inanmayanların bile, O’ndan hayırdan başka bir şey beklemediği mümtaz bir şahsiyetti. Bu güven daha gençliğinden itibaren karakterinde var olan ve toplumun kabul ettiği bir hasletti. Bu yüzden peygamberlik zamanında bile, çoğu müşrikler kendi liderlerine güvenmediklerinden, emanetlerini Efendimiz (as)’a teslim ederlerdi.
İçki, kumar, eğlence dünyasına tamamen kapalıydı. Yaşamı boyunca böylesi bir mecliste hiçbir zaman bulunmamıştır.
Özü sözü birdi. Söz verdiğinde muhakkak tutardı, tutamayacağı bir sözü vermezdi.
Kimseye bağırıp çağırmaz, insanlarla çekişmezdi. Münakaşa ve tartışmadan kaçınır ve bunu hoş görmezdi.
Yumuşak huylu, şefkatli, sabırlı, azimli idi.
Merhametliydi. Çocuklara, zayıflara, kimsesizlere, yetimlere, köle ve hizmetçilere, yaşlılara, özellikle merhametliydi.
Doğruluk en şaşmaz bir şiarıydı.
Haya ve iffet abidesiydi.

Özel dünyasıDüzen ve intizamı severdi. Bütün işlerini, görevlerini, sürekli ve bir program dahilinde yapardı.
Parlak bir zekaya, derin bir anlayış ve kavrayışa sahipti. En zor meseleleri bile kolayca çözerdi.
“Cevamiül kelim”, az kelimeyle çok şey ifade etme yeteneğine sahipti.
Çok ve lüzumsuz konuşmazdı. Az ve öz, gerektiğince konuşurdu.
İyi ve etkileyici bir hatipti. İnsanlar onu dinlerken sanki başlarında bir kuş varmış da uçmasın diye hareketsizce durur gibi, etkilenerek, bazen gözyaşları içinde dinlerdi.
Konuşması tane tane ve anlaşılır idi. Bazen sözlerinde geçen kimi kelimeleri tekrar ederdi. Böylece farklı anlayış ve kapasitelere sahip olan ve O’nu dinleyen herkes anlamış olurdu. Ayrıca konuşurken edebiyat yapma kaygısında olmaz, böyle yapanları da hoş görmezdi. O’nun konuşması tıpkı ipliğe dizilen boncuk tanelerinin dökülüşündeki ahenge benzerdi.
Sükûnet, düşünce ve tefekkür hali temel özelliği idi.
İnsanların kendisini ve birbirlerini övmesini hoş karşılamazdı. Hıristiyanların Hz. İsa’yı övmeleri sonucu düştüğü hataya, Müslümanların düşmemesi için bu konuda hassastı.

Yürürken yalpa yapmazdıYürüyüşü asil, heybetli ve doğal idi. Adımlarını geniş atar, canlı ve vakur bir tavırla yürürdü.
Bir işe başlarken sağ elini kullanırdı. Bir şey yerken içerken, elbisesini, ayakkabısını giyerken, abdest-gusül alırken… hep sağ (el-tarafın)ı kullanırdı.
Dünyayı önemsemezdi. Yarın için mal biriktirmez, eline geçeni muhtaçlara dağıtır, kendi ihtiyacı olsa bile, başkalarını kendisine tercih ederdi.
Cömertti. Cömertlikte, rüzgardan bile hızlıydı. Cimrilik ve israf, kabul etmediği bir davranıştı.
Vefakârdı. Kendisine emeği geçmiş insanlara imkanı ölçüsünde yardım ederdi, onları hayırla anardı. Hz. Halime’ye, kızına ve diğer yakınlarına sonraları yardım etmesi buna bir örnektir.
Günah olmadıkça işlerden kolay olanı tercih ederdi, işleri zorlaştırmazdı.
Güzel ve meşru olan şeyleri beğenip takdir eder, onları güçlendirirdi. Çirkin şeyleri ise kınar, zayıflatmaya, yok etmeye çalışır, onlara pirim vermezdi.

Aile hayatıEşlerine hep iyi davranırdı. Zaman zaman kendisini üzmelerine, dünyalık istemelerine, kıskançlık göstermelerine rağmen, onları en güzel bir şekilde idare ederdi. Kendisi incinmiş ama hiç incitmemişti. “Sizin en hayırlılarınız kadınlara en iyi davrananınızdır.” buyururdu.
Aynı tavrı çocukları ve yakınları için de gösterirdi. Onları hiç incitmez, bilakis ilgilenir, sıkıntıları varsa giderirdi.
Evde yediği içtiği şeyler sade idi. Günlerce hurma ve sudan başka bir şey yemediği gibi, haftalarca sıcak yemek yemediği de olurdu. O tüm bu durumlarda bile Rabbine hamd ederdi. Yemeklerde de ayırım yapmaz, kötülemez ancak bazılarını daha çok severdi.
Eşleriyle bazı sıkıntılarını paylaşır, özel değer verdiğini hissettirirdi.
Annesine, eşi Hz. Hatice’ye, süt annesine, dadılarına, yakınlarına olan minnet duygularını dile getirir, onlara dua ve iyilik ederdi.

İbadet DünyasıEfendimiz Aleyhisselatüvesselam, yaptığı her şeyiyle bir ibadet hayatı yaşıyordu zaten. O’nun yaptığı işlerin hepsi Allah’ın emirlerine uygundu. Allah’ın emrine uygun tüm hareketler de zaten bir ibadettir…
Ancak buna rağmen O; farzların yanı sıra sünnet olarak değerlendirdiğimiz ibadetleriyle de erişilmez bir yaşam sürmüştür. Hz. Aişe (ra)’nin değişiyle ibadette O’na erişmek imkansızdı.
Ancak Allah Resulü (sav) bizden bu konuda da ölçülü olmamızı istemiştir. Sürekli oruç tutmayı, geceleri hep namaz kılmayı, hanımlarına yaklaşmamayı esas alacaklarını söyleyen bazı sahabelerine, bunun yanlış olduğunu, kendisinin örnek alınmasını emretmiştir. O hem fazlasıyla ibadet ediyor hem de günlük ve dünyevî işlerini hallediyordu.
Gecenin belli bir kısmında yattıktan sonra kalkar, namaz kılar, dua eder, Kur’an okurdu. Gözyaşlarını akıtır, istiğfar ederdi. Ve bunları yapmaktan da büyük bir haz alırdı. Bu yaptıklarını fazla bulan Hz. Aişe’ye; “Rabbime şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurmuştur.
Oruçları da değişirdi. Bazen gün aşırı, bazen pazartesi perşembe günleri, bazen ayın belirli günleri oruç tutardı.
Kur’an-ı Kerim’i sesli, sessiz, düşünerek, anlayarak, ağlayarak okurdu. Okumayı (tabi ki anlayarak) teşvik eder ve her harfine on sevap verileceğini belirtirdi.
Hasılı bu yönüyle de bizlere örnekti.

Stratejik bir kişilik
Medine’ye hicretinden sonra kurduğu İslam Devletinin fiili başkanıydı. Dini kişiliğinin yanı sıra büyük bir siyasi kişilikti. Devlet başkanı idi ama bir başkan, hükümdar, kral gibi değil de Allah’ın mütevazı bir kulu gibi hareket ederdi. Her türlü şatafat ve şaşaadan uzak dururdu.
Bütün insanlığa gönderilmiş evrensel bir peygamberdi.
Düşmanlarının bile takdirini kazanmıştı. Onu yok etmek istemelerine rağmen, hiç kimse O’nu kötü, rencide edici bir sıfat ve ahlaki bir zaaf ile suçla(ya)mamıştı.
Korkak değil cesaret ve şecaatliydi. Savaş ve barış zamanında herhangi bir tehlike olduğunda üzerine gider, yenmeye, yok etmeye çalışırdı. Savaşlarda mükemmel bir komutandı.
Kavminin şerir olanlarına bile, İslam’a ısınmaları, hidayete ermeleri için güzel muamele eder, onlara katlanırdı.
Önemli tüm konularda ashabıyla ve ilgililerle istişarede bulunurdu. Ve güzel, uygun bir öneri geldiğinde kabul eder, benimserdi.
Adaletli idi. Kendisine ulaşan meseleleri en güzel bir şekilde ve hakkaniyet çerçevesinde çözerdi. Verdiği hükümden mümin (ve insaf ehli) kafir herkes memnun kalırdı.
İnsanlara doğruyu, güzelliği anlatan ve en mükemmel yöntemleri kullanan bir öğretmendi.
En zor anlarda bile insanlara ümit verir, morallerini bozmazdı.

Mehmet Nezir GÜL[/b]

[stream]http://www.ilahi-tr.com/depo/Ali%20Ercan%20-%20Muhammed%20Dogdugu%20Gece.mp3[/stream]

~~Sunny~~

Orta Düzey

Mesajlar: 433

Kayıt tarihi: Sep 20th 2006

Konum: Königreich der Himmel

  • Özel mesaj gönder

7

Monday, 26.03.2007, 19:01

ALLAH razi olsun. Cümlemizin kutlu olsun. ALLAH hepimizi Peygamber efendimizin $efatine nail eylesin. :gül:

Mesajlar: 5

Kayıt tarihi: Mar 25th 2007

Konum: konya

  • Özel mesaj gönder

8

Tuesday, 27.03.2007, 16:08

hepinizden ALLAH razı olsun bütün müslüman aleminin ve peygamberimiz Muhammed Mustafa(S.A.V.)i sevn onun yolunda gönül verenlerin kutlu dogum haftasini kutlarim ALLAH Teala bizleri Muhammet Ümmetinden eylesin ALLAH yar ve yardimcimiz olsun
aminn..

heartofeye

Orta Düzey

  • "heartofeye" bir kadın

Mesajlar: 433

Kayıt tarihi: Sep 8th 2006

  • Özel mesaj gönder

9

Tuesday, 27.03.2007, 17:56

hepimizin kutlu olsun bu günü hatırlattığın içinde sana çok tşk ederim stella

kanarya

Stajyer

  • "kanarya" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 106

Kayıt tarihi: Jan 16th 2007

Konum: LEVERKUSEN

  • Özel mesaj gönder

10

Tuesday, 27.03.2007, 18:07

Cümlemizin kutlu dogum haftasi kutlu olsun..Allah razi olsun senden stella züppermodumuz..Harika bir paylasim sundun bize ellerin dert görmesin..

perrush

Stajyer

Mesajlar: 119

Kayıt tarihi: Sep 24th 2006

Konum: Nevis

  • Özel mesaj gönder

11

Tuesday, 27.03.2007, 21:27

sagol stellam bacim..Allah razi olsun :)) Cümlemizin kutlu olsun! :sevgi:

yeşim

Profesyonel

Mesajlar: 779

Kayıt tarihi: Oct 4th 2007

Konum: yüregimin attýgý yer

  • Özel mesaj gönder

12

Sunday, 13.04.2008, 19:27

KUTLU DOĞUM HAFTASI



Yâ Rasûlallah, eğer Sen, gelmeseydin âleme,

Güller açmaz, bülbül ötmez, mechûl esmâ Âdem’e

Varlığın mânâsı kalmaz, garkolurda mâteme!....

Peygamberimizin dünyayı teşrifleri olan Mevlid-i Nebevi (Hicri Rebiülevvel ayının 12. gecesi), asırlardır milletimiz tarafından “Mevlid Kandili” olarak kutlanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, yüzyıllar önce bir ilim ve kültür bayramı şeklinde kutlanan mevlid geleneğini canlandırmayı amaçlamış, bu düşünce ile de Peygamberimizin doğum gününü içine alan haftayı, “Kutlu Doğum Haftası” olarak ilan etmiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1989 yılından itibaren Peygamber Efendimizin doğum yıldönümleri, her yıl “Kutlu Doğum Haftası” adıyla ilmi ve kültürel etkinliklerle kutlanmaktadır.

Kutlamaların 20.si bu yıl 14-20 Nisan 2008 tarihleri arasında Türkiye genelinde konferans, panel ve diğer sosyal-kültürel faaliyetlerle icra edilecektir.

  • "60GeNCLiK" bir erkek

Mesajlar: 3,650

Kayıt tarihi: Dec 31st 2007

Konum: HOLLANDA

  • Özel mesaj gönder

13

Sunday, 13.04.2008, 19:31

yeşim, güzel paylasim icin tskler

Mesajlar: 5

Kayıt tarihi: Jan 31st 2009

Konum: KOCAELÝ

  • Özel mesaj gönder

14

Thursday, 9.04.2009, 18:19

KUTLU DOĞUM HAFTASI

Ne mutluki Hz.Muhammet Mustafa (s.a.v) gibi bir peygamberin ümmetiyiz.
Bu vesileyle Tüm Müslüman Aleminin Kutlu Doğum haftasını kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim.
hızırfm

edit.gg/

ayşeceren

Profesyonel

Mesajlar: 1,775

Kayıt tarihi: Jul 4th 2008

Konum: istanbul

  • Özel mesaj gönder

15

Friday, 17.04.2009, 12:16

allahumme salli ala seyyidine muhammed

Mesajlar: 7

Kayıt tarihi: Aug 21st 2009

Konum: United States

  • Özel mesaj gönder

16

Tuesday, 29.12.2009, 17:04

KUTLU DOĞUM HAFTASI

Tüm İslam aleminin Kutlu Doğum Haftasını tebrike eder; iki cihan serveri Peygamberimiz H.z Muhammedin doğumunun kutlandığı bu anlamlı haftanın barış, kardeşlik ve huzur vesilesi olmasını Cenab-ı Hakktan niyaz ederiz.

DAMRAM

Profesyonel

Mesajlar: 972

Kayıt tarihi: Mar 2nd 2008

Konum: ÝSTANBUL

  • Özel mesaj gönder

17

Saturday, 2.01.2010, 18:49

Tüm Müslüman Aleminin Kutlu Doğum haftasını kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim.

18

Monday, 15.04.2013, 10:58

KUTLU DOĞUM HAFTASI (14-20 Nisan) tüm islam alemine hayırlı olsun



Biz seni görmeden sevdik ya RASULALLAH...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

19

Monday, 15.04.2013, 12:37


atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,908

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

20

Tuesday, 16.04.2013, 13:59