Giriş yapmadınız.

1

Sunday, 23.11.2014, 15:39

Ne Renksin Bugün



Ne renksin bugün?
Al beni yanına...

Ben KIRMIZIyım.
Elma şekeri,
Aşkın alevi,
Kanının rengiyim.

Ben TURUNCUyum.
Portakal, mandalina,
Bazen kekre,
Ama sıcağının rengiyim.

Ben SARIyım.
Çiğdem gibi,
Güneş gibi,
Senin renginim.

Ben YEŞİLim.
Yaprak, çimen,
Nefesine yani,
Oksijen rengiyim.

Ben MAVİyim.
Deniz,
Gökyüzü,
Gözlerinin rengiyim.

Ben LACİVERTim.
Akşama doğru,
Yakamoz vakti,
Alacanın rengiyim.

Ben MORum.
Leylak gibi,
Belki de bahçendeki
Menekşenin rengiyim.
Sen ne renksin bugün?
Ben GÖKKUŞAĞIyım.
Yedi renk senin aşığın,
Siyahına grine yoldaşınım.
Al beni yanına,
Ben GÖKKUŞAĞINIM.


IŞIKEMELCAN

2

Sunday, 23.11.2014, 15:48



Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş,
Ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi,
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...

Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım,
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu,
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...

Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa,
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
Tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...

Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden,
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım...

Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin,
Sen adım adım uzaklaşırken benden,
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere,
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti,
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...

Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...

Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım,
Anıları bir sandığa koyup,
Hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...

Gittin...
Bir okyanusun ortasında ,
Tek küreği kaybolmuş sandalda,
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...

3

Monday, 24.11.2014, 21:08



Ne zaman koyverip ölmek istesem,
Yok senden başka ölümcül silahım
Ve artık anlıyorum ki sen yoksan;
Ne ıslahım mümkün ne de iflahım

+Mehmet Emin ERYAZGAN 

4

Monday, 24.11.2014, 21:11

Halk eden Halik’in hatırına;
Malik ol sendeki emanetime
Ve hıfzettiğin yüreğimin her satırında;
Sadık ol sendeki mukaddesime.
Git şimdi...

+Mehmet Emin ERYAZGAN 

5

Monday, 24.11.2014, 21:18



Bu gün günlerden sen
Akrep sen
Yelkovan sen
Takvim sen
Ne zaman saate baksam
Ya sana sen var
Ya seni sen geçiyor
Bu gün günlerden sen

Bu gün aylardan da sen
Bu yılda sen
Zaten geçen yılda sendin
Öncekide ve daha öncekide
Önümüzdeki yılda sensin
Ne zaman bir hayal kursam
Ya sana, ya seni..

Bu gün hayallerden sen
Düşlerden sen
Gülüşlerden sen
Bu gün ve her gün
Her yer ve her şey sen
Bu gün günlerden sen

+Mehmet Emin ERYAZGAN 

6

Monday, 24.11.2014, 22:06



SEN

Sen lütuflar içinde en çok değer verdiğim,
Uzaklarda bir nefes, yüreğime merhemsin.
Sen yılların ardında, ufukta tek gördüğüm,
Her anımı süsleyen, canıma can verensin.

Sen sahra çöllerinde, nazlı bir yediveren.
Asırlık susuzluğa, çiseleyen rahmetsin.
Umutsuz yüreğime yaşamayı sevdiren,
Hayata tutunacak en geçerli sebepsin.

Sen amel defterimi sol yanıma verdiren,
Bu dünyada cennetim, ötelerde ateşsin.
Bedenim yansa bile, yüreğime kevserim,
Sen vazgeçemediğim, biricik sevdiğimsin.

+Mehmet Emin ERYAZGAN 

8

Monday, 24.11.2014, 22:30

Yokluğunu şehirler ile eşleştirdiğim şiirlerde
Kendine yabancılaşıyor
Mezopotamya'nın yanık bağırlı şehirleri...
Süryani bir terk ediş yaşıyor Mardin
Dinlerden arınıp insan kalmak istercesine...
Hırçın bir dalgaya vuruluyor Karadenizin çocukları
En çokta Artvin üşüyor sınırın ucunda unutulmuş sevdaları ile
Sarhoşluğu, kemaletinden olsa gerek
Döne döne varıyorum Edirne'den Tekirdağ'a ve
Coşkulu bir sevda oluyorum Trakya ellerinde
Çanakkale'de vurulup ölmekten öteye geçiyorum
Bu sefer doğumlar seçiyorum Anafartalar'da
Ah Ege gitmelerimin en çok öykündüğü şehirler barındıran ülkem
Sahipsiz çocukların sürüldüğü her bir coğrafyada
Kaç ben barındırıyorsun acep içinde
ve
Yörük bir Bektaşi oluyorum
Akdeniz'in yaylalarında Toros'lara gönül koyan
Bilmiyor hiç bir tarih
İç Anadolu'da vurgun yemiş yüreklerin sızısını
Bu yüzden sevdiğimi gömüp Ankara'nın sessiz ve üşüten yalnızlığına
Kaybediyorum kendimi İstanbul'un kendisini bilmez hallerinde.
Boğazıma yarden sevmeler diziyorum
Biraz Diyarbekir oluyor, biraz Kürt kızı kokuyor sevdalarım
Haydi aydınlanalım diyor ya Eskişehir
Yepyeni umutları serpiyorum bulut diye gökyüzüne
Demli bir çayı yudumluyorum Samsun'da
Kurtuluşuma adım attığım o sahil kasabasında büyüyorum
Aklım
Kızılbaş bir sevdanın yangınında yitiyor ve
Şii bir aşk oluyor Dersim...
Bilemezdim yüreğimden kopan semahın
Konya'da semaya dönen Mevlana'nın kapsını çalacağını
Aleme aşk ile yağan yağmur misali
Döküleceğini Kızılırmak'a boylu boyunca
Çorum'da, Maraş'ta kapısına kırmızı işaretler ile mühürlenen
Çocuk oluyorum, atalarımdan aldığım aşkın cevheri ile yanıyorum Sivas'ta
Haydi diyor zaman
AN'adolu OL'mak gerek şimdi
Ölümleri onurlandırıp
Doğumları kutsamak için
Kurban ediyorum bana dair olan
Bütün sevmeleri
AŞK olsun diyorum Sümela'dan Meryem Ana'ya
Pir Sultan'dan Hünkar Bektaş'a
Bayram Veli'den Mevlana'ya
AŞK OL'sun...

9

Friday, 28.11.2014, 17:41

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,

Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…



Bedirhan Gökçe


Bu mesaj 2 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "tuana3443" (28.11.2014, 17:54)


  • "MUSTAFA ÇİLEK" bir erkek

Mesajlar: 11,783

Kayıt tarihi: Mar 5th 2011

Konum: TOKAT

  • Özel mesaj gönder

10

Tuesday, 10.02.2015, 21:19

Çok güzel emegine ellerine ve yazan yüregine saglık



Kalem yazar gönülden geleni ne gelirse dil söyler iki dudagın aransından cıkan kelimeleri el ise sıraya dizer