Gidiyormusun diye sorma..
*
Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni,
ne de daha yaşamadığımız bu aşkın toprağa gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim
bende senin kadar endişeli... Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin
bana, ama inandıramadım seni. Sen sorgularken beni kafanda ben gözlerinin
içine bakıyordum kuşkuyla. Bir tek sözün bağlardı beni sana, oysa sen hep
susmanın koynunda...
Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış
ak kaşık değildim ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki
bazen minicik bir odada bazen kentin ortasında şekillendi. Nasıl da
güzeldi... Zaten varsın diye her şey güzeldi ama sen buna inanmadın. Ah bu
sorular. Yaşamak varken sevdayı delice, niye boğarız sorunlarla? Nasıl ikna
edebilirdim seni? Ben aşk dedikçe sen dur dedin. Ben seninleyim dedikçe sen
hayır dedin. Zaten az konuşan sen olumsuz ne kadar sözcük varsa bulup
çıkardın ortaya. Ben bir şey diyemedim.
Ne kadar zarar vermişim sana meğer... Nasıl değiştirmişim seni. Oysa hiç
böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan
farklı bir hala getirmek istemem. Ama öyle oldu işte. Demek ki gitmelerin
zamanı şimdi. Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz
kalır aklında ne sevda sözlerimiz. Rahat değilim diyordun ya rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de
kalktı ortadan...
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan. Sanma ki bu toy sevdayı başka
kimliklere taşırım. Sanma ki benden sakladığın gülüşleri yalancı yüzlerde
ararım. Seni de götürürüm yüreğimde. Yokluğunu taşırım. Bulup bulup
kaybettim seni. Ne yazık ki yoz-duman edemedim kuşkularını, ne yazık ki
kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça
bizi
bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın........
Elveda hayalim elveda...