Giriş yapmadınız.

melikenalan

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "melikenalan"

Mesajlar: 1,436

Kayıt tarihi: Jun 12th 2007

  • Özel mesaj gönder

1

Monday, 8.10.2007, 21:50

Öğrendikçe;

> >''İnsan 5 yaşına gelmeden anlıyor; açlığın öldürdüğünü, soğuğun
> >dondurduğunu, ateşin yaktığını...
> >Sevgisizliğin insanın canını acıttığını...
> >
> >Duyguları, nesneleri, kişileri, çevresini tanıyor.
> >
> >Her şey ona çok büyük görünüyor:
> >
> >Ev, masa, anne, baba...
> >
> >10'una gelmeden oyunla, sayılarla, harflerle tanışıyor. Azgın bir iştahla
> >öğreniyor. Kız ya da erkek olduğunu fark ediyor. Dünyanın evde, okulda
> >kendisine anlatılandan da büyük olduğunun ayırdına varıyor.
> >
> >15'inde, tam da en çok kendini sevdireceği çağda, sivilcelenen yüzünden,
> >değişen bedeninden utanırken aşkı keşfediyor. Dış dünya kadar iç dünyanın
> >da büyük salonları ve kendisinin bile bilmediği odaları olduğunu,
>açıldıkça
> >o odalardan devasa bahçelere çıkıldığını hissediyor, büyüleniyor.
> >Şarkıların içinde sevdalar gezdirdiğini, şiirin her türden hasreti
> >dindirdiğini anlıyor. Aşk acısını öğreniyor. Yine de seviyor; ille
>seviyor,
> >inadına seviyor.
> >
> >20'sinde putlarını yıkıyor, başkaldırıyor, kanatlanıyor.
> >
> >Her şey ona küçük görünüyor:
> >
> >Ev, masa, anne, baba...
> >
> >"Dünya küçükmüş; büyük olan benim" efelenmeleri başlıyor.
> >
> >Lakin dünya bunu bilmiyor.
> >
> >O yüzden 20'ler çoğu zaman hayal kırıklıklarıyla geliyor.
> >
> >25'inde ayaklar biraz yere değiyor.
> >
> >Okul bitiyor, iş telaşı başlıyor.
> >
> >Sınıfta öğrenilenlerin akı, sokaktaki gerçeklerin karasına çarpıp
> >grileşiyor.
> >
> >Yolu hızlı gelenler çabuk yorularak, sevdiğini bulanlarsa kalbinden
> >vurularak evleniyor genelde... 5 yıl önce uzak bir ülke olan "istikbal",
> >daha yakına geliyor.
> >
> >"Bir denizde yangın çıkarma" hayali erteleniyor.
> >
> >"Dünya zor"laşıyor.
> >
> >30'unda muhasebeye başlıyor insan:
> >
> >"Dünya hâlâ beni tanımadı, üstelik galiba ben de dünyayı tam tanımıyorum"
> >dönemi...
> >
> >Mevcut bilgilerin sorgu yeri...
> >
> >Kuşkunun beyliği...
> >
> >Tehlikeli yaşlar: "Bunun nesine hayran oldum ki ben" pişmanlıkları,
> >
> >"Hakkımı yediler" sızlanmaları, sırta saplanan hançerler, çelmeler, dost
> >kazıkları, ağır ağır olgunlaştırıyor insanı...
> >
> >35, yolun yarısı...
> >
> >Hiç okul asmadan, evden kaçmadan, bir terasta sevdiğiyle öpüşüp bir
>çadırda
> >uyanmadan 20'sine gelenler için gecikmiş telafi çağları...
> >
> >Daha önce hiç yüz verilmemiş ana-babaların sözüne yeniden kulak
>kabartılan
> >yaşlar... Olgunluğun karasuları...
> >
> >40'ında eski kotlar dar gelmeye, saçlara ak düşmeye, aile büyükleri
> >yaşlanıp ölmeye başladığında bocalıyor insan... Panik, kadınları kuaföre
> >sürüklüyor, erkekleri araba galerilerine; ve ikisini birden yeni sevda
> >hayallerine... Yiten gençliğe, boyalı saçlarla, içe çekilen karınlarla,
> >renkli arabalarla çare aranıyor.
> >
> >45'inde "istikbal" denilen o uzak ülkenin toprağına ayak basıyor insan...
> >Hem ölüm yarınmış gibi, hem hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamasını öğreniyor.
> >Eski dostlar, hatıralar kıymete biniyor. Didişmenin yerini sükûnet,
> >böbürlenmenin yerini nedamet, kinin yerini merhamet alıyor.
> >"Keşke"ler "iyi ki"lerle, hırslar hazlarla yer değiştiriyor. Bu dünyayı
> >silkelemekten, daha iyi bir dünya için kavga vermekten vazgeçmeseniz de,
> >öbür dünya umuduna da kulak kabartıyorsunuz, ara sıra...
> >
> >Genellenemez tabii; bunlar benim yaşlarım.
> >
> >Sonrasını bilmiyorum henüz; öğrendikçe yazarım.''
> >
> >Can Dündarll


  • "slowcu" bir erkek

Mesajlar: 3,614

Kayıt tarihi: Jun 1st 2007

Konum: İstanbul

  • Özel mesaj gönder

2

Monday, 8.10.2007, 21:58

Him hayatin gercekleriyle tipa tıp ayni Hemen hemen ;)

paylasım için tşk ederiz melikenalan,